17. Hukuk Dairesi 2015/16984 E. , 2018/11321 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 27.11.2018 Salı günü davacı vekili Av. ..ile davalı ... ... vekili Av. ... geldiler. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... hakında takip başlatıldığını, takibin semeresiz kaldığını, mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazın 01.02.2005 tarihinde eşi ..., onun da 21.06.2005 tarihinde davalı ..., onun da 30.06.2005 tarihinde davalı ..."ya sattığını belirterek bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin ilk kararı, dairemizin 10.05.2012 tarih 2012/816 Esas 2012/5968 karar sayılı ilamı ile, 13.06.2006 tarihinde yapılan keşif sonunda İnşaat Mühendisi, ... ve Mülk bilirkişisinden oluşan kuruldan alınan raporda taşınmazın ilk satış tarihi olan 01.02.2005 tarihi itibariyle değerinin 2.250.000,00 TL olduğu, ikinci satış tarihi olan 21.06.2005 ve üçüncü satış tarihi olan 30.06.2005 tarihleri itibariyle 2.350.000,00 TL olduğu bildirildiği, ancak taşınmaz intifa hakkı saklı kalmak
kaydıyla satıldığı halde bilirkişi raporunda buna ilişkin değer tesbiti yapılmadığı, bunun yanında davalı ... tarafından yaptırılan tesbit sonucu Sulh Hukuk Mahkemesine mimar bilirkişi tarafından dosyaya sunulan raporda ise taşınmazın değeri 1.150.000,00 TL olduğu bildirildiği, bu durumda mahkemece yerinde konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyeti ile yeniden keşif yapılması, taşınmazın satış tarihlerindeki gerçek değerinin ayrıntılı, gerekçeli ve bilimsel verilere dayalı olarak saptanması, raporda intifa hakkı ile ilgili değerlendirmenin ayrıca belirtilmesi, sulh hukuk mahkemesinde yapılan tesbit dosyasındaki verilerinde göz önünde tutulması ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozmadan sonra, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, dava konusu taşınmazın borçlu tarafından davalı eşi ... yapılan satış, onun tarafıdan da davalı ... yapılan satışların iptali kararı anılan şahıslar tarafından temyiz edilmediğinden karar kesinleşmiş olup bir değerlendirme yapılmamıştır.
Davalı dördüncü kişi konumundaki (satış silsilesinde 5.Kişi) ... yönünden bedel farkı iptal nedeni olmayıp kötü niyetinin davacı alacaklı tarafından ispatlanması gerekir. Anılan şahsın borçlu ile yakınlık ve ilişkisi ispatlamamıştır. Mahkemenin kararına gerekçe yapılan davalı ..."nın taşınmazı 30.06.2005 tarihinde satın almasına rağmen 25.07.2005 ve 26.07.2005 tarihlerinde dava konusu taşınmazda yapılan hacizlerde borçlunun adreste oturmaya devam etmesi aleyhe yorumlanmış ise de satıştan 1 aydan daha kısa sürede taşınmazın boşaltılmamış olması yaşam deneyimlerini uygun bir durumdur. Ulusal basında yer alan haberler borçludan ziyade ortağı olduğu şirketlere ilişkin olduğu gibi aynı iş kolunda faaliyette olmayan davalı ... yönünden bir anlam ifade etmesi net değildir.
Bu durumda, davalı ... ... yönünden davanın reddi ile üçüncü kişiler yönünden bedele hükmedilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davalı ... ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."ya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ya geri verilmesine 27/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.