
Esas No: 2014/11901
Karar No: 2014/11901
Karar Tarihi: 8/2/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ORÇUN KESKİN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/11901) |
|
Karar Tarihi: 8/2/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Nuri
NECİPOĞLU |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör Yrd. |
: |
Tuğba YILDIZ |
Başvurucu |
: |
Orçun KESKİN |
Vekili |
: |
Av. Haydar
ULUSOY |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, disiplin puanının tüketilmesi sonucu askerî okuldan
çıkarılma işlemine karşı açılan davada 31/1/2013
tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu"nun ilgili
maddelerinin uygulanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/7/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulunda (okul)
öğrenci iken 9/3/2012 tarihinde disiplin cezası
puanının belli bir oranı geçmesi neticesinde okulun Yüksek Disiplin Kuruluna
çıkarılmış ve sonrasında Kurul kararıyla başvurucu hakkında okuldan
uzaklaştırma kararı verilmiştir.
7. Anılan kararın Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca onaylanmaması
üzerine başvurucu 19/4/2012 tarihinde okula dönmüştür.
8. Başvurucunun okula dönmesinden sonra aldığı iki ayrı disiplin
cezası neticesinde ceza puanının belli oranı geçtiği gerekçesiyle Yüksek
Disiplin Kurulunun 12/6/2012 tarihli kararıyla okul
ile ilişiğinin kesilmesine karar verilmiştir.
9. Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 26/6/2012
tarihinde Disiplin Kurulu kararını onaylamasıyla başvurucunun 5/7/2012
tarihinde okul ile ilişiği kesilmiştir.
10. Başvurucu ilişik kesme işleminin iptali istemiyle Askeri
Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır.
11. AYİM İkinci Dairesi 22/1/2014
tarihli kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde; okuldan
çıkarılma sebebi olan disiplin cezalarının tümünün yetkili disiplin amirlerince
mevzuata uygun olarak verildiği, başvurucuya savunma hakkının tanınıp
savunmasının alındığı, disiplin notunun kırılması ve notların toplanmasında
maddi hata yapılmadığı, gereksiz nedenle ceza verilmediği aksine her türlü
eylemin cezalandırılması cihetine gidilmeyerek zaman zaman ikaz ile yetinildiği
ifade edilmiştir. Okuldan uzaklaştırma kararı aldıktan sonra geri döndüğünde
başvurucu vekili tarafından savunma alınmadığı iddia edilmişse de üç farklı
konuda savunma alındığı, bu savunmalara başvurucunun cevap yazdığı ve
imzaladığı, bunlardan ikisinde suçlu olduğu anlaşılarak tecziye edildiği
vurgulanmıştır. Ayrıca Yüksek Disiplin Kurulu kararlarında başvurucunun tüm
suçlarını kabul ettiği ve düzeleceğine dair söz verdiği disiplin durumu
konusunda kendisi ve ailesinin uyarılmasına rağmen başvurucunun istenilen
disiplin düzeyine erişemediği, anılan nedenlerle başvurucunun okulla ilişiğinin
kesilmesi işleminin hukuka aykırı olmadığı belirtilmiştir.
12. Karar düzeltme talebi AYİM İkinci Dairesinin 18/6/2014 tarihli kararı ile kararın usul ve hukuka uygun
olduğu, dilekçede ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek
nitelikte görülmediği belirtilerek reddedilmiştir.
13. Bu karar, başvurucu vekiline 10/7/2014
tarihinde tebliğ edilmiştir.
14. 21/7/2014 tarihinde bireysel
başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 11/4/2002 tarihli ve 4752 sayılı
Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanunu"nun 31. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
""Astsubay meslek yüksek
okullarına alınan her öğrenciye bir disiplin notu verilir. Disiplin
notundan hangi cezalar için ne kadar not düşüleceği yürürlüğe konulacak
yönetmelikte belirtilir. Astsubay meslek yüksek okullarında
öğrenim gören öğrenciler aşağıdaki hallerde okuldan çıkarılırlar:
a) Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılacak
yönetmelik gereğince verilen disiplin notunu kaybedenler.
b) Yönetmelikte belirtilecek esaslar dahilinde öğrencilik niteliğini kaybettiklerine dair yüksek
disiplin kurulunca hakkında karar verilenler.""
16. 6413 sayılı Kanun"un geçici 3. maddesi şöyledir:
""Her bir disiplin suçu, disiplin kabahati ve disiplin tecavüzü için
ayrı ayrı dikkate alınmak üzere; bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten önce
disiplin mahkemeleri ve disiplin amirleri tarafından verilen uyarı cezaları kınama cezasına, oda hapsi cezaları
ise ceza süresinin yarısı kadar izinsizlik cezasına dönüştürülür ve
kayıtlarda buna göre düzeltmeler yapılır. Sadece cezanın yerine getirilmesinde
dikkate alınmak üzere, on iki günün üzerindeki oda hapsi cezaları altı hafta
sonu izinsizlik cezası sayılır.
23 üncü maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen yönetmelik yayımlanıncaya
kadar, askeri öğrenciler hakkında ceza
puanları hariç olmak üzere ilgili mevzuatlarında yer alan uyarı
cezaları kınama, oda hapsi cezaları ise ceza süresinin yarısı kadar izinsizlik
cezası olarak uygulanır."
17. 6413 sayılı Kanun"un geçici 5. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"Bu Kanun"un yürürlüğe girmesinden önce disiplin amirleri veya
disiplin mahkemeleri tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına
bağlı olarak yapılmış idari işlemler aynen muhafaza olunur.
Bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten önce alınmış olan disiplin
cezaları, bu Kanun"un 21 inci maddesi kapsamındaki puanlandırmada dikkate
alınmaz."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 8/2/2018 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; iptal davası sonuçlanmadan 6413 sayılı Kanun"un
yürürlüğe girdiğini ve bu Kanun ile öğrencilere verilecek cezaların çeşidinin
ve miktarının değiştirildiğini, dolayısıyla bu durumun ceza puanlarına etki
edebileceğini iddia etmiştir. Anılan iddianın AYİM"de
ileri sürüldüğünü ancak kabul edilmediğini ve bu duruma ilişkin karar
gerekçesinde açıklama yapılmadığını, disiplin cezalarından ikisi hakkında
savunmasının alınmadığını belirterek Anayasa"nın 2.,
10. ve 36. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun
iddiaları Anayasa"nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı
kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.
21. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine "adil
yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye"nin taraf
olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama
hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki
hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da
dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) birçok kararında
vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma
hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi
gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017,
§ 75).
22. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
23. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamakta; tarafların muhakeme
sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip
incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gerekli olmaktadır (Sencer Başat ve
diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014,
§§ 31, 34).
24. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt
verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine
sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No:
2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının
incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.
25. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği
davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut
bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması,
başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde
davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile
yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35).
26. Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu
kabul ettiği bir husus hakkında “ilgili ve yeterli bir yanıt” vermemesi veya
yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız
bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri,
§ 39).
27. Öte yandan temyiz merciinin yargılamayı yapan mahkemenin
kararını uygun bulması hâlinde bunu ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da bir
atıfla kararına yansıtması yeterlidir. Burada önemli olan husus, temyiz
merciinin bir şekilde temyizde dile getirilmiş ana unsurları incelediğini,
derece mahkemesinin kararını inceleyerek onadığını ya da bozduğunu
göstermesidir (Yasemin Ekşi, §
57).
28. Başvurucu 6413 sayılı Kanun"un geçici 3. maddesinin
uygulanmasına yönelik talebinin Mahkeme gerekçesinde karşılanmadığını ileri
sürmüş ise de anılan Kanun maddesi ile getirilen düzenleme disiplin cezalarının
uygulanış şekli ile ilgilidir. Kesinleşen disiplin cezası puanlarını etkilememektedir
(bkz. § 16). Anılan Kanun"un geçici 5. maddesi ile de Kanun"un yürürlüğe
girmesinden önce infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari
işlemlerin de aynen muhafaza olunacağı hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla
dava sonucuna etki edebilecek bir talep niteliğinde olmayan, başvurucunun somut
durumunu etkisi bulunmayan iddiaya ilişkin Mahkemenin ayrıca yanıt vermesi de
beklenmemektedir.
29. Somut olayda yapılan yargılama sonucunda başvurucunun dava
dilekçesinde ileri sürdüğü, davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve
savunmalarına tartışılarak karar verildiği, kararda da hükme ulaşılması için
yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir (bkz. § 11). Karar düzeltme incelemesi
sonucunda verilen kararda da değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun
bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal
olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
Rıdvan GÜLEÇ bu görüşe katılmamıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Rıdvan GÜLEÇ"in karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/2/2018 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü tarafından başvurucu Orçun
Keskin"in askeri okuldan disiplin cezalarının belli bir puanı geçmesi nedeniyle
verilen ihraç cezasına ilişkin yargı kararlarında Anayasa tarafından güvence
altına alınan haklarının ihlal edilmediğine ilişkin çoğunluk görüşüne aşağıdaki
gerekçelerle katılmamaktayım.
Başvurucu, Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulunda öğrenci iken 9/3/2012 tarihinde disiplin cezası puanının belli bir oranı
geçmesi neticesinde okulun Yüksek Disiplin Kuruluna çıkarılmış ve sonrasında
kurul kararıyla başvurucu hakkında okuldan uzaklaştırma kararı verilmiştir.
Anılan kararın Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca onaylanmaması
üzerine başvurucu 19/4/2012 okula dönmüş, okula
dönmesinden sonra yetiştirme programına devam ettiği sırada aldığı iki ayrı
disiplin cezası neticesinde ceza puanının belli oranı geçtiği gerekçesiyle
Yüksek Disiplin Kurulunun 12/6/2012 tarihli kararıyla okul ile ilişiğinin
kesilmesine karar verilmiştir.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 26/6/2012
tarihinde Disiplin Kurulu kararını onaylamasıyla başvurucunun 5/7/2012
tarihinde okul ile ilişiği kesilmiş, ilişik kesme işlemininiptali
istemiyleAskeriYüksek İdare Mahkemesinde dava açmış,
AYİM İkinci Dairesi de 22/1/2014 tarihli kararıyla davanın reddine karar
vermiştir.
Askeri okuldan ilişiğinin kesilmesi ile
sonuçlanan olay ve olgular incelendiğinde başvurucuya uygulanan disiplin
cezalarının idarenin hizmetlerini en iyi şekilde yürütmesi amacından uzak,
verilen ceza ile ulaşılmak istenen amaç arasında ölçülülük ilkesinin
elverişlilik, gereklilik ve orantılılık alt ilkeleriyle bağdaşmayan, kişiyi
yıldırmak suretiyle okuldan atmaya diğer bir ifade ile tasfiyeyeyönelik
olduğu anlaşılmaktadır.
Başvurucunun 2 yıllık okul süresince
almış olduğu disiplin cezalarına baktığımızda; "yatak düzeninin bozuk
olması" "dolap düzeninin bozuk olması" "yemek taburuna
gecikmeli intikal" gibi askeri disiplin için elzem olmakla birlikte
uygulanması ve tespiti keyfi yaklaşımlara elverişli, yıldırma, tasfiye ve
kumpas mahiyeti taşıyan fiil ve olaylar için idareye oldukça geniş insiyatif alanı bırakan eylemler olduğu görülmektedir. Bu eylemlere dayalı olarak idare
tarafından uygulanan yaptırımlar, idarenin ulaşmak istediği amaca hizmet
etmekten çok, idare içinde yuvalanmış ve idareyi amacı dışında oluşumlara
dönüştürmek isteyen yapıların gizli amaç ve hedeflerine ulaşmada kullandıkları
bir yol olma özelliklerini gösterdiği düşünülmektedir. Disiplin hukuku böylece
amacından saptırılmış olmakla kalmayıp, bir yandan başvurucu gibi bireyleri
cezalandırma işlevi görmekte öte yandan da idare içinde yuvalanmış ve bugün
karşımıza FETÖ/PDY adıyla bilinen insanlık tarihinin karşılaştığı en zalim,
acımasız ve iki yüzlü yapılanmasının amacına uygun bir
vasıta haline dönüştüğü ülkemizin yaşadığı hain FETÖ tecrübesi ile sabittir.
İlk başta başvurucuya verilen disiplin cezaları neticesinde
okuldan ilişiğinin kesilmesine yönelik karar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı"nca
onanmamış ve başvurucu okuluna yeniden dönmüştür. Ancak başvurucunun okula dönmesinin
hemen ardından yukarıda işleyişine dair açık işaretler verdiğimiz
"yapı" yeniden harekete geçmiş ve başvurucu disiplin cezası
uygulamasının yasal olarak mümkün olmadığı "yetiştirme programı"
sırasında üst üste verilen disiplin cezaları ile okuldan ilişiği kesilmek
suretiyle yargı aşamasına gelmiştir. Bu aşamada da açıkça görüleceği üzere
başvurucunun adil yargılanma hakkı ve bu hak kapsamında yer alan gerekçeli
karar hakkı çoğunluğun düşüncesinin aksine ihlal edilmiştir.
Başvurucunun derece mahkemelerindeki yargı safahatı Anayasa ve
AİHS kapsamında güvence altına altında bulunan hakları gözardı
edilerek, idarenin işlem ve eylemi yargı kararı ile adeta hukukileştirilmiştir.
Başvurucu AYİM nezdinde davasını açtıktan sonra 6143 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanun ile askeri
öğrencilerin durumu yeniden düzenlenmiş ve oda hapsi cezası kaldırılarak sadece
kınama ve izinsizlik cezası öngörülmüştür. Anılan Yasanın geçici 3. maddesinde
"bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin mahkemeleri ve disiplin
amirleri tarafından verilen uyarı cezaları kınama cezasına, oda hapsi cezaları
ceza süresinin yarısı kadar izinsizlik cezasına dönüştürülür ve kayıtlarda buna
göre düzeltme yapılır" hükmü getirilmiştir. Bu hüküm uyarınca başvurucunun
disiplin puanlarının en az yarısı silinmemiş olacağından okuldan çıkarma
işleminin dayanağı da ortadan kalkmış olacaktır.
Ancak, açık kanun hükmüne rağmen ne idare bu yasa hükmünü
uygulamış ne de yargı mercii başvurucunun yazılı ve huzurundaki sözlü
beyanlarında ısrarla vurgulanan bu kanun maddesini dikkate almıştır.
Başvurucunun maruz kaldığı hukuksuzluklar sadece ölçülülük
ilkesi çerçevesinde uygulanması gereken disiplin cezaları ile sınırlı kalmamış,
okuldan çıkarma işlemine karşı başvurduğu hukuk yolunda da Anayasa"nın hukuk
devleti ilkesine aykırılığın bu kadar açık ve net şekilde ortaya konduğu, temel
hukuk metinlerinde ve evrensel hukuk normlarında tartışılmasız kabul edilen
lehe olan kanun hükmünün uygulanması ilkesi ile "kanunilik" kriteri hiç dikkate alınmadan keyfi bir şekilde başvurucunun
aleyhine hüküm kurulmuştur.
Nitekim kanun yollarından karar düzeltme aşamasında AYİM
Başsavcılığı;
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelere göre
dava konusu olay değerlendirildiğinde; davacının ilk defa okuldan çıkarılma
işlemi sonrasında yeniden okula dönmesini müteakip, 24.04.2012 - 11.05.2012
tarihleri arasında kendisine yetiştirme programının uygulandığı
savunulmaktadır. Davacının, askeri öğrenci olarak eksiklikleri görülmüş ve
program dahilinde bu eksikliklerin giderilmesine karar
verilmiş ise; bu eğitim programının tamamlanmasının beklenmesi ve disiplin
durumunun programın bitimini müteakip değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu geri
besleme programı henüz sonuçlanmamışken, 27.04.2012 tarihinden itibaren
disiplin cezasına tabi tutulan davacı hakkında tesis edilen disiplin
cezalarının yok hükmünde olduğu değerlendirildiğinden; bu disiplin cezaları
dayanılarak tesis edilenokuldan çıkarılma işleminin
de hukuka aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca karar
düzeltme isteminin KABULÜNE; isteme konu kararın KALDIRILMASINA, ayrıntıları
06.02.2013 tarihli ve 2012/3147-2012/2917 Gensek – Esas sayılı düşüncemizde
açıklandığı üzere dava konusu işleminin İPTALİNE, karar verilmesi gerektiği
düşünülmektedir" şeklinde görüş bildirilmiştir.
Ancak derece mahkemelerindeki yargılama aşamalarında Anayasa"nın
36. maddesi kapsamında yer alan adil yargılanma hakkı başvurucu açısından somut
olayda dikkate alınmamıştır.
Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak açıkça gerekçeli karar
hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine
"adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede,
Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan
adil yargılama hakkının madde metnine dahil edildiği
vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yararlanma hakkının
kapsamına gerekçeli karar hakkının da dahil olduğu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla
Anayasa"nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar
hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir. (Abdullah Topçu B.
No: 2014/8868, 19/4/2017)
Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da "Bütün mahkemelerin her türlü kararları
gerekçeli olarak yazılır" denilerek mahkemelere kararlarını
gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa"nın bütünlüğüilkesi
gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır. (Abdullah Topçu)
Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamakta; tarafların muhakeme
sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip
incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gerekli olmaktadır. (Sencer Başat ve diğerleri)
AYİM tarafından verilen yargı
kararlarının gerekçelerinde; yukarıda ifade ettiğimiz adil yargılanma hakkı
(kanunilik) kapsamında dikkate alınması gereken "yetiştirme programı"
sırasında disiplin cezası verilemeyeceğine dair 6143 sayılı kanun hükmünün
dikkate alınmaması, disiplin cezalarına ilişkin ölçülük
ilkesine dair hiçbir izahatın bulunmaması gibi hususların yanında, basmakalıp
ifadeler ile idarenin işlemleri hukuki bulunmuş ve başvurucunun ileri sürdüğü
iddialar hiçbir şekilde karşılanmamıştır.
Sonuç olarak başvuruya konu somut olayda, başvurucuya verilen
disiplin cezalarına temel teşkil eden eylemler basit nitelikte, üst disiplin
amirinin yetkisine girecek ağırlıkta olmayan, ahlaki ve kişisel zaafiyet içermeyen, basit ihmal ve taksirle işlenebilecek
nitelikte bulunan, öğrenci yetiştirme programı gibi te"dib
edici, düzeltici ve idarenin amacına uygun araçlarla geliştirilen yetiştirme
programları ile ıslah olunacak nitelikte eylemler olduğu, bu eylemlerin
cezalandırılmasının disiplinin tesisine yönelik olmaktan çok başvurucuyu
yıldırma, okuldan soğutma, sindirme, dışlama ve kumpas kurmaya elverişli hale
getirme amacı güttüğü anlaşıldığından çoğunlukça verilen ihlal kararına
Anayasa"nın 2., 10., 36. ve 141. maddelerine açıkça
aykırı bulduğumdan katılmamaktayım.
Üye Rıdvan GÜLEÇ |
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.