18. Ceza Dairesi 2016/18983 E. , 2017/1191 K.
"İçtihat Metni" Hakaret suçundan şüpheliler ...,.... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 23/02/2016 tarihli ve 2015/122580 soruşturma, 2016/18264 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 30/03/2016 tarihli ve 2016/1760 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 19/12/2016 gün ve 398388 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “ Dosya kapsamına göre, şikâyetçi vekilinin, .....com ve www......com adlı internet sitelerinde müvekkilinin kişiliğine, kamuoyundaki saygınlığına yönelik karalayıcı haberler yayınlandığı iddiası ile yürütülen soruşturma sonucu, bahse konu yayınlanan haberlerin özü itibari ile ifade ve basın özgürlüğü çerçevesi sınırları içerisinde kaldığı, şüpheliye isnat edilen suçun unsurları itibari ile oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, şüpheli ..."nın adı geçen internet siteleri içerisinde değişik tarihlerde yer alan yazılarında müştekiye " ...."de var mı adamlık", "yalancı, düzenbaz" şeklindeki ifadeler kullandığı olayda hakkında kamu davası açmaya yeterli delil bulunduğu, delillerin takdir ve değerlendirme yetkisinin mahkemede olduğu cihetle, itirazın kabulü ile kamu davasının açılmasına karar verilmesi yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
CMK"nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonraki “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.
İncelenen dosyada, müştekinin 24.06.2015 tarihli şikayet dilekçesinde şüpheliler ..., .... ve ... hakkında şikayetçi olduğu, www......com ve www....com adlı internet sitelerinde hakaret içerikli haberler paylaşıldığını belirttiği, şüpheli ..."nın adı geçen internet siteleri içerisinde değişik tarihlerde yer alan yazılarında müştekiye " ...."de var mı adamlık", "yalancı, düzenbaz" şeklindeki ifadeler kullandığı, şikayete konu sözcüklerin hakaret içerikli olduğunun anlaşılması karşısında; CMK"nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli ... hakkında hakaret suçundan iddianame düzenlenebilmesi için suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüpheli ..."nın eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, lehine ve aleyhine toplanacak tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli ... hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 30/03/2016 tarihli ve 2016/1760 değişik iş sayılı kararının, şüpheli ... hakkındaki hakaret suçuna ilişkin olarak 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 06.02.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.