
Esas No: 2014/20151
Karar No: 2014/20151
Karar Tarihi: 8/2/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
SEDAT OKTAR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/20151) |
|
Karar Tarihi: 8/2/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Nuri
NECİPOĞLU |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör |
: |
Recep KAPLAN |
Başvurucu |
: |
Sedat OKTAR |
Vekili |
: |
Av. Hesin DURSUN |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kendi yerine bir başkasının sınava girmesini sağlama
ve soğuk damgası olmayan sahte nüfus cüzdanı kullanma gerekçeleriyle verilen
idari cezanın eğitim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 1989 doğumlu olup 2012 yılında Lisans Yerleştirme
Sınavı"na (sınav) girmiştir.
9. Sınav esnasında yetkililer; başvurucuyla ilgili olarak sınava
giren kişi ile sınav giriş belgesinde gösterilen kişinin farklı olduğu
kanaatine ulaşmış, başvurucunun kendi yerine başkasının sınava girmesini
sağladığını ve soğuk damgası olmayan sahte nüfus cüzdanı kullanıldığını
tutanakla tespit etmiştir. Başvurucu yerine sınava girdiği tespit edilen kişi
sınav düzeninin bozulmaması amacıyla salon dışına çıkarılmamıştır.
10. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezinin (ÖSYM) 4/7/2012
tarihli kararıyla, sınav görevlilerince tutulan tutanak esas alınarak
başvurucunun sınavının geçersiz sayılmasına ve sınavın yapıldığı tarihten
itibaren iki yıl süreyle ÖSYM tarafından yapılacak sınavlara aday olarak
katılamayacağına karar verilmiştir.
11. Başvurucunun açtığı dava sonucunda Ankara 4. İdare Mahkemesi
4/12/2013 tarihinde, başvurucunun kendi yerine başkasının sınava girmesini
sağladığının ve soğuk damgası olmayan sahte nüfus cüzdanı kullanıldığının salon
görevlilerince tutanakla tespiti üzerine tesis edilen dava konusu işlemde
herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varmış ve başvurucunun
davasını reddetmiştir.
12. Temyiz üzerine Danıştay 15/10/2014 tarihinde kararı
onamıştır. Onama kararı 18/11/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 18/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Kanun
14. 17/2/2011 tarihli ve 6114 sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme
Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"un "Cezai hükümler" kenar başlıklı
10. maddesinin ilgili kısımları olay tarihinde yürürlükte bulunduğu hâliyle
şöyledir:
"(3) Başkanlık tarafından yapılan
sınavlarda;
....
b) Başka bir adayın yerine sınava giren veya
kendi yerine bir başkasının sınava girmesine katkı sağlayan,
...ile cezalandırılır.
(5) Sınavda kopya çektiği tespit edilen adayın
sınavı, Yönetim Kurulu kararı ile iptal edilir. Bu aday, sınavın yapıldığı
tarihten itibaren iki yıl süreyle Başkanlık tarafından yapılan hiçbir sınava
aday olarak başvuramaz ve giremez... Bu fıkrada yer alan hükümler ikinci,
üçüncü ve dördüncü fıkralarda yer alan fiilleri işleyen adaylar hakkında da
uygulanır."
2. Kılavuz
15. 2012 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi Kılavuzu"nun 3.7
maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...sınav kurallarına uymadıkları hâlde
sınav düzenini bozmamak için salondan çıkarılmayarak sınava devam ettirilen
adayların sınavları, sınav tutanakları incelenerek ÖSYM Yönetim Kurulu
kararıyla geçersiz sayılır. Sınav kurallarına uymayan adaylara 6114 sayılı
Kanun’a göre işlem yapılır..."
B. Uluslararası Hukuk
16. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Leyla Şahin/Türkiye [BD] (B. No: 44774/98,
10/11/2005, § 156) kararında eğitim hakkının ilkesel olarak eğitim kurumlarının
iç düzenlemelerine uyulmasını sağlamak üzere okuldan geçici ya da daimî olarak
uzaklaştırma cezası dâhil disiplin önlemlerine başvurulmasını hariç tutmadığını
açıklamıştır. AİHM"e göre disiplin cezası uygulaması, öğrencilerin
kişiliklerinin ve zihinsel yetilerinin geliştirilip biçimlendirilmesi dâhil
olmak üzere bir okulun kuruluşunda var olan hedefe ulaşılmaya çalışılan sürecin
ayrılmaz bir parçasını teşkil etmektedir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 8/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; derece mahkemelerince yeterli araştırma
yapılmadan idari işleme dayanak olan tutanak doğruymuş gibi değerlendirme
yapıldığını, olay yerinin kamera görüntülerinin mahkemede izlenmesi ve kendi el
yazısıyla sınava giren kişinin el yazısının karşılaştırılması yönündeki
taleplerinin derece mahkemelerince reddedildiğini belirtmiştir. Başvurucu, bu
nedenlerle adil yargılanma hakkı ile eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmektedir.
B. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin eğitim hakkının
ihlal edildiği iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (Selçuk Taşdemir [GK], B. No: 2013/7860,
3/3/2016, § 47).
20. Anayasa’nın "Eğitim
ve öğrenim hakkı ve ödevi" kenar başlıklı 42. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
"Kimse, eğitim ve
öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir
ve düzenlenir...”
21. Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında, eğitim hakkının belli
bir zamanda mevcut olan eğitim kurumlarına erişimin sağlanmasını güvence altına
aldığına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri,
B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 68) karar vermiştir.
1. Müdahalenin Varlığı
22.Başvurucunun iki yıl süreyle ÖSYM tarafından yapılacak
sınavlara aday olarak katılamayacağına karar verilmesi eğitim hakkına yönelik
bir müdahaledir.
2. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
23. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler,
... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak
ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum
düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
24. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 42. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir.
25. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma,demokratik
toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına
uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
a. Kanunilik
26. Başvurucunun eğitim hakkına yönelik müdahale, 6114 sayılı
Kanun"un 10. maddesinin (5) numaralı fıkrasına dayanmaktadır. Yapılan
değerlendirmeler neticesinde bu hükmün ve bu hükmün uygulamasına ilişkin 2012
ÖSYS Kılavuzu"nun 3.7 maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı
sonucuna varılmıştır.
b. Meşru Amaç
27.Anayasa’nın 42. maddesinde eğitim hakkının
sınırlandırılmasına ilişkin açık bir düzenleme yapılmamıştır. Bununla birlikte
Anayasa’nın 42. maddesinde “Öğrenim hakkının
kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.” ifadesi ile yasama
organına bir takdir alanı yaratılmıştır. Bu takdir alanı, eğitim kurumlarını
düzenleyen kuralların toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile eğitimin farklı
düzeylerine özgü nitelikleri açısından zaman ve mekâna göre değişebilmesinden
kaynaklanmaktadır (Mehmet Reşit Arslan ve
diğerleri, § 69). Eğitim hakkının kısıtlanmasında Anayasa"da açıkça
belirtilmiş bir meşru amaçlar listesi bulunmamaktadır. Bu nedenle eğitim hakkı
bakımından yapılacak düzenlemelerde Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenen genel
ilkeler çerçevesinde meşru amaçların ne olabileceği hususunda devletin geniş
bir takdir alanı bulunmaktadır (Selçuk
Taşdemir, § 75). Bu kapsamda ÖSYM"nin sınav düzeninin sağlanması ve
korunmasını sağlamak amacıyla sınav düzenine aykırı fiillere yönelik bir
disiplin yaptırımı uygulamasının meşru bir amaç çerçevesinde yapıldığı kabul
edilmelidir.
c. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine
Uygunluk ve Ölçülülük
i. Genel İlkeler
28. Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma, bir
sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması
amacına yönelik olmasını ifade etmektedir. Buna göre sınırlayıcı tedbir, bir
toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da başvurulabilecek en son çare
niteliğinde değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir
olarak değerlendirilemez (Özcan Özsoy,
B. No: 2014/5881, 15/2/2017, § 45; ifade özgürlüğü bağlamında bkz. Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK],
B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Tansel
Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
29. Temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın
-demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmakla birlikte- temel
haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup
olmadığının da incelenmesi gerekir. (AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Özcan Özsoy, B. No: 2014/5881, 15/2/2017,
§ 46; ifade özgürlüğü bağlamında ölçülülük ilkesine ilişkin açıklamalar için
ayrıca bkz. Tansel Çölaşan, §§
54, 55;Mehmet Ali Aydın, §§
70-72).
30. Demokratik bir toplumda insan haklarının sağlamlaşması ve
devamı için eğitim hakkının vazgeçilmez ve temel bir katkısı olduğu da
aşikârdır (Demokratik bir toplumda eğitim hakkının önemine ilişkin açıklamalar
için bkz. Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri,
§ 66). Taşıdığı öneme karşın eğitim hakkı mutlak ve sınırsız bir hak değil
niteliği gereği bazı düzenlemelere tabidir. Şüphesiz eğitim kurumlarını
düzenleyen kurallar, toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile eğitimin farklı
düzeylerine has özelliklere göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle devletin
bu konuda yapacağı düzenleme ve uygulamalarda belli bir takdir alanına sahip
olduğunun kabulü gerekir (Ünal Yıldırım,
B. No: 2013/6776, 5/11/2014, § 42 ; Savaş
Yıldırım, B. No: 2013/6258, 10/6/2015, § 42). Bu sebeple eğitim
hakkı, esas itibarıyla kurallara uyulmasını sağlamak amacıyla bir eğitim
kurumundan uzaklaştırma veya çıkarma da dâhil olmak üzere disiplin tedbirlerine
başvurmayı engellemez. Şüphesiz disiplin cezaları, gerek öğrencilerin
gelişimini gerekse de bir okulun amaçlarına ulaşmasını sağlayacak araçların
önemli bir parçasıdır. Ancak bu tip tedbirlere başvurmanın demokratik toplum
düzeninin gereklerinden olduğu açıkça ortaya konmalı ve uygulama, Anayasa"da
yer alan diğer haklarla ters düşmemelidir (Özcan
Özsoy, B. No: 2014/5881, 15/2/2017, § 49).
ii. İlkelerin Olaya
Uygulanması
31. Başvuru konusu olayda, sınav görevlilerince tutulan tutanak
ÖSYM tarafından esas alınarak başvurucunun sınavının geçersiz sayılmasına ve
sınavın yapıldığı tarihten itibaren iki yıl süreyle ÖSYM tarafından yapılacak
sınavlara aday olarak katılamayacağına karar verilmiştir. Başvurucunun açtığı
davada derece mahkemeleri, başvurucunun kendi yerine başkasının sınava
girmesini sağladığı ve soğuk damgası olmayan sahte nüfus cüzdanı kullanıldığı
yönünde tutanakta yer verilen gerekçeleri esas alarak davayı reddetmiştir.
32. Somut olayda başvurucu, kendisi hakkında alınan karara
yönelik itirazlarını derece mahkemeleri önünde ileri sürme imkânına sahip
olmuştur. Bu kapsamda başvurucunun sınav düzenine ve gerekliliklerine aykırı
fiilleri nedeniyle iki yıl süreyle ÖSYM tarafından yapılacak sınavlara aday
olarak katılamayacağına karar verilmesinin bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı
sonucuna varılmıştır. Bu nedenle başvurucunun eğitim hakkına yapılan
müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı söylenemez.
33. Öte yandan alınan kararın başvurucuyu yüksek öğrenime
erişmekten tamamen mahrum bırakmadığı ve sadece iki yıl süreyle ÖSYM tarafından
yapılacak sınavlara aday olarak katılmasına engel olduğu gözetildiğinde
başvurucunun eğitim hakkına müdahale oluşturan bu kararın ölçülü olduğu
sonucuna varılmıştır.
34. Açıklanan nedenlerle başvurucunun eğitim hakkının ihlali
iddialarına ilişkin olarak bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Serruh KALELİ bu görüşe katılmamıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Serruh KALELİ"nin karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/2/2018 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
Başvurucunun, 2012 yılı lisans yerleştirme sınavında, kendisi
yerine başkasının sınava girmesini sağladığı ve soğuk damgasız nüfus cüzdanı
kullandığı nedenlerinin sınav görevlilerince tespitine ilişkin tutanak esas
alınarak, hakkında alınan ÖSYM sınavlarına iki yıl müddetle aday olarak
katılamayacağı kararına karşı açtığı davanın mahkemece reddi üzerine, adil
yargılanma ve eğitim haklarının engellendiği iddiası ile mahkememize başvuruda
bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosya hakkında yapılan değerlendirmede, Mahkememiz başvurucunun
şikayetini eğitim hakkının ihlali iddiası kapsamında incelemiş, iki yıl sınava
aday olamamaya yönelik kararın başvuru sahibinin eğitim hakkına yönelik bir
müdahale olduğu, bu anlamda 6114 sayılı kanunun 10. maddesinin 5 nolu fıkrasının kanunilik unsurunu karşıladığı, sınav
düzeninin korunması amacına aykırı fiillere yönelik yaptırımın meşru amaç
olduğu, somut olay yönünden başvurucumahkemeye başvurabilme
olgusuderece mahkemesi önünde itirazı ileri sürme
imkanı olarak değerlendirilmiş, ancak hakkında alınan iki yıl sınava girmenin menni kararının toplumsal bir ihtiyacı karşıladığı ve
demokratik toplumda gerekli olmadığının söylenemeyeceği, bu anlamda yüksek
öğrenim hakkından tamamen mahrum olmadığı, eğitim hakkına yapılan bu
müdahalelerin ölçülü olduğu çoğunluk görüşüne varılarak başvuru kabul edilemez
bulunmuş, anılan bu karar sonucuna ise aşağıda açıklanan gerekçelerle katılınmamıştır.
Dosya kapsamında yer alan belgeler incelendiğinde salon sınav
tutanağı başlıklı, salon görevlilerine sınavla ilgili yapacakları görevleri
hatırlatan belge 6 sıra nolu açıklamada, Adayın sınav
giriş belgesinde ve /veya Aday kontrol listesindeki fotoğrafa benzerliği
konusunda kuşku duyulduğunda ve kesin karara varılamadığında veya tanımakta
güçlük çekildiğinde sınav sonunda adaya boş kağıt vererek el yazısı ile birkaç
cümle yazdırarak imzalattırılması ve bunun sınav tutanağına eklenmesinin
istendiği ancak bu görevin uygulamada fiilen yerine getirilmediği ve fakat
başvurucu Sedat Oktar’ın soğuk damgası olmayan ve sahte damgalı bir nüfus
cüzdanı ile başkasının onun yerine sınava girdiği şeklindeki bir tespiti
tutanağa konu ettikleri anlaşılmaktadır.
Tutanak görevlileri damganın sahteliğini anlamışlar, soğuk damga
olmadığını tespit etmişler, hatta sınava bir başka kişinin girdiğini
söylemişler ancako kişiye ait tek bir bilgi, belge
bulunmadan, suç ihbarı dahi yapmadan sınava katılan ve kuşku duyulan kişiden
talimat gereği alınması istenen el yazısı örnekleri dahi alınmadan iddia
nitelikli bir tespit ile sınavın iptaline karar verilmesini talep ettikleri
görülmektedir.
ÖSYM sınav uygulama yönergesi, sınav süresince yapılacak
işlemler bölümünün 4 nolu bendine göre “ aday
kimliğinden şüphe duyduğunuzda sınavın sonunda mutlaka adaya kendi el yazısı
ile kimliğini açıklayan birkaç cümle yazdırıp adayın bunu imzalamasını
sağlayınız, bu kağıdı aday sınava giriş belgesini salon sınav tutanağına
ekleyiniz” 5 nolu maddesinde de “Sınava adayın yerine
bir başkasının girdiğinden eminseniz tutanağa yazınız ve bina sınav sorumlusu
ile birlikte binadaki güvenlik görevlilerine durumu bildirerek adayı salondan
çıkarınız” talimatının bulunduğu görülmektedir.
Yine Adayların kimliklerinin denetlenmesine ilişkin bilgiler
bölümünün 1. maddesinde de sınava giren adayın sınav giriş belgesinde fotoğrafı
yazılı aday olmadığının anlaşılmasına ilişkin kesin bir yargıya varıldığında,
emniyet görevlisine durumu bildirip, adayın salondan çıkartılması 2. maddesinde
de adayın tanınmasında güçlük çekildiğinde sınav sonunda boş bir kağıda el
yazısı ile not aldırılmasının istendiği ifade edilmektedir.
Sınav sürecine ilişkin uygulamaya yönelik hukuki mevzuat böyle
iken, salon gözetmen ve başkanının imzası bulunan tutanakta, sahte bir nüfus
cüzdanının varlığı ve sınava aday yerine başkasının girdiğine ilişkin kesin bir
tespit vardır. Ancak bunun neden ve nasıl ve kim olduğuna ilişkin bir bilgi ya
da sınav yönergesindeki emniyete bildirme, salondan çıkarma gibi, tespitle
ortaya çıkardıkları hukuki durumu açıklığa ve hukuki netliğe kavuşturacak
zorunlu hukuki görevlerin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Başvurucu, kendince bu aykırılığa idare Mahkemesi yolu ile
itiraz etmişse de, İdare Mahkemesi kararının gerekçesinden anlaşılacağı üzere
mahkeme salonda sınava giren kişinin kimliği konusundaki açık belirsizliğe
rağmen, davacı başvurucunun kendi yerine bir başkasının (kim olduğu belirsiz)
sınava girmesini sağladığı ve soğuk damgalı sahte nüfus cüzdanı kullandığı
(kime ait sahte cüzdan) gerekçesi ile dava konusu işlemde hukuka aykırılık
bulmamış, anılan karar ilgili Danıştay dairesi de karar gerekçesini uygun
bulduğunu söyleyip temyiz istemini reddetmiştir.
Ortaya çıkan iki sene müddetle sınavlara kabul edilmeme
yönündeki tasarrufun, eğitim hakkına müdahale olduğunda kuşku yoktur; ayrıca
yargı makamlarının ulaştığı karar içeriği ve sonucu itibari ile de adil
yargılanma kapsamı içinde değerlendirilmelidir.
Mahkememiz, ÖSYM merkezinin tasarrufunun, sınav düzenine karşı
yapılmış aykırı bir fiilin giderimi anlamında, sosyal bir ihtiyaçtan doğduğu bu
nedenle demokratik toplumda olağan olduğu anlamını veren gerekçeye ulaşmış ise
de eğitim hakkının kişinin maddi ve manevi bütünlüğünün korunması gelişmesi, geliştirilmesi
hak ve özgürlüğünden bağımsız olarak düşünülemeyeceği bir gerçektir.
Anayasa’nın 42. maddesinde de kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun
bırakılamayacağını ifade ettiği gözetildiğinde, bu alana getirilecek
müdahalenin, evvel emirde, hakkın özünü koruması ve demokratik bir toplumda bu
amacı gerçekleştirmeye elverişli şekilde dar yorumlanması gereklidir.
Sınava giren öğrencinin, Aday öğrenci dışında biri olduğu
yönünde kuşku dahi izhar etmeyen sınav tutanağı eki belge bilgisi, bu kişinin
kimliğini belirlememekte ancak aday adayını bu sen değilsin diye zan altına
almakta ve ancak aday adayına ilişkin tüm kuşkuları ortadan kaldıracak
delillere ulaşılmadan ya da toplandığına ilişkin belirsizlikler açığa
çıkarılmadan ceza muhatabı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Eksik bilgi ve belge yoksunluğunda, idari tasarrufun hukuka
uygunluğu kararı ile, idarenin tek taraflı ve sınav yönerge talimatlarına
aykırı ve doğruluğu sübuta vardırılmamış düzenleme şeklinde soyut bir tutanak
içeriğinin idare mahkemesince gerekçe yapılması ve başvurucunun karşı
savunmalarının görmezden gelinmesi ve değerlenip cevaplandırılmaması şeklinde
ulaşılan sonucun hakkaniyetli ve adil olduğu ve kuşkuları ortadan kaldıracak
bir gerekçe içerdiği söylenmeyecektir.
Adil yargılanma hakkının haklı gerekçe içermeyen bir mahkeme
kararı ile ihlal edildiği düşünülen başvurucunun, geçici süreli dahi olsa
eğitim ve öğretim hakkı da ihlal edilmiş sayılacağından başvurunun reddi
yönündeki karar çoğunluğuna katılınmamıştır.
|
|
|
|
Üye Serruh KALELİ |
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.