
Esas No: 2015/18865
Karar No: 2017/8781
Karar Tarihi: 11.12.2017
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/18865 Esas 2017/8781 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dava konusu 11 ada 35 parsel sayılı taşınmaz 1938 yılında yapılan tesis kadastro çalışmaları neticesinde, beyanlar hanesine "9600 metrekare senet fazlası Hazineye aittir", şerhi düşülmek suretiyle dava dışı Derviş oğlu Mehmet Aral adına tespit edilmiştir. Uygulama Kadastrosu sırasında Hinsor Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davalılar ... ve ... adına hisseli olarak kayıtlı bulunan eski 11 ada 35 parsel sayılı 21.633,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 111 ada 35 parsel numarasıyla ve 22.931,26 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli 11 ada 35 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün uygulama kadastrosu çalışmaları sonucunda artması nedeni ile bu farkın ya ayrı bir parsel numarası verilerek Hazine adına tesciline, ya da beyanlar hanesindeki ibarenin "10.898,26 metrekare miktar fazlasının Hazineye aittir", şeklinde değiştirilmesine karar verilmesi istemi ile Kadastro Mahkemesinde dava açmıştır. Kadastro Mahkemesinde iddianın mülkiyete dair olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilerek dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesi gereğince on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine dair hüküm kurulmuşsa da, verilen karar dosya kapsamına ve yasaya uygun düşmemektedir. Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde; "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." denmektedir. Davacı Hazine, çekişmeli 111 ada 35 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün uygulama kadastrosu çalışmaları sonucunda artması nedeniyle, miktar fazlası olan kısmın ayrı bir parsel numarası verilerek Hazine adına tescili, ya da beyanlar hanesindeki ibarenin "10.898,26 metrekare miktar fazlası Hazineye aittir", şeklinde değiştirilmesi istemiyle dava açmıştır. Dolayısıyla dava, kadastro öncesi nedene dayalı olmayıp, aksine kadastro tutanağı ile Hazine lehine belirtilmiş olan hakkının ifraz edilerek adına tescili isteğine ilişkin olduğuna göre, kadastrodan önceki hukuki sebebe dayanmamaktadır. Bu nedenle, Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre bu davada uygulanamaz. Mahkemece bu hususun göz ardı edilerek yanlış değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.