
Esas No: 2015/8123
Karar No: 2015/8123
Karar Tarihi: 8/2/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ORHAN YÜKSEL BAŞVURUSU (2) |
(Başvuru Numarası: 2015/8123) |
|
Karar Tarihi: 8/2/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Nuri
NECİPOĞLU |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör |
: |
Özgür DUMAN |
Başvurucu |
: |
Orhan YÜKSEL |
Vekili |
: |
Av. Şakir
Erkan GÖKSU |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru maliki ölmüş bulunan taşınmazın tapusunun yargı
kararıyla olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetliğe dayalı olarak
edinen kişiler yararına iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/5/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Ankara"nın Çankaya ilçesi Öveçler Mahallesi"nde bulunan 1966
ada 22 parsel sayılı 3.685 metrekare miktarlı bağ vasfındaki taşınmaz, tapuda
başvurucunun miras bırakanı adına kayıtlı iken kayıt maliki 13/12/1956
tarihinde vefat etmiştir. Başvurucu, kayıt malikinin tek mirasçısıdır.
8. İmar uygulamaları sonucu 27804 ada 1 parsel numarasını alan
taşınmazda üçüncü kişilerce bir gecekondu inşa edilmiş olup bu evin yapılı
olduğu 1970 yılından beri taşınmaz ve üzerindeki ev H.K.nın zilyetliğinde bulunmuştur. H.K.nın da ölümüyle diğer mirasçılar, miras paylarını
mirasçılardan İ.K.ya devretmişlerdir.
9. İ.K. tarafından 10/12/2001 tarihinde başvurucu aleyhine
Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) tapu iptali ve tescil davası
açılmıştır. Başvurucu da bunun üzerine müdahalenin önlenmesi ve yıkım istemli
bir karşı dava açmıştır.
10. Mahkeme 18/4/2005 tarihinde asıl davanın kabulüne ve karşı
davanın ise reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun
murisinin 1956 yılında ölümünden sonra imar uygulaması yapılana kadar tapuda
intikal işleminin yapılmadığı vurgulanmıştır. Mahkemeye göre somut olayda
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 713. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı koşulları davacılar
yararına gerçekleşmiştir.
11. Temyiz edilen hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin (Daire)
24/1/2006 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamında, davacıların
zilyetliğinin malik sıfatıyla geçtiğinin kanıtlanması gerektiği ancak bu
hususun araştırılmamış olduğu belirtilmiştir. Daire ayrıca davalı tanıklarının
dinlenilmemiş olmasını bozma gerekçesi olarak göstermiştir.
12. Bozma ilamı sonrası Mahkeme 1/12/2009 tarihinde asıl davanın
reddine ve karşılık dava yönünden ise esastan bir karar verilmesine yer
olmadığına karar vermiştir. Mahkeme; H.K.nın
17/10/1978 tarihinde ölümünden sonra mirasçılar arasında bir paylaşım
yapılmadığı için elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğunu, bu durumda ise
mirasçılarından birinin terekenin kendi adına tescilini talep edemeyeceğini
belirtmiştir. Mahkeme, İ.K.nın
terekeye mümessil olarak atandığını saptamış ancak mümessilin de böyle bir
davayı açamayacağını kabul etmiştir. Kararın gerekçesinde, karşı dava yönünden
ise taşınmaz üzerinde bulunan gecekondunun yıkılmış olduğu tespitine yer
verilerek davanın konusuz kaldığı belirtilmiştir.
13. Daire 19/10/2010 tarihinde temyiz edilen anılan hükmün
bozulmasına karar vermiştir. Bozma ilamında, dosya kapsamındaki bilgi ve
belgelere göre H.K.nın diğer
mirasçıları tarafından miras paylarının davacı mirasçı İ.K.ya
devredildiği belirtilmiştir. Daire bu sebeple miras payının devrine ilişkin
olgu gözetilmeden davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu vurgulamıştır.
Daireye göre uyuşmazlığın çözümü için 4721 sayılı Kanun"un 713. maddesinin
ikinci fıkrasına göre tapu kaydının hukuki değerini kaybedip kaybetmediğinin ve
bu maddede yer alan koşulların davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin
araştırılması gerekmektedir. Başvurucunun karar düzeltme istemi aynı Dairenin
28/2/2011 tarihli ilamıyla reddedilmiştir.
14. Yargılama devam ederken uyuşmazlığa uygulanan 4721 sayılı
Kanun"un 713. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ölmüş ya da" kelimeleri Anayasa Mahkemesinin
17/3/2011 tarihli ve E.2009/58, K.2011/52 sayılı kararıyla Anayasa"nın 2. ve
35. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmiş ve yürürlüğünün
durdurulmasına karar verilmiştir. Yürürlüğü durdurma kararı 2/4/2011 tarihli ve
27893 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
15. Mahkeme 8/6/2011 tarihinde asıl davanın kabulü uyuşmazlık
konusu taşınmazın tapusunun iptaline ve davacı-karşı davalı İ.K. adına tapuya
tesciline karar vermiştir.Mahkeme,
tanık beyanlarına göre İ.K. ve babası H.K.nın
zilyetliğinin 1970 yılından itibaren çekişmesiz ve aralıksız olarak malik
sıfatıyla taşınmazın tapuda başvurucu adına intikalinin yapıldığı 2000 yılına
kadar devam ettiğini tespit etmiştir. Mahkemeye göre, somut olayda 4721 sayılı
Kanun"un 713. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen olağanüstü kazandırıcı
zamanaşımı koşullarının davacı yararına gerçekleştiği ispat edilmiştir.
16. Başvurucu ve davacı-karşı davalının mirasçıları tarafından
hüküm temyiz edilmiştir. Dairenin 19/11/2012 tarihli ilamıyla başvurucunun
temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Daire, kayıt malikinin öldüğü
1956 yılından tapuda intikalin yapıldığı 2000 yılına kadar davacı İ.K. lehine
4721 sayılı Kanun"un 713. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kazanma
koşullarının gerçekleştiğini kabul etmiştir. Daire ayrıca, yargılama sırasında
anılan maddede yer alan "ölmüş"
ibaresi iptal edilmekle birlikte Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye
yürüyemeyeceğini ve kazanılmış haklar yönünden hukuki bir sonuç doğurmayacağını
ifade etmiştir. Daire, 4721 sayılı Kanun"un 713. maddesinin beşinci fıkrası
uyarınca mülkiyetin birinci fıkrada öngörülen zamanaşımı koşullarının gerçekleştiği
tarih itibarıyla kazanıldığına dikkati çekmiştir. Somut olayda da Anayasa
Mahkemesinin iptal kararından önce mülkiyetin davacı tarafından kazanıldığına
vurgu yapılmıştır.
17. Daire bununla birlikte davacı-karşı davalının yargılama
sırasında 19/4/2010 tarihinde ölmüş olduğunu ve mirasçılarının davaya dâhil
edildiğini ancak ölü kişi adına tescil kararı verilemeyeceği hâlde ilk derece
mahkemesince bu şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığını belirterek
hükmü bozmuştur. Ayrıca davanın niteliği gereği başvurucunun yargılama
giderlerinden sorumlu tutulamayacağı da bozma gerekçesi olarak gösterilmiştir.
Daire, başvurucunun karar düzeltme istemini ise 20/6/2013 tarihinde
reddetmiştir.
18. Mahkeme 12/11/2013 tarihinde asıl davanın kabulü ile
uyuşmazlık konusu taşınmazın tapusunun iptaline ve davacı-karşı davalı İ.K.
mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar vermiştir. Yargılama giderleri ise
davacılar üzerinde bırakılmıştır.
19. Temyiz edilen hüküm, Dairenin 16/9/2014 tarihli ilamıyla
onanmıştır. Başvurucunun karar düzeltime istemi ise aynı Daire tarafından
16/9/2014 tarihinde reddedilmiştir. Söz konusu karar, başvurucu vekiline
27/4/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
20. Başvurucu 15/5/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
21. Konu ile ilgili hukuk için bkz. Orhan Yüksel [GK], B. No: 2013/604, 10/12/2015, §§ 22, 51,
56, 57, 64).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 8/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, miras bırakanından intikal eden taşınmazlar
üzerine 1970"li yıllarda gecekondu tabir edilen inşaatlar yapıldığını ve bu
inşaat sahiplerince olağanüstü zamanaşımı ile zilyetliğe dayalı tapu iptal ve
tescil davaları açıldığını belirtmiştir. Başvurucu; yapılan yargılama
neticesinde derece mahkemelerinin miras hakkını gözönünde
bulundurmayarak aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının kabulüne karar
verdiğinden yakınmaktadır. Başvurucu ayrıca, davada uygulanan Kanun hükmünün
Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olduğunu ancak buna rağmen anılan hükmün
uygulanarak davanın kabul edildiğini ifade etmiştir. Başvurucu, bu gerekçelerle
mülkiyet ve miras haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
25. Başvurucunun aynı konu ile ilgili olarak yukarıda belirtilen
şikâyetleri, başka taşınmazları yönünden yaptığı bir başvuru üzerine daha önce
Anayasa Mahkemesince incelenmiş ve karara bağlanmıştır. Buna göre Anayasa
Mahkemesi öncelikle ilgili kanuni düzenlemenin kısmen iptaline ilişkin kararın
geçmişe dönük olarak başvurucu lehine bir hak doğurmadığını kabul etmiştir.
Sonuç olarak başvurucunun yirmi yıllık hak düşürücü süre içinde herhangi bir
dava açarak veya dava açmasa bile taşınmazları tapuda mirasa dayanarak adına
tescil ettirmek suretiyle zamanaşımı süresini kesme olanağına sahip olduğu
hâlde bu haktan yararlanmadığı gözetilerek taşınmaz mülkiyeti ve taşınmazın
kullanım hakkına ilişkin olarak toprak mülkiyetinin atıl kalmaması,
kullanılarak ekonomiye katkı sağlanmasının temin edilmesi için bu konudaki
hukuki güvenliği ve belirliliği sağlamak yönündeki kamu yararı amacı ile
karşılaştırıldığında mülkiyet hakkının gerektirdiği adil dengenin bozulmadığı
kanaatine varılmıştır (Orhan Yüksel, §§
26-66). Somut başvuruda -bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun söz
konusu olmadığı dikkate alındığında- mülkiyet hakkına yönelik bir ihlalin
olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/2/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.