
Esas No: 2014/9157
Karar No: 2014/9157
Karar Tarihi: 8/2/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET ŞAHİN KUZUCU BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/9157) |
|
Karar Tarihi: 8/2/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Nuri
NECİPOĞLU |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör Yrd. |
: |
Tuğba YILDIZ |
Başvurucu |
: |
Mehmet Şahin
KUZUCU |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, düzenli aralıklarla disiplin cezası verilmesi ve
disiplin puanının tüketilmesi sonucu askerî okul ile ilişiğinin kesilmesi
işlemi nedeniyle maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ve ilişik kesme
işlemine karşı açılan davada verilen kararın hukuka aykırı olması nedeniyle
adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Hava Astsubay Meslek Yüksek Okulunda (Yüksek Okul)
öğrenci iken disiplin cezası puanının belli bir oranı geçmesi neticesinde
Yüksek Okul Yüksek Disiplin Kuruluna çıkarılmış ve sonrasında 25/1/2011 tarihli
kurul kararıyla başvurucu hakkında okuldan uzaklaştırma kararı verilmiştir.
7. Hava Kuvvetleri Komutanlığınca anılan kararın 9/2/2011
tarihinde onaylanması üzerine başvurucunun okul ile ilişiği kesilmiştir.
8. Başvurucu anılan işlemin iptali istemiyle Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır.
9. AYİM İkinci Dairesi 21/11/2011 tarihli kararı ile ilişik
kesme işleminin iptaline karar vermiştir. Karar gerekçesinde; başvurucunun
okuldan çıkarılması sonucuna ulaşan cezalandırılma işlemlerinde ölçülülük
ilkesinin ihlal edildiği, yapılan işlemle kişi yararı ve kamu yararı arasında
denge gözetilmediği kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
10.Başvurucunun okula geri dönmesinden sonra aldığı disiplin
cezaları neticesinde ceza puanının belli oranı geçtiği gerekçesiyle Yüksek
Disiplin Kurulunun 14/6/2012 tarihli kararıyla okul ile ilişiğinin kesilmesine
karar verilmiş, Hava Kuvvetleri Komutanlığınca anılan karar onaylanmıştır.
11. Başvurucu ilişik kesme işleminin iptali istemiyle AYİM’de dava açmıştır.
12. AYİM İkinci Dairesi 27/11/2013 tarihli kararıyla davanın
reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde; okuldan çıkarılma sebebi olan
disiplin cezalarının tümünün yetkili disiplin amirlerince mevzuata uygun olarak
verildiği, başvurucuya savunma hakkının tanınıp kendisinin savunmasının
alındığı, disiplin notunun kırılması ve notların toplanmasında maddi hata
yapılmadığı belirtilmiştir. Başvurucuya kasti olarak ceza verildiğine ilişkin
başvurucunun iddialarından başka ceza kararlarını ağır derecede sakatlayacak ve
hukuken yok hükmünde sayılmalarını gerektirecek somut bilgi ve belgenin
bulunmadığı, başvurucunun davranışlarına dikkat etmesi hususunda sıralı
amirlerince uyarıldığı, bu konuda ailesine bilgi verildiği vurgulanarak
başvurucunun okulla ilişiğinin kesilmesi işleminin hukuka aykırı olmadığı ifade
edilmiştir.
13. Karar düzeltme talebi AYİM İkinci Dairesinin 14/5/2014
tarihli kararı ile kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen
nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği belirtilerek
reddedilmiştir.
14. Bu karar, başvurucuya 4/6/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15. 17/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
16. Başvurucu, bireysel başvuruda bulunduktan sonra Anayasa
Mahkemesine verdiği 18/10/2016, 27/2/2017 ve 13/4/2017 tarihli dilekçelerinde
FETÖ/PDY mensuplarınca okul ile ilişiğinin kesilmesi için kasıtlı olarak haksız
şekilde kendisine disiplin cezası verildiğini ve disiplin cezası veren
komutanlarının çoğu hakkında FETÖ/PDY üyeliği nedeniyle işlem yapıldığını
belirtmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 11/4/2002 tarihli ve 4752 sayılı Astsubay Meslek Yüksek
Okulları Kanunu’nun 31. Maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
‘’Astsubay meslek yüksek okullarına alınan her
öğrenciye bir disiplin notu verilir. Disiplin notundan hangi cezalar için ne
kadar not düşüleceği yürürlüğe konulacak yönetmelikte belirtilir. Astsubay
meslek yüksek okullarında öğrenim gören öğrenciler aşağıdaki hallerde okuldan
çıkarılırlar:
a) Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılacak
yönetmelik gereğince verilen disiplin notunu kaybedenler.
b) Yönetmelikte belirtilecek esaslar dahilinde
öğrencilik niteliğini kaybettiklerine dair yüksek disiplin kurulunca hakkında
karar verilenler.’’
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 8/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A.Kişinin Maddi ve Manevi Varlığının Korunması
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; haksız olarak kendisine disiplin cezası
verildiğini, AYİM’in ilk kararından sonra okula
döndüğü üçüncü gün düzgün yürümediği, marş söylemediği için üç gün oda hapsi
cezası aldığını, okuldan mezun olacağı son sene belirli aralıklarla kendisine
disiplin cezası verilerek okul ile ilişiğinin kesilmesine çalışıldığını, bu
durumu AYİM’in kararına karşıoy
yazan üyenin de belirttiğini, okulu bitirmesinin son haftasında okuldan
çıkarıldığını ve komutanın “Ağzınla kuş
tutsan okulu bitiremeyeceksin.” Dediğini belirterek Anayasa’nın 17. Maddesinde
düzenlenen hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun şikâyetlerinin
özünün kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına ilişkin
olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarlabaşvurucunun söz
konusu iddialarının Anayasa’nın 17. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi uygun
görülmüştür.
21. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini
öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak
iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara
sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni
göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
22. Bedensel ve ruhsal bütünlüğe yönelik eylem ve davranışların
suç teşkil etmesi durumunda cezai bir soruşturmaya tabi tutulmakla birlikte bu
eylem ve davranışlar, tazminat hukuku kapsamında da dava konusu olabilmektedir.
Konuya ilişkin içtihatlar dikkate alındığında mağdurun kamu görevlisi olması
veya özel hukuk hükümlerine göre çalışmasına bağlı olarak idari yargı veya adli
yargıda açacağı dava yoluyla zararını giderme imkânı bulunmaktadır (YHGK,
E.2012/9-1925, K.2013/1407, 25/9/2013; Danıştay Sekizinci D., E.2008/10606,
K.2012/1736, 16/4/2012). Ceza hukukunda ancak kanunda açıkça belirtilen
eylemler suç olabilirken tazminat hukukunda haksız fiil için böyle bir
sınırlama bulunmamaktadır. Ceza hukukunda taksire dayalı sorumluluk istisnai
nitelik taşımasına rağmen kasten veya taksirle başkalarına verilen zarar
nedeniyle tazminat sorumluluğu kapsamında giderim imkânının daha yüksek olduğu,
ceza yargılamasında objektif sorumluluğa yer verilmezken tazminat davalarında
objektif sorumluluk ilkesinin etkin şekilde uygulandığı ve aynı maddi vakıalar
çerçevesinde daha düşük bir ispat standardı kullanıldığı görülmektedir.
Tazminat sorumluluğunda asıl gayenin zarar görenin zararının telafi edilmesi
olduğu dikkate alındığında bu yolun daha yüksek başarı şansı sunabilecek etkili
bir başvuru yolu olduğu anlaşılmaktadır (Işıl
Yaykır, B. No: 2013/2284, 15/4/2014, §
44).
23. Somut olayda başvurucu, maruz kaldığı psikolojik taciz,
şiddet ve yıldırma (mobbing) niteliğindeki
davranışlardan şikâyet etmekteyse de bu şikâyetlerini öncelikle ve süresinde
yetkili yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi gerekmekte olup
başvurucunun bu yönde herhangi bir başvuru yapmadığı, yalnızca hakkında verilen
ilişik kesme işleminin iptali yönünde yargı sürecine başvurduğu ve bireysel
başvuruya bu yargı sürecini konu ettiği görülmektedir. Bu durumda başvurucunun
yıldırma (mobbing) iddialarını hukuk sisteminde
mevcut yetkili yargısal yollarda dile getirmeksizin bireysel başvuruda
bulunduğu anlaşılmaktadır.
24. Ayrıca başvurucu tarafından sunulan ek beyan dilekçelerinde
kendisine disiplin cezası veren komutanlar hakkında FETÖ/PDY üyeliği nedeniyle
işlem yapıldığı belirtilmiş ise de (bkz. § 16) bu hususlara ilişkin somut ve
hukuken kabul edilebilir herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Konuya ilişkin
sadece gazete haberleri ek beyanla sunulmuştur. Bu nedenle tek başına ek beyan
dilekçelerinde belirtilen hususlara dayanılarak değerlendirme yapılması mümkün
değildir.
25. Açıklanan gerekçelerle somut başvuru açısından daha etkili
bir giderim yolu olan hukuk davası açma yolu kullanılmaksızın bireysel
başvuruda bulunulduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu, AYİM’in verdiği kararın
insan haklarına aykırı olduğunu ve yeterli inceleme yapılmayarak karar
verildiğini belirtmiştir. Başvurucunun belirtilen iddiaları Anayasanın 36. Maddesi
kapsamında değerlendirilmiştir.
2. Değerlendirme
27. Başvurucunun belirtilen iddiaları Anayasanın 36. Maddesi
kapsamında değerlendirilmiştir.
28. Anayasa’nın 148. Maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması
bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya
açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda
değildir (Ahmet Sağlam, B. No:
2013/3351, 18/9/2013, § 42).
29. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece
mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin olup itiraz incelemesinden geçen mahkeme kararında bariz takdir hatası
veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı
dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
Kadir ÖZKAYA ve Rıdvan GÜLEÇ bu görüşe katılmamışlardır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişinin maddi ve manevi varlığının korunması hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNAOYBİRLİĞİYLE,
2. Adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Kadir
ÖZKAYA ve Rıdvan GÜLEÇ’in karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/2/2018 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
Hava Astsubay Meslek Yüksek Okulu’nda öğrenim görmekte iken
disiplin suçu işlemek suretiyle disiplin notunun -8 e düşürüldüğünden bahisle
okulla ilişiği kesilen, söz konusu işlemin AYİM’ in kararı ile iptal edilmesi
üzerine tekrar okuluna dönen başvurucunun, öğrenim yılının sona ermesine yakın
bir tarihte, 14.06.2012 tahinde, 21.02.2012 ile 11.06.2016 tarihleri arasında
biri dışında diğerlerinin tamamı üst disiplin amirinin yetkisine girecek
ağırlıkta olmayan (uygun adımda yürümemek, yatak düzeni bozuk olmak, sağlık
amirliğinde disiplinsizlik etmek, saçı uzun olmak, sigara içilen yer nöbetini
tutmamak gibi) bölük komutanı tarafından cezalandırılabilecek, ahlaki ve
kişisel karakter yönünden zafiyet içermeyen nitelikteki eylemler nedeniyle
bölük komutanı tarafından 14 kez savunmasının alındığı, savunmaları ne şekilde
olursa olsun büyük bir çoğunluğunun cezalandırma ile sonuçlandığı, neticede
disiplin puanının -16 ya düştüğünden bahisle 14.06.2012 tarihi itibariyle
başvurucunun okuluyla ilişiğinin tekrar kesildiği; işleminin iptali istemiyle
açılan davanın da AYİM’ ce disiplin cezalarının mevzuata uygun olarak verilip
verilmediği ve disiplin notundaki indirimlerin doğru biçimde yapılıp
yapılmadığı değerlendirilmek ve sonuçta işlemin tüm unsurlarıyla mevzuata ve
hukuka uygun olduğu kanaatine varılmak suretiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 148. Maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda
gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki
hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık
keyfilik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No:
2013/3351, 18/9/2013, § 42).
Başvuru konusu olayda olduğu gibi, bir idari işlemin dava konusu
edildiği durumlarda da, idari işleme ilişkin maddi
olay, olgu ve delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması,
uygulanması ve dava konusu işlemin ölçülü olup olmadığının takdiri elbette ki
derece mahkemelerine aittir.
Bununla birlikte bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlüklere müdahale teşkil eden bariz takdir hatası veya açık keyfilik içeren
değerlendirmeler ise bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesinin
denetimine tabidir.
Öte yandan, yargılamada ileri sürülen tüm iddiaların ayrıntılı
şekilde yanıtlanması zorunluluğu bulunmamakla birlikte, anayasanın 36 ve 141. Maddeleri
gereğince mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gerekir.
Anayasa’nın 141. Maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün
mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” Denilerek
mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir (Abdullah
Topçu, § 76).
Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamakta; tarafların muhakeme
sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip
incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda, kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gerekli olmaktadır (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800,
18/6/2014, §§ 31, 34).
Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her
türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi
gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan
tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486,
4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan
anlaşılmalıdır.
Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği
davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut
bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması,
başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde
davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile
yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35).
Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu
kabul ettiği bir husus hakkında “ilgili ve yeterli bir yanıt” vermemesi veya
yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız
bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri,
§ 39).
Bir idari işlemin dava konusu edildiği durumlarda da idari
işleme ilişkin maddi olay ve olguların değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması, uygulanması ve dava konusu işlemin ölçülü olup olmadığının
takdiri elbette ki derece mahkemelerine aittir. Ancak bu tür yargılamalarda
verilecek kararlarda da ileri sürülen tüm iddiaların ayrıntılı şekilde
yanıtlanması zorunluluğu bulunmamakla birlikte, Anayasa’nın 36. Ve 141. Maddeleri
gereğince yeterince gerekçe bulunması gerekir.
Somut olayda başvurucu tarafından gerçekleştirilen eylemlerin,
biri dışında tamamının üst disiplin amirinin yetkisine girecek ağırlıkta
olmayan, ahlaki ve kişisel zafiyet içermeyen, basit ihmal ve taksirle
işlenebilecek nitelikte eylemler olduğu, bu eylemlerin cezalandırılmasının
bozulan disiplinin tesisine yönelik olduğu izleniminin oluşmadığı, eylemlerle,
eylemlere uygulanan yaptırımlar arasında ölçüsüzlük bulunduğu İleri sürülmesine
rağmen bu hususların bireysel başvuruya konu edilen kararda (zımnen değinildiği
söylenilebilir ise de) açık bir biçimde karşılanmadığı görülmektedir.
Hal böyle olunca, olaya, belirtilen hususlar çerçevesinde
bakıldığında bireysel başvuruya konu edilen kararda başvurucunun adil yargılama
hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmaktadır. Bu nedenle kararın adil
yargılama hakkının ihlal edilmediğine ilişkin kısmına katılmıyorum.
|
|
|
|
Kadir ÖZKAYA ÜYE |
KARŞI OY
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü tarafından Başvurucu Mehmet
Şahin Kuzucu"nun Hava Astsubay Meslek Yüksek Okulu"ndan disiplin cezalarının
belli bir puanı geçmesi nedeniyle verilen okuldan çıkarma cezasına ilişkin
yargı kararlarında Anayasa tarafından güvence altına alınan haklarının ihlal
edilmediğine ilişkin çoğunluk görüşüne aşağıdaki gerekçelerle katılmamaktayım.
Başvurucu, Hava Astsubay Meslek Yüksek Okulunda (Yüksek Okul)
öğrenci iken disiplin cezası puanının belli bir oranı geçmesi neticesinde
Yüksek Okul Yüksek Disiplin Kuruluna çıkarılmış ve sonrasında 25/1/2011 tarihli
kurul kararıyla başvurucu hakkında okuldan uzaklaştırma kararı verilmiştir.
Hava Kuvvetleri Komutanlığınca anılan kararın 9/2/2011 tarihinde
onaylanması üzerine başvurucunun okul ile ilişiği kesilmiştir.
Başvurucu anılan işlemin iptal istemiyle Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır.
AYİM İkinci Dairesi 21/11/2011 tarihli kararı ile ilişik kesme
işleminin iptalinekarar vermiştir. Karar
gerekçesinde; başvurucunun okuldan çıkarılması sonucuna ulaşan cezalandırma
işlemlerinde ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği, yapılan işlemle kişi yararı ve
kamu yararı arasında denge gözetilmediği kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Başvurucunun okula geri dönmesinden sonra aldığı disiplin
cezaları neticesinde ceza puanının belli oranı geçtiği gerekçesiyle Yüksek
Disiplin Kurulunun 14/6/2012 tarihli kararıyla okul ile ilişiğinin kesilmesine
karar verilmiş, Hava Kuvvetleri Komutanlığınca anılan karar onaylanmıştır.
Bunun üzerine başvurucu ilişik kesme işleminin iptali istemiyle AYİM"de dava açmıştır.
AYİM İkinci Dairesi 27/11/2013 tarihli kararıyla davanın reddine
karar vermiştir. Karar gerekçesinde; okuldan çıkarılma sebebi olan disiplin
cezalarının tümünün yetkili disiplin amirlerince mevzuata uygun olarak
verildiği, başvurucuya savunma hakkının tanınıp kendisinin savunmasının
alındığı, disiplin notunun kırılması ve notların toplanmasında maddi hata
yapılmadığı belirtilmiştir. Başvurucuya kasti olarak ceza verildiğine ilişkin
başvurucunun iddialarından başka ceza kararlarını ağır derecede sakatlayacak ve
hukuken yok hükmünde sayılmalarını gerektirecek somut bilgi ve belgenin
bulunmadığı, başvurucunun davranışlarına dikkat etmesi hususunda sıralı
amirlerince uyarıldığı, bu konuda ailesine bilgi verildiği vurgulanarak
başvurucunun okulla ilişiğinin kesilmesi işleminin hukuka aykırı olmadığı ifade
edilmiştir.
AYİM İkinci Dairesinin 21/11/2011 tarihli ilişik kesme kararının
iptaline ilişkin gerekçeli kararında;
Bu açıklamalar ışığında, davacının durumu
incelendiğinde; davacının Eylül 2008 ayında Hv. Astsubay Meslek Yüksek Okuluna
(HAMYO) girdiği, birinci sınıfta başarısızlık nedeniyle sınıfta kalması
nedeniyle sınıf tekrarı yaptığı, ikinci sınıfa devam ettiği sırada disiplin
notunun -8"e düşmesi nedeniyle Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla okuldan
çıkarılmasına karar verildiği görülmüş ise de; davacının en son almış olduğu
cezaya kadar üç yılda işlemiş olduğu toplan 19 (ondokuz)
adet çeşitli disiplin suçlarından dolayı disiplin amirlerince cezalandırılarak
toplam 68 puanını kaybetmiş olduğu, (17.10.2010 – 01.01.2011) tarihleri
arasındaki 2,5 aylık bir süreçte toplam 73 disiplin puanının kırıldığı,
"davacının en son 01.01.2011 tarihinde nöbetçi subayına saygısızlık yapmak
ve hakaret etmek" suçundan dolayı Öğrenci Alay Komutanı tarafından 10 (on)
gün oda hapis cezası ile cezalandırıldığı ve öğrenciliğinbaşlangıcında
tüm öğrencilere verilen 100 (yüz) disiplin puanının % 40 "ına(kırk)
disiplin notu kırılarak disiplin notunun -8"e düştüğü ceza verme yetkisi
bakımından tüm cezaların yetki dahilinde verildiği, en son eylemine kadar suç
teşkil eden tüm eylemleriyle ilgili olarak sadece bölük komutanı seviyesinde
cezalandırılmış olduğu, üst disiplin amirinin yetkisine girecek ağırlıkta bir
suçunun bulunmadığı, içerik açısından incelendiğinde suçların ihmal ve taksirle
işlenebilecek nitelikte suçlar olduğu, olumsuz kişiliği, bu meyanda ahlaki ve
kişisel karakter yönünden zaafiyeti belirleyici bir
suçunun mevcut olmadığı, disiplin cezasının verilmesinin amacı bozulan
disiplininin tesisi ise de, en son eylemine kadar 68 puanı kırılmış bulunan
davacının 40 disiplin puanının kırılmasına sebep eylemine ilişkin tutanak
incelendiğinde, Alay Komutanı tarafından cezalandırılmasını gerektirecek
derecede kime, ne şekilde ve ne surette saygısızlık veya üste hakaret
oluşturacak söz veya fiilinin bulunduğunun tam olarak anlaşılamadığı, tutanak
incelendiğinde olayda disiplini zaafiyete uğratacak
bir kısım eylemleri bulunsa da Alay Komutanı tarafından ve 10 gün oda hapsi ile
cezalandırılmasını gerektirecek derecede eylemler olmadığı, kalan puanlarının
Alay Komutanına tanınan yetkiye binaen kırılmış olmasının esas amacının,
disiplin tesisinden ziyade okuldan çıkarma amacına yönelik bir yöntem
saptırması gibi algılandığı, (17.10.2010 – 01.01.2011 tarihleri arasındaki 2,5
aylık bir süreçte toplam 73 disiplin puanının kırıldığı da göz önüne alınarak)
öğrencinin ahlaki ve kişisel zaafiyetini ortaya
koymayacak nitelikteki eylemlerine karşılık Alay Komutanınca üst seviyeden
öğrenci aleyhine 40 puan kırılarak öğrencinin okuldan çıkarılması sonucuna
ulaşan cezalandırma işleminde ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği, yapılan
işlemle kişi yararı ile kamu yararı arasında denge gözetilmediği kanaatine
varıldığından, davacının (disiplin yoluyla okuldan çıkarılması işleminin)
sebep, konu ve maksat unsurları yönünden hukuka aykırı olduğu sonuç ve
kanaatine ulaşılmıştır.
demek suretiyle ölçülük
ilkesine dayanılarak ilişik kesme işlemi iptal edilmiştir.
Ölçülük ilkesi hukuk devleti olmanın en
temel ilkelerinden biri olmakla birlikte "elverişlilik"
"gereklilik" ve "orantılılık" ilkeleriyle bütün olarak bir
anlam ifade eder.
Ceza hukuku alanında özellikle disiplin cezalarında ölçülülük
ilkesiyle korunmak istenen hukuksal değer, cezalandırma yetkisinin sınırsız, hiç bir ölçüye sığmayan ve keyfi bir şekilde kullanılmasıyla
korunamaz.
Başvuruya konu somut olayda, idare disiplin cezalarını hayatın
olağan akışına uygun olmayan belli tarih aralıkları ile yargı kararlarında da
görüleceği üzere belli konulara mühnasır vermiştir.
AYİM"in ilişik kesme işleminin iptaline
yönelik ilk kararının ardından okula dönen başvurucuya aynı gerekçe ve
davranışlardan dolayı tesis edilen disiplin işlemi ölçülülük ilkesi gözardı edilerek yani, verilen ceza ile korunmak istenen
hukuksal değer arasında hiç bir orantı gözetilmeyerek
adeta başvurucunun okuldan atılmasına yönelik yıldırma metodu uygulanmak
suretiyle işlem yapılmıştır.
Başvurucunun AYİM kararı üzerine okula dönmesini müteakip
gelişen olaylar neticesinde; disiplin puanının okuldan atılmasını gerektirecek
düzeye gelmesinin ardından yaşanan hukuksal süreçte davalı idare ile başvurucu
arasında adil yargılamayı etkileyecek iddiaların gerçekliliği AYİM tarafından
dikkate alınmamıştır. 4 Eylül 2012 tarihinde AYİM Başkanlığına gönderilen
savunma ekinde bulunması gereken "işleme mesnet bilgi ve belgeler"in başvurucu vekili tarafından incelenemediği
iddiasına yönelik AYİM"in okuldan ayırma işlemine
ilişkin mahkeme kararının temyiz aşamasında değerlendirilmediği gerekçeli
kararından anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda sayın çoğunluğun
verdiği ihlal yok kararına; adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
gerekçesiyle katılmamaktayım.
|
|
|
|
Üye Rıdvan GÜLEÇ |
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.