
Esas No: 2014/2614
Karar No: 2014/2614
Karar Tarihi: 19/11/2014
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
CEMİL SARIDAĞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/2614) |
|
Karar Tarihi: 19/11/2014 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Serruh
KALELİ |
Üyeler |
: |
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Hicabi
DURSUN |
|
|
Erdal TERCAN |
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Raportör |
: |
Murat AZAKLI |
Başvurucular |
: |
Cemil SARIDAĞ |
|
|
Mustafa SARIDAĞ |
|
|
Faruk SARIDAĞ |
|
|
Hıssa
SARIDAĞ |
|
|
İbrahim SARIDAĞ |
|
|
Mesut SARIDAĞ |
|
|
Nücüde
SARIDAĞ |
|
|
Şükran SARIDAG |
|
|
Türkan SARIDAĞ |
Vekilleri |
: |
Av. Ali AYDEMİR |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, murisleri
tarafından 29/12/1957 tarihinde Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde açılan kadastro
tespitine itiraz davasının halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede
sonuçlanmadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşler, ihlalin tespitiyle uğradıkları maddi ve manevi
zararın tazminine karar verilmesini talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 28/2/2014 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci
Komisyonunca, 17/4/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm
tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
8/5/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5.
Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 29/5/2014 tarihli yazısında,
Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine
atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Mardin ili Kızıltepe ilçesi Otluk köyünde 1957 yılında
yapılan kadastro çalışmaları sırasında 3 ve 5 parsel numaralı taşınmazlar A.A.
ve müşterekleri adına tespit edilmiştir.
8. Başvurucuların murisi İbrahim Sarıdağ
ve müşterekleri tarafından, A.A. ve müşterekleri aleyhine, 29/12/1957 tarihinde
Kızıltepe Tapulama Mahkemesinin E.1957/178 ve E.1957/180 sayılı dosyalarında
kadastro tespitine itiraz davaları açılmıştır.
9. Kızıltepe Tapulama Mahkemesince, 13/4/1958 tarihinde,
E.1957/180 sayılı dava dosyası ile E.1957/178 sayılı dava dosyasının birleştirilmesine
karar verilmiş ve yargılamaya E.1957/178 sayılı dava dosyası üzerinden devam
edilmiştir.
10. Maliye Hazinesi, dava konusu taşınmazların Hazineye ait
olduğunu ileri sürerek, 13/5/1958 tarihinde davaya müdahil olmuştur.
11. Dava dosyası 2013 yılında Mardin Kadastro Mahkemesine
devredilmiş olup, yargılamaya Mardin Kadastro Mahkemesinin E.2013/42 sayılı
dava dosyasında devam edilmektedir.
12. Başvurucu, 28/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
13. Bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 16-22.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 19/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 28/2/2014 tarih ve 2014/2614 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
15. Başvurucular, 1957 yılında yapılan kadastro çalışmaları
sırasında 3 ve 5 parsel numaralı taşınmazların başka şahıslar adlarına tespit
edildiğini, murisleri tarafından 29/12/1957 tarihinde Kızıltepe Tapulama
Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının halen devam ettiğini,
makul sürede yargılama yapılmadığını, 57 yıldır devam eden yargılama sürecinde
taşınmazı kullanamadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
16. Başvuru dilekçesi ve ekleri dikkate alınarak başvurucu
Faruk Sarıdağ ile diğer başvurucuların bireysel
başvuruları ayrı değerlendirilmiştir.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
a. Başvurucu Faruk Sarıdağ’ın
Mülkiyet ve Adil Yargılanma Haklarının İhlali İddiası
17. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun"un “Bireysel başvuru
usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (3) ve (6) numaralı fıkraları
şöyledir:
“(3) Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve varsa
temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle
ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa
hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin
aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru
dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem
veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin
eklenmesi şarttır.
…
(6) Başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması
hâlinde, Mahkeme yazı işleri tarafından eksikliğin giderilmesi için başvurucu
veya varsa vekiline onbeş günü geçmemek üzere bir
süre verilir ve geçerli bir mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin tamamlanmaması
durumunda başvurunun reddine karar verileceği bildirilir.”
18. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel
başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar
başlıklı 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik
kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci
maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.
(2) Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya
temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan
ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan
yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
19. Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü’nün bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” başlıklı
59. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“…
(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:
…
ç) Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti.
d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü
açıklamalar.
e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının
doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.
…
(3) Başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı
örnekleri eklenir:
…
e) Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri.
…
(4) Başvurucu ihlal iddiasına dayanak gösterdiği üçüncü
fıkradaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi hâlinde bunun
gerekçelerini belirtir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri
resen toplar.
…”
20. İçtüzüğün “Formun ve eklerinin hazırlanmasına ilişkin ilkeler”
başlıklı 60. maddesi şöyledir:
“(1) Başvuru formu, İçtüzüğün 59 uncu maddesine uygun olarak
düzenlenir ve aynı maddede belirtilen belgeler ya da onaylı örnekleri başvuru
formuna eklenir.
(2) Başvuru formu okunaklı ve başvurunun esasına yönelik
özlü bilgileri içerir şekilde hazırlanır. Başvuru formunun ekler hariç on
sayfayı geçmesi hâlinde başvurucunun ayrıca başvuru formuna olayların özetini
eklemesi gerekir.
(3) Başvurucu, başvuru formunun ekinde sunduğu belgeleri,
tarih sırasına göre numaralandırarak her bir belgeyi tanımlayıcı başlıklar
hâlinde dizi pusulasına bağlar.”
21. İçtüzüğün “Form ve eklerinin ön incelemesi ve eksiklikler”
başlıklı 66. maddesi şöyledir:
“(1)Bireysel Başvuru Bürosu gelen
başvuruları şeklî eksiklikler bulunup bulunmadığı yönünden inceler. Başvuru
formunda veya eklerinde herhangi bir eksiklik tespit edilmesi hâlinde, bunların
tamamlattırılması için başvurucuya, varsa avukatına veya kanuni temsilcisine onbeş günü geçmemek üzere bir süre verilir.
(2) Eksikliklerin tamamlattırılmasına dair yazıda
başvurucuya geçerli bir mazereti olmaksızın verilen sürede eksiklikleri
tamamlamadığı takdirde başvurusunun reddine karar verileceği bildirilir.
(3) Başvurunun; süresinde yapılmadığı, 59 uncu ve 60 ıncı maddelerdeki şekil şartlarına uygun olmadığı ve tespit
edilen eksikliklerin verilen kesin sürelerde tamamlanmadığı hâllerde
Komisyonlar Başraportörü tarafından reddine karar
verilir ve başvurucuya tebliğ edilir. Bu karara tebliğ tarihinden itibaren yedi
gün içinde Komisyona itiraz edilebilir. Bu konuda Komisyonların verdiği
kararlar kesindir.”
22. 6216 sayılı
Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları ile İçtüzüğün 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca Anayasa
Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar
hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal
edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını kanıtlamak
başvurucuya düşer (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 19).
23. Başvurucunun,
kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri
sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini,
dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine
eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle
ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (B.
No: 2013/276, 9/1/2014, § 20).
24. 6216 sayılı
Kanun’un 47. maddesinin (6) numaralı fıkrasına göre başvuru evrakında herhangi
bir eksiklik bulunması hâlinde, Anayasa Mahkemesi başvurucudan, eksikliğin
tamamlanmasını ister. İçtüzüğün 66. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre
Mahkemenin başvurucudan giderilmesini isteyebileceği eksiklikler, “şekli eksiklikler”dir. 6216 sayılı Kanun’un
47. ve İçtüzüğün 66. maddesi birlikte değerlendirildiğinde Anayasa Mahkemesi
başvurucudan ilk olarak, usulünce doldurulmamış olan başvuru formunun usulüne
uygun olarak doldurulmasını isteyebilir. İkinci olarak ise başvurucunun “ihlal iddiasına dayanak gösterdiği” bilgi,
belge ve deliller başvuru dilekçesine eklenmemiş ise dayanılan bu belgelerin
tamamlanması istenebilir (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 21). Başka bir deyişle Anayasa Mahkemesi başvurucudan,
dilekçesinde dayandığı ancak Mahkemeye ibraz etmediği delillerini tamamlamasını
isteyebilir.
25. Yukarıda
belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesi başvuruyu
açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulabilir.
İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesinin ikna
edilmesi, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların niteliğine bağlıdır.
Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verilmesini
önlemek için başvuru formu ve eklerinde iddialarını destekleyici belgeleri
sunması ve gerekli açıklamaları yapması zorunludur (B. No: 2013/276,
9/1/2014, § 23).
26. Somut başvuruda başvurucu Faruk Sarıdağ,
başvuru dilekçesinde, murisleri tarafından 29/12/1957 tarihinde Kızıltepe
Tapulama Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının halen devam
ettiğini, makul sürede yargılama yapılmadığını, 57 yıldır devam eden yargılama
sürecinde taşınmazı kullanamadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Başvurucunun, ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü Mardin
Kadastro Mahkemesindeki dava dosyasının incelenmesinde, davanın tarafları
arasında yer almadığı anlaşılmış ve dava dosyası ile ilgisi tespit edilememiştir.
Anayasa Mahkemesince, başvurucuya, 10/7/2014 tarihli yazı gönderilerek, Mardin
Kadastro Mahkemesi dava dosyasında davacı veya davalı olduğuna dair belgenin ya
da anılan dava dosyasıyla bağlantısını gösteren belge veya bilginin, yazının
tebliğinden itibaren on beş gün içinde bildirilmesi talep edilmiştir. Anılan
yazı 17/7/2014 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edildiği halde, başvurucu
herhangi bir belge sunmadığı gibi yazıya karşı cevap da vermemiştir. Bu şekilde
başvuru dilekçesi ile ihlal iddialarının dayanağı belgeler açıkça sunulmadığı
gibi başvurucu, herhangi bir bilgi ve belgenin ilgililerden istenmesi için
Mahkemeden bir talepte de bulunmamıştır.
28. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda
başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri
vardır. Bu yükümlülüğün bir gereği olarak başvurucu, ihlal edildiğini iddia
ettiği Anayasa hükmünün nasıl ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak
suretiyle hukuki iddialarını kanıtlamak zorundadır. Başvurucu tarafından soyut
şekilde birtakım Anayasa hükümlerine atıfta bulunulmuş olması iddiaların
ispatlandığı anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu,
Anayasa’ya aykırılığın soyut biçimde ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak
düzenlenmemiştir.
29. Başvurucunun, ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları
göstermesi, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları
destekleyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine eklemesi gerekir. Şayet bir
belge elde edilememişse, bunun da nedenleri açıklanmalıdır. Somut başvuruda
başvurucu bu koşulları yerine getirmeyerek iddialarını temellendirmediğinden
başvurusunun esasının incelenmesi imkânı bulunmamaktadır (B. No: 2013/276,
9/1/2014, § 26).
30. Açıklanan nedenlerle, başvurucu Faruk Sarıdağ
tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının başvurucu tarafından kanıtlanmamış
olması nedeniyle, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan
yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
b. Diğer Başvurucuların Mülkiyet ve Adil
Yargılanma Haklarının İhlali İddiaları
31. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
32. Başvurucular, murisleri tarafından açılan kadastro
tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlanmadığını ve taşınmazı bu sürede
kullanamadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
33. Anayasa ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma
hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde
yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede
yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği
açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
34. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45)
35. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, taşınmaz mülkiyeti
hakkında Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz
davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun’larda yer alan
usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve
yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 49).
36. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından
29/12/1957 tarihidir.
37. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından
intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların
yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
38. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara
ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren
başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı
bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
39. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
yargılamanın konusunun Kızıltepe ilçesindeki kadastro çalışmaları sonucunda
yapılan kadastro tespitlerine itiraz ile taşınmazların başvurucuların murisleri
adlarına tapuya tescili istemlerine ilişkindir. Mahkemece, başvurucular
tarafından açılan dava dosyalarının birleştirildiği anlaşılmaktadır.
Birleştirmenin, davanın konusu ve taraflarının aynı olması gerekçesiyle
yapıldığı belirlenmiştir. 16/11/1957 havale tarihli dilekçe ile yargılamasına
başlanıldığı anlaşılan davanın tensip zaptının tanzimi sonrasında, Maliye
Hazinesinin davaya müdahil olduğu, halen derdest olmakla birlikte, yargılama
sürecinde yüzü aşkın duruşma yapılmış olup belirtilen celseler arasında
genellikle iki aylık sürelerin bulunduğu anlaşılmıştır.
40. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, özellikle
tensip zaptı kapsamında ikmaline başlanılması gereken tapu kaydı, birleşik kroki,
mahalli bilirkişi listesi gibi evrakın ilgili kurumlardan talep edilmeyerek,
yargılama sırasında münferit celselerde verilen ara kararları uyarınca kısım kısım talep edildiği, ara karar gereklerinin yerine
getirilmediği muhtelif celselerde taraf vekillerinin mazeretlerinin kabulüne
dair karar tesisi ile yetinildiği, celse harcı tayini gibi usuli
imkanların yargılama makamlarınca kullanılmadığı, Mahkemece birçok defa
dosyanın incelemeye alındığı ve bu sebeple duruşmaların ertelendiği, keşif ara
kararlarının farklı gerekçelerle yerine getirilmediği ve birçok defa keşiflerin
ertelendiği belirlenmektedir.
41. Başvuruya konu yargılamanın
kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da yer alan
özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları
konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli
hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu
olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı
Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi
gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 12).
42. Kadastro mahkemesi
nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha
önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından,
özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve yargılamada sürati temin etmeye
hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir
(B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67; 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
43. Başvuruya konu davanın
mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu
yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak
bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama
sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yaklaşık elli yedi yıldır devam eden
yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
44. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
45. Başvurucular, uzun süren
yargılama nedeniyle taşınmazdan yararlanamadıkları gibi taşınmazdan sağlanan
gelir desteğinden de mahrum kaldıklarını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde
tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş olup, başvurucuların
makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen
tespitler ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının
ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
46. Başvurucular, yargılamanın
makul sürede sonuçlanmaması ve bu sürede taşınmazı kullanamamaları nedeniyle
250.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmişlerdir.
47. 6216 sayılı Kanun"un “Kararlar” kenar
başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak
şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
48. Başvurucuların tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık elli yedi yıldır devam eden yargılama süresi
nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara
(kabul edilemezlik kararı verilen başvurucu Faruk Sarıdağ
dışındaki) ayrı ayrı net olarak 500,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
49. Başvurucular tarafından
maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile
iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
50. Başvurucular tarafından
yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara (kabul edilemezlik kararı verilen başvurucu Faruk Sarıdağ dışındaki) müştereken ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
51. Başvuruya konu yargılamanın
yaklaşık elli yedi yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. 1. Başvurucu Faruk Sarıdağ’ın ihlal
iddialarının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA, anılan başvurucunun yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde
bırakılmasına,
2.
Diğer başvurucuların, makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği
yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Faruk Sarıdağ dışındaki diğer
başvurucuların, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kabul edilemezlik kararı verilen başvurucu Faruk Sarıdağ dışındaki diğer başvuruculara ayrı ayrı net olarak
500,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
D. Kabul edilemezlik kararı verilen başvurucu Faruk Sarıdağ dışındaki başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL
harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama
giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
F. Kararın bir örneğinin Mardin Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine,
19/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.