Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/6659
Karar No: 2015/6566
Karar Tarihi: 31.03.2015

Hırsızlık - Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2014/6659 Esas 2015/6566 Karar Sayılı İlamı

2. Ceza Dairesi         2014/6659 E.  ,  2015/6566 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Sanığın, 320 TL olan yaşlılık maaşını postaneden çektikten sonra yolda yürümeye başlayan 77 yaşındaki katılana yaklaşıp kendisine yardım yapılacağını, yardım yapılmadan önce üzerinde para olup olmadığının tespiti için arama yapılacağını, üzerinde para bulunursa yardım alma hakkını kaybedeceğini, parasını saklaması gerektiğini, bunun için kendisine yardım edeceğini söyleyerek hileli davranışlarla katılanı aldatıp 320 TL parayı onun torbasına saklıyor gibi yapıp katılana fark ettirmeden kendi pantolonuna saklayıp “Ben gidiyorum, sana yardıma gelecekler” diyerek suça konu parayla katılanın yanından uzaklaştığı olayda, sanığın eyleminin TCK"nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
Yukarıda açıklandığı üzere, suça konu para, elde veya üste taşınırken çekip alınmak suretiyle veya özel beceriyle alınmadığından, sanık hakkında TCK"nın 142/2-b maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 31/03/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Karşı Görüş:
Aşağıda sunduğum nedenlerle sayın çoğunluğun suçun nitelendirilmesine ilişkin görüşüne katılmıyorum.
Somut olayda özetle; sanığın, yaşlılık maaşını alıp yolda yürümekte olan katılanın yanına yaklaşarak, kendisine yardım yapılacağını ancak üzerinde para bulunmaması gerektiğini, bu nedenle üzerindeki parasını torbasına saklaması için yardımcı olmak istediğini söyleyip, katılanın parasını torbasına koyuyormuş gibi yapıp fark ettirmeden suça konu 320 TL parayı alarak, olay yerinden uzaklaşması biçimindeki eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğunu düşündüğümden sayın çoğunluğun, eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna ilişkin bozma görüşüne katılmıyorum.
Dolandırıcılık suçu 5237 sayılı TCK"nın 157. maddesinde; “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlama” biçiminde tanımlanmıştır. Bu tanım uyarınca dolandırıcılık suçunun kişinin malvarlığı yanında irade özgürlüğünü de koruduğu gözetilerek suçun oluşabilmesi için;
1) Failin bir takım hileli davranışlarda bulunması,
2) Hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması,
3) Failin hileli davranışlar sonucunda mağdurun veya başkasının aleyhine, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlaması,
Koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Hırsızlık suçu ise 5237 sayılı TCK’nın 141/1. maddesinde; “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma” biçiminde tanımlanmıştır.
Hırsızlık suçunda fail suça konu eşyayı zilyedinin rızası olmaksızın almasına karşın dolandırıcılık suçunda, mal sahibinin veya zilyedin rızasıyla teslim edilmektedir. Ancak bu rıza failin hileli davranışları ile elde edilmiş olduğundan geçerli bir rıza değildir.
Hırsızlık ve dolandırıcılık suçları 5237 sayılı TCK"nın onuncu bölümünde malvarlığına karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Bu nedenle bu suçlar ile genel anlamda kişinin malvarlığı korunmaktadır. Her iki suçun mağduru da sonuçta malvarlığı itibariyle zarar görmektedir. Yine her iki suç yönünden fail, bir başkasının zararına, kendisine veya başkasına haksız çıkar sağlamaktadır.
Hırsızlık suçunda “taşınır malın alınması” unsurun gerçekleştirme biçimine ilişkin bir koşul öngörülmediği halde, dolandırıcılık suçunda failin “yarar sağlanması”, “hileli davranışlarla bir kimseyi aldatma” koşuluna bağlanmıştır. Başka bir ifadeyle dolandırıcılık suçunda “hileli davranış” olmazsa olmaz bir koşuldur. Bu nedenle dolandırıcılık suçunu hırsızlık suçundan ayıran en önemli
unsur “hileli davranış”dır. Ancak bu durum, hırsızlık suçunun “hileli hareket veya davranışlarla” işlenemeyeceği anlamına gelmemektedir.
Dolandırıcılık suçundaki “hile” kavramıyla ilgili olarak Ceza Genel Kurulu 25.11.2014 gün ve 2013/15-655, 2014/515 sayılı Kararında; “Yerleşmiş uygulamalar ve öğretideki baskın görüşlere göre ortaya konulan ilkeler gözönünde bulundurulduğunda; hile, maddi olmayan yollarla karşısındakini aldatan, hataya düşüren, düzen, dolap, oyun, entrika ve bunun gibi her türlü eylem olarak kabul edilebilir. Bu eylemler bir gösteriş biçiminde olabileceği gibi, gizli davranışlar olarak da ortaya çıkabilir. Gösterişte, fail sahip bulunmadığı imkanlara ve sıfata sahip olduğunu bildirmekte, gizli davranışta ise kendi durum veya sıfatını gizlemektedir. Ancak sadece yalan söylemek, dolandırıcılık suçunun hile unsurunun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Kanun koyucu yalanı belirli bir takım şekiller altında yapıldığı ve kamu düzenini bozacak nitelikte bulunduğu hallerde cezalandırmaktadır. Böyle olunca hukuki işlemlerde, sözleşmelerde bir kişi mücerret yalan söyleyerek diğerini aldatmış bulunuyorsa bu basit şekildeki aldatma, dolandırıcılık suçunun oluşumuna yetmeyecektir. Yapılan yalan açıklamaların dolandırıcılık suçunun hileli davranış unsurunu oluşturabilmesi için, bu açıklamaların doğruluğunu kabul ettirebilecek, böylece muhatabın inceleme eğilimini etkisiz bırakabilecek yoğunluk ve güçte olması ve gerektiğinde yalana bir takım dış hareketlerin eklenmiş bulunması gerekir.”
Failin davranışlarının hileli olup olmadığının belirlenmesi noktasında öğretide şu görüşlere de yer verilmiştir: “Hangi hareketin aldatmaya elverişli olduğu somut olaya göre ve mağdurun içinde bulunduğu duruma göre belirlenmelidir. Bu konuda önceden bir kriter oluşturmak olanaklı değildir” (V. Ö. Ö./M.N. K./K. D./P. B./İ. Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2012, Seçkin Yayınevi, 4. bası s.650)” biçiminde, dolandırıcılık suçunda hilenin niteliğini ve her somut olaya göre belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Hırsızlık suçunun hileli hareketlerle işlenmesinde ise, “hileli hareket” suçun unsuru olmadığı için, hileli davranışın belli oranda yoğun ve ustaca olması veya mağdurun yanılgıya düşürülmesi de şart değildir. Ancak bu yanıltma ve hileli hareketler sonucu mağdurun, eşya üzerindeki gözetim veya denetimi kısmende olsa azalmakta, fail bu durumdan yararlanarak hırsızlık eylemini daha kolay gerçekleştirmektedir.
Dolandırıcılık suçunun somut olayda unsurları itibariyle oluşup oluşmadığının belirlenmesi açısından, “hileli hareket ve niteliği ” çok önemli olmakla birlikte; dolandırıcılık suçu ile “hırsızlık suçunun hileli hareketlerle işlenmesi” durumunda bu iki suçun ayırt edilmesinde yeterli bir ölçüt veya kriter değildir. Bu iki suçu bir birinden ayıran en önemli ölçüt veya kriter; hileli



hareketlerin hedefi veya yöneldiği alandır. Dolandırıcılık suçunda hileli hareketle, mağdurun iradesi hedef alınmak suretiyle özgürce karar vermesi etkilenerek, yanıltılmış iradesiyle malın teslimi (zilyetliğin devri) sağlanmak suretiyle haksız çıkar elde edilmektedir. Hırsızlık suçunda ise, hileli hareketler ile mağdurun mal üzerindeki denetim ve gözetimi zayıflatılmak suretiyle (zilyedin rızası olmadan) mal bulunduğu yerden alınmaktadır. Bu şekilde hırsızlık suçundaki “alma” eylemi yasaya uygun olarak fail tarafından gerçekleştirilmiş olmakta, dolandırıcılık suçu yönünden ise, suçun ana unsurunu oluşturan “hileli davranışlarla bir kimseyi aldatma” eylemi yasaya uygun olarak suçun faili tarafından gerçekleştirilerek, malın zilyetliğinin devri sağlanmak suretiyle haksız çıkar elde edilmektedir.
Özetle ifade edecek olursak; dolandırıcılık suçunda hileli hareketlerle mağdurun özgürce karar vermesi etkilenmekte, hırsızlık suçunda ise mal üzerindeki gözetim ve denetimi azaltılmaktadır. Dolandırıcılık suçunda, mağdurun yanıltılmış iradesiyle malın faile teslimi "zilyetlik devredilerek" sağlamakta, hırsızlık suçunda ise, mal sanık tarafından zilyedin rızası olmadan alınmaktadır.
Yerleşik uygulama gözetilerek, hırsızlık suçundaki “taşınır malın bulunduğu yerden alınması” kavramı ile “malın elde bulundurulması” kavramlarının bir birinden farklı olduğunu belirtmek gerekir. Hırsızlık suçunda "malın bulunduğu yerden alınması" maddenin gerekçesinde: “almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır.” biçiminde ifade edilmiştir. Malın elde bulundurulması durumlarında ise; suça konu mal, mağdurun bilgisi ve izniyle sanık tarafından eline alınmakta, ancak mağdurun veya zilyedin mal üzerindeki kontrolü ve denetimi devam etmektedir. Örneğin, telefon satın alma bahanesiyle işyerine giren sanık, müştekinin izniyle telefonu eline alıp incelemesi durumunda veya mağdurdan telefonunu geçici olarak kullanıp iade etmek üzere alan fail, suça konu telefonu bulunduğu yerden uzaklaştırmak suretiyle, zilyedin eşya üzerindeki gözetim ve denetimini sonlandırmadığı sürece “malı elinde bulunduran” durumundadır. Bu aşamada hırsızlık suçundaki “alma” eylemi de gerçekleşmemişdır. Örneğimizde yasal anlamda “alma” eylemi sanığın, mağdurun izniyle elinde bulundurduğu telefonu, hırsızlık amacıyla onun izni olmadan, denetim ve kontrol alanından çıkartması şeklinde gerçekleşmektedir. Böyle bir durumda sanık, suça konu malı mağdurun izniyle eline aldığı halde, yasal anlamda alma fiilini daha sonra ve mağdurun izni olmadan gerçekleştirdiğinden eylemi dolandırıcılık değil hırsızlık suçunu oluşturmaktadır.



Yukarıdaki açıklamalarımızı örnek üzerinden irdeleyecek olursak; sanık işyerine müşteri gibi girip, 15 TL tutarında bir malı alacağını söyleyerek, müştekiye 100 TL verip 85 TL para üstünü alıp, henüz kasadan ayrılmadan malı beğenmediğini almaktan vazgeçtiğini söyleyerek, malı iade edip 100 TL geri isteyerek alıp, bu sırada aldığı para üstünü iade ederken 20 TL eksik iade etmesi durumunda, eylemi hırsızlık suçunu oluşturmaktadır. Çünkü sanık alışveriş işlemleri devam ettiği sırada, hileli harekelerle ve karşılıklı nezaket kurallarını suistimal etmek suretiyle müştekiye fark ettirmeden para üstünü eksik iade etmek suretiyle 20 TL çalmıştır. Suça konu para her ne kadar mağdur tarafından sanığa verilmiş ise de, alışveriş süresince gerek para gerekse alışverişe konu eşya üzerinde tarafların denetim ve gözetimi devam etmektedir. Dolayısıyla bu aşamada paranın zilyetliğinin devri henüz sözkonusu olmadığından, sanık suça konu parayı (20 TL) “elinde bulunduran” olarak tuttuğu sırada, mağdurun para üstündeki gözetimini zayıflatmak suretiyle hırsızlık eylemini gerçekleştirmiştir. Aynı örnekte, sanık malı almaktan vazgeçtiğini söyleyip almış olduğu malı ve 85 TL para üstünü iade edip, ancak mağdura, 200 TL verdiğini söyleyerek mağduru kandırıp 100 TL fazla para alması durumunda ise eylemi dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır.
Yukarıdaki açıklamalar gözetilerek iki suç arasındaki farklılıkları ifade edecek olursak;
Dolandırıcılık suçunda fail, suça konu mal veya mağdur ile aynı yerde veya ortamda bulunmadan da, değişik iletişim araçlarını kullanmak suretiyle mağdurla irtibata geçilerek, mağduru aldatarak parasını veya malını alabilmektedir. Hileli harekelerle hırsızlık suçunda ise, çoğu zaman suçun faili, mağdurun yanında, üzerinde veya fiilen gözetim veya denetiminde olan para veya malı üzerindeki denetimi zayıflatarak çalmaktadır.
Dolandırıcılık suçunda mağdur, malı kendisi teslim edip, çoğu zaman dolandırıldığını sonradan fark ettiği halde, hileli harekelerle hırsızlık suçunda, çoğu zaman mağdur malının çalındığını sonradan fark etmektedir.
Dolandırıcılık suçu aldatma temeline dayanan bir suç olduğundan, daha çok zihinsel faaliyet öne çıkmakta, çoğu zaman maddi olmayan yollarla karşısındakini aldatan, hataya düşüren, düzen, dolap, oyun, entrika ve bunun gibi eylem sergilenerek, mağdurun, failin söylediklerinin veya davranışlarının doğru olup olmadığını denetleme olanağı elinden alınmaktadır. Hileli harekelerle hırsızlıkta ise, aldatıcı söz veya eylemler bu kadar yoğun olmamakta, ancak sonuçta mağdurun malı üzerindeki denetimi zayıfladığından malını koruyamamaktadır.
Dolandırıcılık suçunun konusunu, gayrimenkul mallar da oluşturabildiği halde, hırsızlık suçunun konusunu ancak menkul mallar oluşturmaktadır. Yukarıda kısaca değindiğimiz hususlardan ayrı olarak başka farklıklarda olabilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayımızı kısaca değerlendirecek olursak; sanığın kaba yalan ile ve katılanın yaşlı olmasından da istifade ederek, yardım yapılacağını söyleyip parasını torbaya saklamak bahanesiyle eline alıp, parayı elinde bulundurduğu sırada torbaya koyuyormuş gibi yaparak alıp uzaklaşması biçimindeki eyleminde, katılan suça konu paranın zilyetliğini devretmediği gibi, para üzerindeki denetim ve gözetimini de kendi iradesiyle sonlandırmamıştır. Ancak sanık, hileli hareketlerle eline aldığı suça konu parayı katılanın rızasına aykırı olarak yanından uzaklaşarak zilyetliğini sonlandırmak suretiyle hırsızlık eylemini gerçekleştirmiştir. Bu nedenle eylem dolandırıcılık değil hırsızlıktır.








Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi