
Esas No: 2009/14767
Karar No: 2010/752
Karar Tarihi: 28.01.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2009/14767 Esas 2010/752 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 07.01.2009 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.07.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, murisine ait taşınmaz ile aynı mevkide taşınmazı bulunan davalının mahalle içinden geçen derede alabalık havuzu işletmeciliği yaptığını, dere içine yaptığı bent ile su akışını engellediğinden taşkına neden olduğunu, havuza ait hortum ve aletlerini taşınmazından geçirerek kullanım hakkını kısıtladığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalı, kadastro çalışması yapılıp sınırları çizilen davacının hak iddia ettiği taşınmaz ve bitişiğinin kendisine ait olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının taşınmaza elatması bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı, elatılan taşınmazın murisine ait olduğunu belirtmiştir. Kadastro müdürlüğünün 10.02.2009 tarihli yazısından dava konusu taşınmazın bulunduğu ...’nde kadastro çalışmalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 07.05.2009 tarihli fen bilirkişi raporunda da 128 ada 17 parsel olarak sınırlandırılan davaya konu taşınmazın davacı ve hissedarları adına tespit edildiği, 11.02.2009-26.02.2009 tarihleri arasında askı ilanına çıkarıldığı ve yapılan itirazlar nedeni ile kesinleşmediği bildirilmiştir.
Dava konusu taşınmaza ait tapulama tutanağı gönderilmediğinden eldeki davanın, tutanağın düzenlenme tarihinden önce mi sonra mı açıldığı anlaşılamamaktadır. Davanın tutanağın düzenlenmesinden önce açıldığının anlaşılması halinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 27/1 maddesi uyarınca dosyanın kadastro mahkemesine devredilmesi gerekir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın tutanağı getirtilerek görevli olup olmadığı belirlendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, fen bilirkişisi raporunda 11.02.2009-26.02.2009 tarihleri arasında bilgilendirme askısına çıkarıldığından söz edilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nda “bilgilendirme askısı” diye bir kavram yer almadığı gibi belirtilen tarihler 15 günlük bir süre ile sınırlandırılmıştır. Anılan yasanın kadastro sonuçlarının ilanı üst başlıklı 11. maddesinde tutanakların askıya çıkarılması ile ilgili süre ise 30 gün olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, teknik bilirkişi çağrılmak suretiyle verdiği rapora açıklık getirtilmesi de zorunlu hale gelmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana geri verimesine, 28.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.