
Esas No: 2014/2021
Karar No: 2014/2021
Karar Tarihi: 19/11/2014
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
COŞKUN AKTÜRK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/2021) |
|
Karar Tarihi: 19/11/2014 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Serruh
KALELİ |
Üyeler |
: |
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Hicabi
DURSUN |
|
|
Erdal TERCAN |
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Raportör |
: |
Murat AZAKLI |
Başvurucular |
: |
1. Coşkun AKTÜRK |
|
|
2. İsmet ÇİÇEK |
|
|
3. Ümmehan DEMİR |
|
|
4. Cemil DEMİR |
|
|
5. İmdat YILMAZ |
|
|
6. Sabri GÜNER |
|
|
7. Mehmet ÖZDEMİR |
|
|
8. Mehmet AKTÜRK |
|
|
9. Ayla CANBULUT |
|
|
10. İbrahim AKTÜRK |
|
|
11. Sait DEMİR |
|
|
12. Nazmi ÇİÇEK |
|
|
13. İbrahim SEVİNDİ |
|
|
14. Saide AKAN |
|
|
15. Nejdet GÜNER |
|
|
16. Ercan ÇİÇEK |
|
|
17. Ferat AYDIN |
|
|
18. Seddar YILMAZ |
|
|
19. Necat YILDIZ |
|
|
20. Halil ÇİÇEK |
|
|
21. Rahmi ÇİÇEK |
|
|
22. Tülay AKPINAR |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular,
Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tescil davasının reddedildiğini,
yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, mülkiyet ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep
etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 10/2/2014 tarihinde
Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön
incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. Birinci
Bölüm İkinci Komisyonunca, 17/4/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi
Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar
verilmiştir.
4. Bölüm
Başkanı tarafından 8/5/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru
konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 2/7/2014 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen,
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru
formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen
ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular, Ordu ili Kabadüz ilçesi Yokuşdibi
beldesi Artık köyünde, Mart 1939 tarihli tapu ile adlarına tapuya tescilli
taşınmazın bir bölümünde genel kadastro yapıldığını ve kısmen tapu malikleri
adına tespit edildiğini, taşınmazın kısmen orman vasfı taşıdığı gerekçesiyle
tespit dışı bırakıldığını, tapu kaydının bu yeri de kapsadığını belirterek, bu
kısmın adlarına tapuya kayıt ve tescili için 22/4/1999 tarihinde Orman Genel
Müdürlüğü aleyhine Kabadüz Asliye Hukuk Mahkemesinde tescil davası açmışlar,
Mahkemenin kapatılması üzerine dosya Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine
gönderilmiştir.
8. Yargılama sırasında Maliye Hazinesi ve Yokuşdibi Belediye Başkanlığı dâhili davalı olarak davaya
katılmışlardır.
9. Mahkeme, 14/11/2011 tarih ve E.2004/218, K.2011/520
sayılı kararla; dava konusu yerin bir bölümünün orman, bir bölümünün ise yaylak
vasfında bulunduğu ve özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle davanın
reddine karar vermiştir.
10. Başvurucuların temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk
Dairesi, 12/6/2012 tarih ve E.2012/4637, K.2012/8873 sayılı ilamla; tapu
kaydının oluşumuna esas belgelerin dosyaya eklenmesi gerektiği belirtilerek
dosyanın geri çevrilmesine karar vermiştir.
11. Eksik hususların tamamlanmasından sonra Yargıtay 20.
Hukuk Dairesinin 29/1/2013 tarih ve E.2013/100, K.2013/492 sayılı ilamı ile
hüküm onanmıştır.
12. Başvurucuların karar düzeltme istemi ise aynı Dairenin
2/12/2013 tarih ve E.2013/6117, K.2013/10998 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
13. Bu karar başvuruculara 14/1/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
14. Başvurucular, 10/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili
Hukuk
15. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi, 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk
Medeni Kanunu’nun 713., 715. ve 716. maddeleri, 25/2/1998 tarih ve 4342 sayılı
Mera Kanunu’nun 4. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 19/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 10/2/2014 tarih ve 2014/2021 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular, eski tapu kaydı ile murisleri ve kendileri
adlarına tescilli taşınmazı uzun süredir kullandıklarını, kadastro tespiti
sırasında taşınmazın kısmen tespit dışı bırakıldığını, kısmen adlarına tescil
edildiğini, Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tescil davasının,
taşınmaz genişlemeye ve değişmeye müsait olmadığı için sabit hudutlu olduğu
halde, Mahkemece mahalli bilirkişi beyanlarına, fen bilirkişisi raporlarına,
dava dosyasında bulunan bütün bilgi ve belgelere, resmi kurumlarca yapılan
yazışmalara aykırı olarak reddedildiğini, yıllarca kullandıkları ve evlerinin
olduğu yerleşim yerinin ellerinden alındığını, ziraat bilirkişisinin objektif
bir rapor sunmadığını, tapu siciline inanarak ve güvenerek işlem yaptıklarını,
yıllarca emlak vergisi ödediklerini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını
belirterek, Anayasa"nın 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan mülkiyet ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
18. Başvurucular Saide Akan ve Necat Yıldız, taşınmazı tapu
kaydına güvenerek satın aldıklarını, ancak Mahkeme kararıyla taşınmazın
ellerinden alındığını belirterek mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
19. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde,
başvurucuların Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davanın reddine
karar verilmesinin mülkiyet ve adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini ileri sürdükleri
anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi başvurucuların ihlal iddialarına ilişkin
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar.
Başvurucuların anılan iddiaları yargılama sonucunda verilen kararın adil olup
olmadığına yönelik olup, bu iddialar adil yargılanma hakkının ihlali iddiası
kapsamında değerlendirilmiştir. Başvurucuların makul sürede yargılama
yapılmaması nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlali iddiaları ayrıca
incelenmiştir. Yine başvuruculardan Saide Akan, Necat Yıldız ve Ferat Aydın tarafından yapılan bireysel başvurular ayrı
değerlendirilmiştir.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
a. Başvurucular Saide Akan ve Necat Yıldız’ın Mülkiyet ve
Adil Yargılanma Haklarının İhlali İddiaları
20. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrası şöyledir:
“…Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması şarttır.”
21. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal
için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel
başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
22. Anılan Anayasa ve Kanun
hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, “ikincil nitelikte bir kanun yolu” olup bu
yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması
şarttır.
23. Temel hak ve özgürlüklere
saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun
davranılmadığı takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari
mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır.
24. Bireysel başvurunun ikincil
niteliği gereği, başvurucunun, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği
iddialarını öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu
mercilere sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için
gerekli özeni göstermiş olması gerekir. Bu şekilde olağan denetim mekanizmaları
önünde ileri sürülüp takip edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin ihlaline
ilişkin iddialar, Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu yapılamaz (B.
No: 2012/946, 26/3/2013, § 19).
25. Bireysel
başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve genel mahkemeler önünde dayanılmayan iddialar Anayasa
Mahkemesi önünde şikâyet konusu edilemeyeceği gibi genel mahkemelere sunulmayan
yeni bilgi ve belgeler de Anayasa Mahkemesine sunulamaz (B. No:
2012/946, 26/3/2013, § 20).
26. Başvuru konusu olayda,
başvurucular Saide Akan ve Necat Yıldız, Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki
davaya konu taşınmazı A.Y. ve D.E.’den satın
aldıklarını ve adlarına tescil edildiğini, Mahkemece davanın reddine karar
verilmesiyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
27. Başvurucular Saide Akan ve Necat Yıldız, diğer başvurucular ve
murisleri tarafından Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davasında
taraf olarak yer almamışlar ve olağan kanun yollarına başvurmamışlardır. Anılan
davada, başvurucuların taşınmazı devraldıklarını iddia ettikleri A.Y. ve D.E.
davacı sıfatıyla yargılamanın sonuna kadar davada yer almışlardır. Anılan
başvurucular, Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davada taraf olmadıkları
gibi, satın aldıklarını iddia ettikleri taşınmaza yönelik dava açmadıkları ve
olağan kanun yollarına başvurmadıkları, dolayısıyla hukuk sisteminde düzenlenen
başvuru yollarını usulünce tüketmeden bireysel başvuruda bulundukları
anlaşılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle, başvurucular Saide Akan ve Necat
Yıldız tarafından, hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yolları usulüne uygun
olarak tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının
bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının,
diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Başvurucu Ferat
Aydın’ın Mülkiyet ve Adil Yargılanma Haklarının İhlali İddiası
29. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel
başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (3) ve (6) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(3) Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve varsa
temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle
ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa
hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin
aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru
dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem
veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin
eklenmesi şarttır.
…
(6) Başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması
hâlinde, Mahkeme yazı işleri tarafından eksikliğin giderilmesi için başvurucu
veya varsa vekiline onbeş günü geçmemek üzere bir
süre verilir ve geçerli bir mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin
tamamlanmaması durumunda başvurunun reddine karar verileceği bildirilir.”
30. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel
başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar
başlıklı 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik
kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci
maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.
(2) Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya
temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan
ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan
yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
31. Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü’nün bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” başlıklı
59. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“…
(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:
…
ç) Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti.
d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü
açıklamalar.
e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının
doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.
…
(3) Başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı
örnekleri eklenir:
…
e) Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri.
…
(4) Başvurucu ihlal iddiasına dayanak gösterdiği üçüncü
fıkradaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi hâlinde bunun
gerekçelerini belirtir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri
resen toplar.
…”
32. İçtüzüğün “Formun ve eklerinin hazırlanmasına ilişkin ilkeler”
başlıklı 60. maddesi şöyledir:
“(1) Başvuru formu, İçtüzüğün 59 uncu maddesine uygun olarak
düzenlenir ve aynı maddede belirtilen belgeler ya da onaylı örnekleri başvuru
formuna eklenir.
(2) Başvuru formu okunaklı ve başvurunun esasına yönelik
özlü bilgileri içerir şekilde hazırlanır. Başvuru formunun ekler hariç on
sayfayı geçmesi hâlinde başvurucunun ayrıca başvuru formuna olayların özetini
eklemesi gerekir.
(3) Başvurucu, başvuru formunun ekinde sunduğu belgeleri,
tarih sırasına göre numaralandırarak her bir belgeyi tanımlayıcı başlıklar
hâlinde dizi pusulasına bağlar.”
33. İçtüzüğün “Form ve eklerinin ön incelemesi ve eksiklikler”
başlıklı 66. maddesi şöyledir:
“(1)Bireysel Başvuru Bürosu gelen
başvuruları şeklî eksiklikler bulunup bulunmadığı yönünden inceler. Başvuru
formunda veya eklerinde herhangi bir eksiklik tespit edilmesi hâlinde, bunların
tamamlattırılması için başvurucuya, varsa avukatına veya kanuni temsilcisine onbeş günü geçmemek üzere bir süre verilir.
(2) Eksikliklerin tamamlattırılmasına dair yazıda
başvurucuya geçerli bir mazereti olmaksızın verilen sürede eksiklikleri
tamamlamadığı takdirde başvurusunun reddine karar verileceği bildirilir.
(3) Başvurunun; süresinde yapılmadığı, 59 uncu ve 60 ıncı maddelerdeki şekil şartlarına uygun olmadığı ve tespit
edilen eksikliklerin verilen kesin sürelerde tamamlanmadığı hâllerde
Komisyonlar Başraportörü tarafından reddine karar
verilir ve başvurucuya tebliğ edilir. Bu karara tebliğ tarihinden itibaren yedi
gün içinde Komisyona itiraz edilebilir. Bu konuda Komisyonların verdiği
kararlar kesindir.”
34. 6216 sayılı
Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları ile İçtüzüğün 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca Anayasa
Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar
hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal
edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını kanıtlamak
başvurucuya düşer (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 19).
35. Başvurucunun,
kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri
sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini,
dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine
eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle
ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (B.
No: 2013/276, 9/1/2014, § 20).
36. 6216 sayılı
Kanun’un 47. maddesinin (6) numaralı fıkrasına göre başvuru evrakında herhangi
bir eksiklik bulunması hâlinde, Anayasa Mahkemesi başvurucudan, eksikliğin
tamamlanmasını ister. İçtüzüğün 66. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre
Mahkemenin başvurucudan giderilmesini isteyebileceği eksiklikler, “şekli eksiklikler”dir. 6216 sayılı Kanun’un
47. ve İçtüzüğün 66. maddesi birlikte değerlendirildiğinde Anayasa Mahkemesi
başvurucudan ilk olarak, usulünce doldurulmamış olan başvuru formunun usulüne
uygun olarak doldurulmasını isteyebilir. İkinci olarak ise başvurucunun “ihlal iddiasına dayanak gösterdiği” bilgi,
belge ve deliller başvuru dilekçesine eklenmemiş ise dayanılan bu belgelerin
tamamlanması istenebilir (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 21). Başka bir deyişle Anayasa Mahkemesi başvurucudan,
dilekçesinde dayandığı ancak Mahkemeye ibraz etmediği delillerini tamamlamasını
isteyebilir.
37. Yukarıda
belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesi başvuruyu
açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulabilir.
İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesinin ikna
edilmesi, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların niteliğine bağlıdır.
Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verilmesini
önlemek için başvuru formu ve eklerinde iddialarını destekleyici belgeleri
sunması ve gerekli açıklamaları yapması zorunludur (B. No: 2013/276,
9/1/2014, § 23).
38. Somut başvuruda başvurucu Ferat Aydın,
başvuru dilekçesinde, Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tescil
davasının, eksik inceleme ve araştırma sonucu reddedildiğini, yargılamanın
makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, Anayasa"nın 35. ve 36. maddelerinde
tanımlanan mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
39. Başvurucunun, ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü Ordu 1.
Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile dosyasının incelenmesinde, davanın tarafları
arasında yer almadığı anlaşılmış ve dava dosyası ile ilgisi tespit
edilememiştir. Anayasa Mahkemesince, başvurucuya, 10/7/2014 tarihli yazı
gönderilerek, Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi dava dosyasında davacı veya davalı
olduğuna dair belgenin ya da anılan dava dosyasıyla bağlantısını gösteren belge
veya bilginin, yazının tebliğinden itibaren on beş gün içinde bildirilmesi
talep edilmiştir. Anılan yazı 21/7/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği
halde, başvurucu herhangi bir belge sunmadığı gibi yazıya karşı cevap da
vermemiştir. Bu şekilde başvuru dilekçesi ile ihlal iddialarının dayanağı
belgeler açıkça sunulmadığı gibi başvurucu, herhangi bir bilgi ve belgenin
ilgililerden istenmesi için Mahkemeden bir talepte de bulunmamıştır.
40. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda
başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri
vardır. Bu yükümlülüğün bir gereği olarak başvurucu, ihlal edildiğini iddia
ettiği Anayasa hükmünün nasıl ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak
suretiyle hukuki iddialarını kanıtlamak zorundadır. Başvurucu tarafından soyut
şekilde birtakım Anayasa hükümlerine atıfta bulunulmuş olması iddiaların
ispatlandığı anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu,
Anayasa’ya aykırılığın soyut biçimde ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak
düzenlenmemiştir.
41. Başvurucunun, ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları
göstermesi, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları
destekleyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine eklemesi gerekir. Şayet bir
belge elde edilememişse, bunun da nedenleri açıklanmalıdır. Somut başvuruda
başvurucu bu koşulları yerine getirmeyerek iddialarını temellendirmediğinden
başvurusunun esasının incelenmesi imkânı bulunmamaktadır (B. No: 2013/276,
9/1/2014, § 26).
42. Açıklanan nedenlerle, başvurucu Ferat
Aydın tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının başvurucu tarafından
kanıtlanmamış olması nedeniyle, başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
c. Diğer Başvurucuların Yargılamanın Sonucu
İtibarıyla Adil Olmadığı iddiaları
43. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlarda inceleme yapılamaz.”
44. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.”
45. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın
148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular
kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin
şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
46. Anılan kurallar uyarınca,
ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili
varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine
konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının
adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik
içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti
niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça
Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
47. Somut olayda başvurucular,
eski tapu kaydı ile adlarına tescilli taşınmazı uzun süredir kullandıklarını,
kadastro tespiti sırasında taşınmazın kısmen tespit dışı bırakıldığını, kısmen
adlarına tescil edildiğini, Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tescil
davasının, taşınmaz genişlemeye ve değişmeye müsait olmadığı için sabit hudutlu
olduğu halde, Mahkemece mahalli bilirkişi beyanlarına, fen bilirkişisi
raporlarına, dava dosyasında bulunan bütün bilgi ve belgelere, resmi kurumlarca
yapılan yazışmalara aykırı olarak reddedildiğini, yıllarca kullandıkları ve
evlerinin olduğu yerleşim yerinin ellerinden alındığını, ziraat bilirkişisinin
objektif bir rapor sunmadığını, tapu siciline inanarak ve güvenerek işlem
yaptıklarını, yıllarca emlak vergisi ödediklerini belirterek, adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
48. Başvurucular, 22/9/1999
tarihinde Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açtıkları davada, 60-70 yıldır
kullandıkları ve eski tapu kayıtlarına göre kısmen kendi adlarına kısmen
murisleri adlarına tescilli olan taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle kadastro
tespiti sırasında tespit dışı bırakıldığını, taşınmazın sınırlarının sabit
sınır olduğunu, tahmini olarak 5000 dönüm araziyi kapsadığını ve ellerindeki
tapu kaydının dava konusu yeri de içine aldığını ileri sürerek, zilyedi
oldukları taşınmazın adlarına tescilini talep etmişlerdir. Kabadüz Asliye Hukuk
Mahkemesince tarafların delilleri toplanmış, eski tapu kayıtları istenmiş,
kadastro krokisi, orman amenajman planı, memleket haritası getirtilmiştir.
Yargılama sırasında Yokuşdibi Belediye Başkanlığı ve
Maliye Hazinesi dahili davalı olarak davaya katılmışlardır. Kabadüz Adliyesinin
kapatılması üzerine yargılamaya Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde devam
edilmiştir. Mahkemece, taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılıp bilirkişi
raporları alınmıştır. Mahkeme, 14/11/2001 tarihinde, tüm dosya kapsamı ve
deliller ile keşif ve bilirkişi raporlarını inceleyerek, tescil dışı bırakılan
kısmın kısmen orman, kısmen yaylak vasfında olduğu, tapu kaydının kapsamında
kalmadığı, dolayısıyla özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle davanın
reddine karar vermiştir. Temyiz üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesince davanın
tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın tesciline ilişkin olduğu belirtilerek ve
Mahkemece verilen kararın gerekçesi kabul edilerek 29/1/2013 tarihinde hüküm
onanmıştır. Karar düzeltme talebinin reddedildiği 2/12/2013 tarih itibarıyla
hüküm kesinleşmiştir.
49. Mahkemenin gerekçesi ve
başvurucuların iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemesi
tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının
yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
50. Başvurucular, yargılama
sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi
olamadıklarına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadıklarına,
karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme
fırsatı bulamadıklarına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili
iddialarının derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da
kanıt sunmadıkları gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik
oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.
51. Açıklanan nedenlerle,
başvurucular tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti
niteliğinde olduğu, Derece Mahkemesi kararının bariz takdir hatası veya açık
keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
d. Diğer Başvurucuların Yargılama
Süresinin Makul Olmadığı İddiaları
52. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
53. Başvurucular, Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları
tescil davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
54. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
55. Davanın karmaşıklığı,
yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup
olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
56. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, taşınmazın tapuya
tescili davasında, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama
faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda
kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
57. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından
22/4/1999 tarihidir.
58. Başvurucuların bir kısmı mirasçı olarak yargılama
sürecine katılmışlardır. Ancak miras bırakanından intikalle davayı takip etmekte
olan başvurucular açısından da makul süre değerlendirmesinde dikkate alınacak
sürenin başlangıç anı, başvurucuların yargılamaya katıldığı tarih değil, somut
olayda murisleri açısından değerlendirmeye esas alınan sürenin başlangıç anı
olan 22/4/1999 tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
59. Sürenin bitiş tarihi ise çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013,
§ 52). Somut başvuru açısından bu tarih, Yargıtay 20. Hukuk Dairesince karar
düzeltme isteminin reddedildiği 2/12/2013 tarihidir.
60. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, başvurucular, 22/4/1999 tarihinde Orman Genel
Müdürlüğü aleyhine açtıkları davada, 60-70 yıldır kullandıkları ve eski tapu
kayıtlarına göre kısmen kendi adlarına kısmen murisleri adlarına tescilli olan
taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle kadastro tespiti sırasında tespit dışı
bırakıldığını ileri sürerek taşınmazın adlarına tescilini talep etmişlerdir.
Kabadüz Asliye Hukuk Mahkemesince tarafların delilleri toplanmış, eski tapu
kayıtları istenmiş, kadastro krokisi, orman amenajman planı, memleket haritası
getirtilmiştir. Yargılama sırasında Yokuşdibi
Belediye Başkanlığı ve Maliye Hazinesi dâhili davalı olarak davaya
katılmışlardır. Kabadüz Adliyesinin kapatılması üzerine yargılamaya Ordu 1.
Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmiştir. Mahkemece, taşınmazın bulunduğu
yerde keşif yapılıp bilirkişi raporları alınmıştır. Mahkemece dosyanın birçok
defa incelemeye alındığı, uzun süre mera tespit çalışmalarının kesinleşmesinin
beklendiği anlaşılmıştır. Mahkeme, 14/11/2001 tarihinde, tüm dosya kapsamı ile
keşif ve bilirkişi raporlarını inceleyerek, tescil dışı bırakılan kısmın kısmen
orman, kısmen yaylak vasfında olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Temyiz üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesince 12/6/2012 tarihinde dosyada
eksikliklerin bulunduğu gerekçesiyle dosyanın Mahkemesine geri çevrilmesine
karar verilmiştir. Eksik hususların tamamlanmasından sonra, Yargıtay 20. Hukuk
Dairesince, 29/1/2013 tarihinde hüküm onanmıştır. Karar düzeltme talebinin
reddedildiği 2/12/2013 tarih itibarıyla hüküm kesinleşmiştir.
61. 6100 sayılı Kanun’un
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin
etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde
bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar
verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
62. Başvuruya konu davada yer
alan kişi sayısı ve davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin
niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya koymakla
birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, mülga 1086 sayılı Kanun ve 6100
sayılı Kanun hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru
açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve
yaklaşık on beş yıllık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu
sonucuna varılmıştır.
63. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
64. Başvurucular, makul sürede
yargılama yapılmadığı için maddi ve manevi zararlarının tazminini talep
etmişlerdir.
65. 6216 sayılı Kanun"un “Kararlar” kenar
başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
66. Başvurucuların tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin on beş yıllık yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucular Coşkun Aktürk’e
net 2.100,00 TL, Ümmehan Demir’e net 4.150,00 TL, İbrahim Aktürk’e net 4.150,00
TL, Nejdet Güner’e net 3.200,00 TL, diğer
başvuruculara (kabul edilemezlik kararı verilen başvurucular Saide Akan, Necat
Yıldız ve Ferat Aydın dışındaki) ayrı ayrı net
12.450,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
67. Başvurucular tarafından
maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile
iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
68. Başvurucular tarafından
yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvuruculara (kabul edilemezlik kararı verilen
başvurucular Saide Akan, Necat Yıldız ve Ferat Aydın
dışındaki) müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. 1. Başvurucular Saide Akan ve
Necat Yıldız’ın ihlal iddialarının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, anılan başvurucuların yaptıkları yargılama
giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
2. Başvurucu Ferat Aydın’ın ihlal iddialarının “açıkça dayanaktan yoksun
olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, anılan başvurucunun
yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3.
Diğer başvurucuların yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki
iddialarının “açıkça dayanaktan yoksun
olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4.
Diğer başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği
yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucular Coşkun Aktürk’e net 2.100,00 TL, Ümmehan Demir’e
net 4.150,00 TL, İbrahim Aktürk’e net 4.150,00 TL, Nejdet
Güner’e net 3.200,00 TL, diğer başvuruculara (kabul edilemezlik kararı verilen
başvurucular Saide Akan, Necat Yıldız ve Ferat Aydın
dışındaki) ayrı ayrı net 12.450,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
D. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin BAŞVURUCULARA (kabul edilemezlik kararı verilen
başvurucular Saide Akan, Necat Yıldız ve Ferat Aydın
dışındaki) MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
19/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.