
Esas No: 2015/19997
Karar No: 2015/19997
Karar Tarihi: 7/2/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
NEDİM KARAMAN VE SELÇUK KARAMAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/19997) |
|
Karar Tarihi: 7/2/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör |
: |
Akif
YILDIRIM |
Başvurucular |
: |
1. Nedim
KARAMAN |
|
|
2. Selçuk
KARAMAN |
Vekili |
: |
Av. Murat
Salih AKINCI |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza davasında delil toplatma taleplerinin
gerekçesiz olarak reddedilmesi ve kanıtlar hatalı şekilde değerlendirilerek mahkûmiyet
kararı verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Olayların geçtiği tarihlerde F.A., başvurucu Selçuk
Karaman"ın işlettiği restoranda dansçı olarak çalışmaktadır.
7. F.A.nın
beyanlarına göre arkadaşı olan A.K.nın düşük ücretle
çalışmasını istemediği için olay günü aralarında tartışma çıkmıştır. F.A. ile
A.K. arasındaki tartışma işyeri sahibi olan başvurucu tarafından da
öğrenilmiştir.
8. A.K. adli makamlara yaptığı şikâyette yukarıda belirtilen
durumu öğrenen başvurucuların gece vakti evine geldikleri, kendisini
yaraladıkları, tehdit ettikleri ve bira şişesinin üzerine oturtmak suretiyle
anal yoldan cinsel saldırıda bulunduklarını iddia etmiştir.
9. Başvurucular cinsel saldırı suçundan başlatılan soruşturma
kapsamında 8/3/2009 tarihinde Eskişehir 2. Sulh Ceza Mahkemesince
tutuklanmışlardır.
10. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 20/3/2009 tarihli
iddianamesiyle başvurucular hakkında kasten yaralama, tehdit, hakaret ve
nitelikli cinsel saldırı suçlarından kamu davası açılmıştır.
11. Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 8/05/2012
tarihli kararıyla başvurucuların cinsel saldırı suçundan mahkûmiyetine, diğer
suçlardan ise beraatine hükmedilmiştir. Mahkeme;
mağdurun yaş ve vücut yapısını, vücudunda saptanan öyküyle uyumlu travmatik ve anal muayene bulgularını, psikiyatrik
muayenede saptanan akut stres bozukluğunu birlikte değerlendirmiş; atılı eylemi
anal yoldan vücuda cisim sokma olarak nitelendirmiştir.
12. Mahkeme gerekçeli kararda, olay günü başvurucu Nedim
Karaman"ın bir cenaze töreninde olduğuna dair CD kayıtlarında tarih ve saatin
yazılı olmadığını, bu konuyla ilgili bilgisine başvurulan tanığın beyanlarının
ise çelişkili olduğunu belirtmiş; başvurucuların savunmalarına itibar
etmemiştir. Lehte beyanda bulunan diğer tanık beyanlarına beyanda bulunanların
başvurucuların yanında çalışmaları sebebiyle itibar edilmediği, gerekçede
ayrıca ifade edilmiştir.
13. Anılan karar temyiz edilmiş ve 3/11/2015 tarihinde Yargıtay
tarafından onanmıştır.
14. Başvurucular nihai karardan 30/11/2015 tarihinde haberdar
olmuş, 28/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
15. Başvurucular bireysel başvuru sonrasında birçok kez
yargılamanın yenilenmesi ve iki kez kanun yararına bozma talebinde bulunmuşlar,
anılan talepler ise reddedilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
11/2/2016 tarihli kararıyla da itiraz yoluna gidilmemiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 7/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Silahların Eşitliği
İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucular, olay günü nerede olduklarına dair telefon
kayıtlarının getirtilmediğini ve bu konudaki talebin Mahkeme tarafından
değerlendirilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
18. 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları uyarınca bireysel başvuruda,kamu
gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre
özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal
edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014,
§§ 19, 20).
19. Somut olayda başvurucular, ihlal iddialarını soyut ve genel
ifadelerle ileri sürmüş; hangi tarihli celsede ve dilekçede telefon
kayıtlarının getirtilmesi talebinde bulunduklarına veya Mahkemenin bu
taleplerle ilgili olarak hangi tarihte ve ne şekilde karar verdiğine dair Anayasa
Mahkemesine açıklamada bulunmamıştır. Dolayısıyla başvurucular tarafından ileri
sürülen iddiaların temellendirilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
21. Başvurucular, dosya kapsamından isnat edilen eylemin
işlenmediği anlaşılmasına rağmen şikâyetçinin çelişkili ve soyut beyanlarına
dayanılarak mahkûmiyet kararı verildiğini, lehte birçok tanığın beyanda
bulunduğunu, bu anlatımların nazara alınmadığını, lehe delillerin
değerlendirilmediğini belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşlerdir.
22. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki
hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa
Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet
Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
23. Başvurucular tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce
delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup
mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının
kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
24. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve Celal Mümtaz
AKINCI bu görüşe katılmamışlardır.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve Celal Mümtaz AKINCI"nın
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
7/2/2018 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvurucular, kesin ve inandırıcı deliller olmaksızın,
aksine, masumiyeti ispatlayan delillere rağmen mahkumiyet
kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini öne
sürmüşlerdir.
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) ve Anayasa
Mahkemesinin (AYM) yerleşik içtihatları uyarınca, ilke olarak derece
mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması,
delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması
ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden
adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek
istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu
hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu
çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça keyfilik
bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, § 26,
12/2/2013).
Buna göre, temel ilke olan
“kanun yolu niteliğindeki başvuruların incelenemeyeceği” kuralının istisnası
“derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan
tarzda açık bir keyfilik içermesi” dir.
3. Yine AYM kararlarında genel ilkenin istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik
içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti
niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası
veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince esas yönünden
incelenemez (Onur Gür, B.No: 2012/828, 21/11/2013, § 21).
4. Bölüm çoğunluğunca, başvurunun kanun yolu şikayeti
niteliğinde olduğu değerlendirilerek açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ olduğuna hükmedilmiş ise de; başvuru konusu olaya ilişkin
yargılama dosyasında keyfilik ve bariz takdir hatası bulunduğu açıkça
görüldüğünden, AİHM ve AYM içtihatlarına da uygun olarak, istisna hükmünün uygulanması
ve başvurucuların adil yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE karar verilmesi
gerekmektedir.
5. Bu kanaatimize dayanak olan ve dosya içeriğine göre bariz
biçimde hatalı takdir edilen deliller şunlardır:
a) Başvurucuların atılı
suçu işlediklerine dair A.K. adlı mağdurun anal yoldan cinsel saldırıya
uğradığı yolundaki mücerret şikayeti dışında bir delil
bulunmamaktadır. Dosyada mevcut Adli Tıp raporu bu iddiayı desteklemekten
uzaktır. Olayın cereyan ettiği iddia edilen evde başvurucuların (sanıkların)
herhangi bir parmak izi veya DNA izi bulunamamıştır.
b) İddia edilen suçun
7/3/2009 günü öğleden sonra saatlerinde işlendiği kabul edilmekle birlikte,
başvurucuların o saatlerde başka yerlerde bulunduklarına dair çok sayıda tanık
ve cenazede çekilen video gibi somut kanıtların hiçbirine itibar edilmemiştir.
Bunlara neden itibar edilmediği yeterli gerekçelerle açıklanmamıştır. Cenazede
çekilen video kaydında başvurucunun göründüğüne dair uzman raporu, “videoda tarih ve saat bulunmadığı” gerekçesiyle
kaale alınmamış, videoyu çeken şahsın belirtilen
saatlerde cenazede hazır olup videoyu da kendisinin çektiğine dair beyanına da
sebepsiz olarak, itibar edilmemiştir.
c) Mağdur olduğunu iddia
eden kişinin, bu tür suç uydurma geçmişi olduğuna dair savunma tarafından
dosyaya sunulan belgeler değerlendirilmemiştir.
d) Olay günü kendisi aynı
evde bulunan bayan arkadaşına karşı darp ve tehdit eylemlerinde bulunarak,
bayanın çırılçıplak vaziyette evden kaçmasına neden olan müştekinin, kendi
suçunu gölgelemek için kendisi cinsel saldırı mağduru rolü yaparak, bayanın
çalıştırılması ve alacağı ücret konusunda aynı gün sabahı tartışma yaşadığı
başvuruculara iftira atmış olabileceği, makul ve hayatın olağan akışına uygun
biçimde tartışılmamıştır.
Sonuç olarak, ceza
yargılamasının evrensel ilkelerinden olan, mahkumiyetin açık ve her türlü
şüpheden uzak delillere dayandırılması zorunluğuna riayet edilmemiştir.
6. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların adil yargılanma
haklarının bariz takdir
hatası sonucu İHLAL EDİLDİĞİ ve yeniden yargılanmaları gerektiği yolunda tam bir vicdani
kanaate ulaştığımızdan, çoğunluk görüşüne katılmamaktayız.
Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
Üye
Celal Mümtaz AKINCI |
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.