
Esas No: 2014/2994
Karar No: 2014/2994
Karar Tarihi: 7/2/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
SELMA MİRZAOĞLU BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/2994) |
|
Karar Tarihi: 7/2/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
Yusuf Enes
KAYA |
Başvurucu |
: |
Selma
MİRZAOĞLU |
Vekili |
: |
Av. Sinan
ZİNCİR |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutukluluğun makul süreyi aşması, tutukluluğa itiraz
incelemesinin duruşmasız olarak yapılması ve itiraz incelemesinde savcılık
görüşünün tebliğ edilmemesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına ve başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir
soruşturma kapsamında 30/9/2011-3/10/2011 tarihleri arasında gözaltında kalmış,
3/10/2011 tarihinde İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanmıştır.
10. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 5/1/2012 tarihli
iddianamesi ile başvurucu ile birlikte on üç şüpheli hakkında silahlı terör
örgüt üyesi olma, patlayıcı maddeleri izinsiz olarak bulundurma ve kullanma,
terör örgütü propagandası yapma, kamu görevlilerine görevini yaptırmamak için
direnme ve mala zarar verme suçlarından kamu davası açılmıştır.
11. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2012/11 sayılı dosyası
kapsamında 17/1/2012 tarihinde yapılan tensip duruşmasında başvurucu ile
birlikte dokuz sanığın tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
12. 11/2/2014 tarihinde yapılan sekizinci celsede başvurucu ve
diğer sanıkların tutukluluk hâllerinin devamına karar verilmiştir. Bu duruşmada
başvurucu ve müdafii de hazır bulunmuştur.
13. Başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karara
karşı yaptığı itirazı inceleyen İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi 28/2/2014
tarihli kararıyla itirazı reddetmiştir.
14.Başvurucu 6/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15.Başvurucu 2/6/2014 tarihinde tahliye edilmiştir.
16. Başvurucu hakkındaki dava, İstanbul 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2014/90 sayılı dosyasında devam etmektedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Şüpheli veya sanığın salıverilme
istemleri" kenar başlıklı 104. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
"(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin
her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin
devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına
itiraz edilebilir."
18. 5271 sayılı Kanun"un "Usul"
kenar başlıklı 105. maddesi şöyledir:
"103 ve 104 üncü
maddeler uyarınca yapılan istem üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli,
sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün
içinde istemin kabulüne, reddine veya adlî kontrol uygulanmasına karar verilir.
(Ek cümle: 11/4/2013-6459/15 md.) Duruşma dışında bu
karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin
görüşü alınmaz. Bu kararlara itiraz edilebilir."
19. 5271 sayılı Kanun’un
"İtirazın Cumhuriyet savcısına ve karşı tarafa tebliği ile inceleme ve
araştırma yapılması" kenar başlıklı 270. maddesi şöyledir:
"(1) İtirazı inceleyecek merci, yazı ile
cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa
bildirebilir. Merci, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde
bunların yapılmasını da emredebilir.
(2) (Ek: 11/4/2013-6459/20 md.)
101 ve 105 inci maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından
görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiine
bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafii üç gün içinde
görüşünü bildirebilir."
20. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat
istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
21. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 7/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin
İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
23. Başvurucu; tutukluluğun devamına ilişkin gerekçelerin matbu
ifadeler olduğunu, tutukluluk durumu değerlendirilirken sadece suçun ağırlığına
bakılmasının yeterli olmadığını, Mahkemenin dosyadaki delillerle bağlantı
kurarak kaçma şüphesini de somut olgulara dayandırarak daha gerçekçi
gerekçelerle değerlendirme yapması gerektiğini, tutuklamanın zorunlu durumlarda
uygulanması gereken bir tedbir olduğunu ancak somut olayda tutuklamanın tedbir
olma niteliğinin ortadan kalktığını, uzun süredir devam eden tutukluluğun makul
süreyi aştığını belirterek Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan
kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
24. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu
kapsamda sunulan görüşlerine atfen bu şikâyet hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
2. Değerlendirme
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda ihlal iddialarının özünün
tutukluluğun uzun sürmesine ve yargılamanın tutuklu devam ettirilmesine yönelik
olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucunun bu başlık altındaki iddiaları Anayasa"nın
19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında değerlendirilmiştir.
26. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil olma
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için
öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
27.Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye
edilmiş ise -asıl dava sonuçlanmamış da olsa- (ilgili Yargıtay içtihatlarına
atıf yaparak) 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası
açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu
belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515,
28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek,
B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
28. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 2/6/2014
tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi
aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi kapsamında açılacak
davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre
başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli
mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271
sayılı Kanun"un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna
uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan
başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel
başvurunun "ikincillik niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna
varılmıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle tutukluluğun makul süreyi aştığı
iddiasının yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu
yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Tutukluluğa İtirazın Duruşmasız Olarak
İncelendiğine İlişkin İddia
1.Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
30. Başvurucu; tutukluluğa itiraz incelemesinin duruşmasız
olarak dosya üzerinden gerçekleştirildiğini, bu itibarla çelişmeli yargılama ve
silahların eşitliği ilkelerine riayet edilmediğini ileri sürmüştür.
31. Bakanlık görüşünde, başvurucunun tutukluluğunun devamına
karar verildiği tarih ile itiraz incelemesinin yapıldığı tarih arasında on yedi
gün olduğu ve bu sürenin makul olduğu belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
32. Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası, yakalama veya
tutuklama yoluyla özgürlüğünden yoksun bırakılan kişiye özgürlüğünden yoksun
bırakılmasının yasaya uygunluğunun özünü oluşturan usule ve esasa ilişkin
koşullar ile ilgili olarak yetkili bir yargı merciine başvurma hakkı
tanımaktadır. Hürriyeti kısıtlanan kişinin şikâyetleri ile ilgili olarak
yetkili yargı merciince yapılacak değerlendirmenin adli nitelik taşıması ve
özgürlükten mahrum bırakılan kişilerin itirazları bakımından uygun olan teminatları
sağlaması gerekir.Anılan madde ayrıca tutukluluğun
yasaya aykırı olup olmadığının hâkim önünde düzenlenen duruşmalarda etkili
olarak incelenmesini talep etme ve tutukluluk hâlinin gerekli olup olmadığının
yetkililer tarafından hızlı bir şekilde tespit edilmesini isteme hakkını da
teminat altına almaktadır (Firas Aslan ve Hebat Aslan,
B. No: 2012/1158, 21/11/2013, §§ 64-66).
33. Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca
tutukluluğun devamına ilişkin olarak mahkemelerce verilen kararlara yapılan her
itirazda başvurucunun dinlenilmesi gerekli olmamakla beraber tutuklu kişinin
makul aralıklarla dinlenilmeyi talep etme hakkı vardır. Tutukluluğunun gözden
geçirilmesi esnasında yapılan incelemede “çelişmeli yargılama” ve “silahların
eşitliği” ilkelerine riayet edilmesi gerekir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, §§ 65, 68).
34. 5271 sayılı Kanun’un 104. maddesinin (1) numaralı fıkrasına
göre şüpheli veya sanık soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında herhangi bir
süre beklemeksizin salıverilmesini talep edebilir. Aynı Kanun’un 101.
maddesinin (5) numaralı fıkrasına göreise resen ya da
talep üzerine tutukluluk hakkında verilmiş tüm kararlar mahkeme önünde itiraza
konu olabilir.
35. Somut olayda itiraz incelemesi sırasında duruşma
yapılmamıştır. Başvurucunun ve Cumhuriyet savcısının tutukluluk hâlinin hukuka
aykırı olup olmadığına ilişkin sözlü açıklama yapmak üzere Mahkemeye
çağrılmadığı ve dinlenmediği incelemede, silahların eşitliği ilkesinin ihlal
edildiğinden bahsedilemez (Firas Aslan ve Hebat Aslan, §
71).
36. Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında öngörülen
kural dikkate alındığında hürriyeti kısıtlanan kişinin durumu hakkında kısa
sürede karar verilmesi dâhil olmak üzere tutukluluk kararına karşı yapılan her
itirazda duruşma yapılması ceza yargılaması sistemini işlemez hâle
getirecektir. Bu nedenle Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında yer
alan yargılama usulüne ilişkin yükümlülükler, duruşma yapmayı gerektirecek özel
bir durum olmadığı sürece tutukluluğa karşı yapılacak her itiraz için duruşma
yapılmasını gerektirmez (Firas Aslan ve Hebat Aslan, §
73).
37. Somut olayda İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/2/2014
tarihli duruşmasında başvurucu hakkında tutukluluğun devamına karar verilmiş,
bu duruşmada başvurucu ve müdafii de hazır
bulunmuştur. Bu karara yapılan itiraz, İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinin
28/2/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bu nedenle İstanbul 15. Ağır Ceza
Mahkemesince yapılan incelemeden on yedi gün gibi makul bir süre sonra
28/2/2014 tarihinde İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yapılan itiraz
incelemesinde duruşma yapılması bir zorunluluk olarak kabul edilemez.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluğa itiraz
incelemesinin duruşmasız olarak yapıldığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin olmadığı
açık olduğundan başvurunun bu kısmının
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
C. İtiraz
Merciince Alınan Cumhuriyet Savcısının Görüşünün Bildirilmediğine İlişkin İddia
1.Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
39. Başvurucu,
tutukluluğun devamı kararına karşı yaptığı itirazın incelenmesinde itiraz
merciince alınan Cumhuriyet savcısının görüşünün
kendisine tebliğ edilmediğini ileri sürmüştür.
40. Bakanlık görüşünde, itiraz incelemesinde Cumhuriyet
savcısının görüşünün tebliğ edilmemesi ile ilgili olarak tarafların karşı
tarafın beyanlarından haberdar edilmesi ve taraflara bu beyanlara cevap
verebilme olanağının tanınması gerektiği belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
41. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi”
kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve
yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi
açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı
başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar
verebilir."
42. Başvurucunun bu iddiasının kabul edilebilirlik
kriterlerinden olan anayasal ve kişisel önemden yoksun olma kriteri yönünden
incelenmesi gerekir.
43. Anayasal ve kişisel önemden yoksun olma kriterine ilişkin
genel ilkeler Anayasa Mahkemesince daha önce incelenmiş ve bu konuda karar
verilmiştir (K.V. [GK], B. No:
2014/2293, 1/12/2016, §§ 47-68). Başvuru konusu olayda bu ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir husus bulumamaktadır.
a. Anayasal Önem Yönünden
44. Anayasa Mahkemesi, tutukluluk ve/veya tutukluluğa itiraz
incelemeleri sırasında alınan savcılık görüşünün şüpheli/sanık veya müdafiine bildirilmemiş olması nedeniyle silahların
eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin başvurunun
genel bir soruna işaret etmediği gibi Anayasa"nın uygulanması ve yorumlanması
veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından da önem
taşıdığının ortaya konulamadığı sonucuna varmıştır (Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 22/5/2017, §§
113-117).
b. Kişisel Önem Yönünden
45. Başvurucunun iddiasında dile getirdiği 11/2/2014 tarihli
duruşmada verilen tutukluluğun devamı kararına yönelik itirazı inceleyen
İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesine Cumhuriyet savcısı tarafından bildirilen
yazılı görüşün içeriğinde yalnızca usul ve yasaya aykırılık olmadığından
itirazın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
46. Anılan görüş yazısında başvurucunun ayrıca cevap vermesini
gerektiren daha önce ileri sürülmemiş herhangi yeni bir olgudan bahsedilmemiş
hatta hiçbir olguya veya gerekçeye yer verilmemiştir. Öte yandan başvurucu,
anılan görüş yazısında cevap vermesini gerekli kılan ve daha önceden haberdar
olmadığı yeni bir olgunun bulunduğunu ileri sürmediği gibi bu hususta herhangi
bir açıklama da yapmamıştır. Son olarak itirazın reddine ilişkin Mahkeme
kararında, hükmün Cumhuriyet savcısının görüşüne uygun olduğu belirtilmişse de
Savcılık görüşünde yer alan herhangi bir olguya atıf yapılması veya bu görüşe
dayanılması söz konusu değildir.
47. Tutukluluğa ilişkin itiraz incelemesi sırasında alınan
Savcılık görüşünün kendisine bildirilmemesi nedeniyle ciddi anlamda zarar
gördüğü, bu görüşün kendisi için ne denli önemli olduğu hususunda başvurucunun
herhangi bir açıklamasının bulunmadığı da gözetildiğinde başvurunun bu kısmı
açısından önemli bir zararın olmadığı kanaatine varılmıştır.
48. Açıklanan gerekçelerle anayasal
ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle başvurunun bu kısmının
diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Tutukluluğa itiraz incelemesinin duruşmasız yapıldığına
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. İtiraz merciince alınan Cumhuriyet savcısının görüşünün
bildirilmediğine ilişkin iddianın anayasal
ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 7/2/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.