
Esas No: 2013/729
Karar No: 2013/729
Karar Tarihi: 17/11/2014
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
NURAN KARLIK BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/729) |
|
Karar Tarihi: 17/11/2014 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Serruh
KALELİ |
Üyeler |
: |
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Hicabi
DURSUN |
|
|
Erdal TERCAN |
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Raportör Yrd. |
: |
İsmail Emrah PERDECİOĞLU |
Başvurucu |
: |
Nuran KARLIK |
Vekili |
: |
Av. Mehmet KIZMAZ |
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu,
10/12/2003 tarihinde Vize Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasının
halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek,
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep
etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru,
15/1/2013 tarihinde İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır.
İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir
durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, kabul edilebilirlik
incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine
karar verilmiştir.
4. Bölüm
tarafından 20/5/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 17/7/2013 tarihli görüşüne karşı başvurucu süresi içinde
beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu, ikamet ettiği
Evrenli köyünden Vize ilçesine gittiği sırada Ö. B. isimli şahıs tarafından
arabaya bindirilerek cinsel saldırıya uğramıştır. Boğuşma sırasında başvurucu
kanamalı bir şekilde bacağından yaralanmıştır. Maruz kaldığı cinsel saldırı
sebebi ile başvurucuya 45 günlük rapor verilmiştir.
8. Maruz kaldığı cinsel saldırı
sebebiyle başvurucu Cumhuriyet Savcılığına şikâyette bulunmuş ve Ö. B. hakkında
3/7/2004 tarihinde Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinde cebren ırza geçmeye eksik
teşebbüsten dava açılmıştır.
9. Başvurucu ayrıca 10/12/2003
tarihinde Ö. B. aleyhine Vize Asliye Hukuk Mahkemesinde haksız fiile dayalı
maddi ve manevi tazminat davası açmıştır. Açılan tazminat davasında ceza
davasının sonuçlanması bekletici mesele olarak kabul edilmiştir.
10. Açılan ceza davası,
Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 23.9.2004 tarih ve E.2003/197, K.2004/528
sayılı kararıyla anılan suçtan mahkûmiyetle sonuçlanmıştır. Söz konusu
mahkûmiyet hükmü Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 6.3.2012 tarih ve E.2011/2076,
K.2012/2654 sayılı ilamıyla düzeltilerek onanmıştır.
11. Vize Asliye Hukuk Mahkemesi,
başvuru tarihinde derdest olan davanın, 21/5/2013 tarih ve E.2003/356,
K.2013/161 sayılı karar ile kabulüne karar vermiş, başvurucu lehine maddi ve
manevi tazminata hükmetmiştir.
12. Gerekçeli karar başvurucuya
9/7/2013 tarihinde tebliğ edilmiş ve davanın taraflarınca olağan kanun
yollarına başvurulmadığı anlaşılmıştır.
13. Başvurucu, 15/1/2013
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
14. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 30. maddesi, 22/4/1926 tarih ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun
41. ve 47. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 15/1/2013 tarih ve 2013/729 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, 10/12/2003 tarihinde Vize Asliye Hukuk
Mahkemesinde açtığı tazminat davasının halen devam ettiğini, davanın karmaşık
nitelikte olmadığını, davayı uzatmak için hiçbir davranışta bulunmadığını, buna
rağmen davanın makul bir sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
17. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
18. Başvurucu, Vize Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat
davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Adalet Bakanlığı görüşünde, başvuruya konu yargılamanın,
davanın açıldığı tarih ile İlk Derece Mahkemesinin karar verdiği tarih
arasında, başvuru tarihi itibarıyla dokuz yıldan uzun sürdüğü belirtilmiş
ancak, bu süreçte başvurucu vekili davayı takip etmediğinden dosyasının
18/9/2009 tarihli celsede yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar
verildiği, başvurucu vekilinin aynı tarihli dilekçesi ile yenileme talebinin
kabul edilerek 11/12/2009 tarihine duruşma günü verildiği ifade edilmiştir.
Bakanlık ayrıca yargılama sürecinde başvurucu vekili tarafından 13/2/2004 ile
12/2/2012 tarihleri arasında dokuz kez mazeret dilekçesi sunulduğunu, bu
tutumun da davanın uzamasında etkili olduğunu belirtmiştir.
20. Başvurucu Adalet Bakanlığının görüşlerine karşı, süresi
içinde görüş bildirmemiştir.
21. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve
AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde
göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§
38–39).
22. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
23. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca,
medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara
bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, haksız fiile dayalı tazminat
davasında, 18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut
yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama
olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı
karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle
davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından 10/12/2003
tarihidir.
25. Sürenin bitiş tarihi ise, yargılamanın sona erme
tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52). Somut başvuru açısından bu tarih,
davanın taraflarınca olağan kanun yollarına başvurulmayan İlk Derece Mahkemesi
kararının verildiği 21/5/2013 tarihidir.
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucunun, 10/12/2003 tarihinde Vize Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı
tazminat davasında, davalının eylemleri sonucu yaralandığını iddia ederek maddi
ve manevi tazminat talep ettiği görülmüştür. Mahkemece uzun süre, ceza
davasının sonuçlanması beklenmiştir.
27. Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinin E.2003/197 sayılı
dosyasında verilen kararın Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 6/3/2012 tarihli ilamı ile
onanması üzerine, Vize Asliye Hukuk Mahkemesi 17/7/2012 tarihli oturumda
dosyanın incelemeye alınmasına, duruşmanın 16/10/2012 tarihine bırakılmasına
karar vermiş, 16/10/2012 tarihli oturumda ise maddi tazminat hesabı için dosya
bilirkişiye gönderilmiştir.
28. Dava dosyasının bilirkişiden dönmesi üzerine 21/5/2013
tarihli oturumda davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karar 9/7/2013
tarihinde başvurucuya ve davalıya tebliğ edilmiş olup temyiz talebinde
bulunulmamıştır.
29. Yargılama sürecinde başvurucular vekilinin bir duruşmaya
gelmediği ve dava dosyasının işlemden kaldırıldığı, yenileme talebi üzerine
davanın kaldığı yerden devamına karar verildiği anlaşılmıştır. Bunun dışında,
başvurucu vekilinin mazeret bildirdiği farklı duruşmaların bulunduğu ancak,
anılan duruşmalarda Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyasının sonuçlanması
beklenildiği için başvurucunun davanın uzamasına sebebiyet vermediği
belirlenmiştir.
30. Somut davada Mahkemece, Kırklareli Ağır
Ceza Mahkemesi dava dosyasının akıbetinin uzun süre beklenildiği anlaşılmıştır.
Yargılama faaliyetinin süresine ilişkin değerlendirmede göz önünde
bulundurulması gereken husus, sadece ilgili yargı makamlarının tutumu değil,
Devletin kamu gücü kullanan tüm organlarına atfedilebilir bir gecikme olup
olmadığıdır. Bu kapsamda hukuk davasında beklenmesine karar verilen ceza
davasının uzun sürmesi de Devletin kamu gücü kullanan organlarına atfedilebilir
bir gecikmedir. Zira Anayasa"nın 36. maddesi ile Sözleşme"nin 6. maddesi, hukuk
sisteminin, mahkemelerin davaları makul bir süre içinde karara bağlama
yükümlülüğü de dâhil olmak üzere adil yargılama koşullarını yerine
getirebilecek biçimde düzenlenmesi sorumluluğunu yüklemektedir (B. No:
2012/650, 5/12/2013, §49). Belirtilen
ceza davası sonucunun beklenilmesi noktasındaki takdir ilgili usul hükümleri
uyarınca Derece Mahkemesine ait olmakla beraber, ceza davası akıbetinin uzun
süre beklenilmesi somut yargılama süresi üzerinde etkili olmuştur.
31. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul
hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
32. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
tazminat davasının, hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların
karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi
kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzak olduğu anlaşılmıştır.
Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli
haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli
ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Dolayısıyla somut başvuru açısından farklı
bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve 9 yıl 5 ayı aşkın
yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
34. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 300.000,00 TL tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
35. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
36. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin 9 yıl 5 ayı aşkın yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 13.000,00 TL
manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 13.000,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.