17. Hukuk Dairesi 2016/642 E. , 2018/11073 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ... adına kayıtlı, diğer davalı ..."in sevk ve idaresindeki aracın, müvekkiline ait araca çarpmak suretiyle hem aracın hurdaya çıkmasına, hem de müvekkilinin yaralanmasına neden olduğunu, araca ait hasarın 8.000,00 TL"sinin davalıya ait aracın ZMMS"si tarafından müvekkiline ödendiğini, müvekkilinin kazanç kaybına uğradığını belirterek müvekkilinin aracında oluşan zarar ve aracını kullanamaması nedeniyle 3.000,00 TL, müvekkilinin çalışamaması nedeniyle uğradığı kazanç kaybı için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 21.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve mütesessilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında verdiği dilekçeyle dava konusu edilen 4.000,00 TL"nin 3.000,00 TL"sinin araçta oluşan hasara, 1.000,00 TL"sinin ise müvekkilinin çalışamaması, aracını kullanamaması nedeni ile uğradığı kazanç kaybı ve tedavi masrafına ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
Davacı vekili 23.01.2015 havale tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda sigorta tarafından yapılan ödemeden sonra araçta 1.600,00 TL"lik tahsil edilemeyen hasar bedeli olduğu, 1.500,00 TL"lik hizmetten yoksun kalma nedeniyle zararın oluştuğu, 1.383,45 TL kazanç kaybı olduğu belirtildiğinden dava konusu maddi tazminat miktarını 4.483,00 TL"ye çıkarttığını belirterek tazminata olay tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiş, talebine ilişkin ıslah harcını yatırmıştır.
Davalılar, davacı tarafın arabasında meydana gelen zararlar için arabalarının sigorta şirketinden maddi zararlarını tahsil edip ibraname imzaladığını, aynı hususta yeniden talepte bulunmasının esas ve usul açısından hukuka aykırı olduğunu ve manevi tazminatın şartlarının oluşmadığı ve talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 1.600,00 TL araç hasar bedeli, 1.500,00 TL hizmetten kalma bedeli ve 1.383,00 TL işgöremezlik zararı olmak üzere toplam 4.483,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın 21.08.2008 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, dair karar verilmiş, hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen maddi tazminata ilişkin ve sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece araç hasarı konusunda İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden ayrıca makine mühendisi ... "tan rapor alınmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan makine mühendisi ... tarafından hazırlanan 07.04.2011 tarihli raporda; kazaya karışan ve hasar gören ... plakalı ... classic model hususi otomobilin hasarlı olduğu, tespit dosyasında ağır hasara uğradığının, onarımının araç bedelini geçeceği dikkate alınarak hurdaya ayrılması gerektiğinin belirtildiği aracın ikinci el piyasa değeri olan 13.000,00 TL"den, hurda bedeli olan 5.000,00 TL tenzil edildiğinde 8.000,00 TL toplam hasar olduğu, davalıya ait aracın ZMMS sigorta şirketi Mapfre Genel Sigorta AŞ tarafından davacıya 8.000,00 TL araç hasarına ilişkin limitin ödendiği, buna göre yedek parça ve işçilikten oluşan araç hasarının 9.600,00 TL olduğu, ikinci el piyasa değerinden hurda bedeli düşüldükten sonra bakiye kalan 8.000,00 TL"nin bu rakamdan tenzil edilmesinden sonra davacının 1.600,00 TL hasar bedeli alacağının kaldığını, ayrıca aracın onarım süresinin 30 işgününde tamamlanacağı kanaatiyle ikame araç bedeli olarak 1.500,00 TL alacağı bulunduğu belirtilmiştir.
Öte yandan; dosya içinde mevcut; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/16 D.İŞ sayılı dosyasından Makine Mühendisi... tarafından hazırlanan 08.09.2008 tarihli raporda yapılacak masrafların aracın bedelini geçeceği gerekçesiyle aracın hurdaya ayrılması yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Yine dosyadan alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 02.05.2012 tarihli raporunda aracın ikinci el piyasa değeri 13.000,00 TL, hasarlı bedeli 5.000,00 TL olmakla ödenmesi gereken rakamın 8.000,00 TL olduğu, davalı sürücünün %90 kusurlu olduğu, buna göre ödenmesi gereken rakamın kusur oranına göre 7.200,00 TL olduğu, yeniden vasıta temin edilmesi için gereken sürenin 20 gün olduğu belirtilmiştir.
Bu itibarla; Mahkemece hükme esas alınan 07.04.2011 tarihli raporda, aracın ağır hasara uğradığı, pert olması gerektiği belirtildikten sonra tamir masrafları olarak tekrar parça ve işçilik bedeli eklenerek hasar bedelinin toplam 9.600,00 TL olduğunun kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, aracın onarım süresinin yaklaşık 30 işgününde tamamlanacağı belirtilerek buna göre ikame araç bedelini belirlemesi doğru olmamıştır. Bu durumda, araç pert kabul edildiğine göre aracın kaza tarihindeki 2.el piyasa rayiç değeri ile sovtaj değeri arasındaki farkın hasar bedeli kabul edilmesi, ikame araç bedelinin aynı vasıftaki aracın satın alınmsı için gerekli süre üzerinden hesap edilmesi gerektiğinden, mahkemece İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinin 02.05.2012 tarihli raporu esas alınarak ve ödeme varsa göz önüne alınıp karar verilmesi gerekirken hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi isabetli değildir.
3-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır
iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılara geri verilmesine 21/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.