11. Hukuk Dairesi 2015/14981 E. , 2016/366 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/02/2015 tarih ve 2013/30-2015/114 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin deniz taşımacılığı işiyle iştigal ettiğini, 2010 yılından beri davalı-karşı davacı şirketin acenteliğini yaptığını, davalı-karşı davacı şirket ile yapılan acentelik sözleşmesi kapsamının Türkiye genelinde bulunan limanlar olduğunu, davalı-karşı davacı şirketin kurulu olduğu..."a yönelik ambargolar nedeniyle davalı-karşı davacının ticari faaliyetlerinde zorluk yaşadığını, bu nedenle müvekkilinin acentelik sözleşmesi haricinde davalı-karşı davacı adına para tahsil ettiğini, bu paraları kendi hesabında tutup davalı-karşı davacının talimatları uyarınca üçüncü kişilere ödeme yaptığını veya bu paraları davalı-karşı davacıya aktardığını, bu işlemlerin acentelik sözleşmesinde düzenlenmediğini, tacir olan müvekkilinin bu işlemler nedeniyle komisyon ücreti talep etme hakkının bulunduğunu, müvekkilinin davalı şirket ile bu ticari ilişki nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kara listeye alındığını, bu nedenle davalı-karşı davacıyla olan acentelik sözleşmesini feshettiğini, ancak sözleşme dışı işlemler nedeniyle doğan komisyon alacağının davalı-karşı davacı tarafından müvekkiline ödenmediğini ileri sürerek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000,00 TL komisyon alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, müvekkilinin..."da kurulu bir şirket olduğunu, Türkiye"deki limanlarda hizmet vermesi için davacı-karşı davalı şirket ile 01.08.2010 ve 18.10.2011 tarihli acentelik sözleşmelerini imzaladığını, 02.12.2011 tarihli faks ile davacı-karşı davalı tarafından acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, bunun sonrasında müvekkilince davacı-karşı davalı tarafından müvekkili adına tahsil edilen navlun bedelleri bakiyesinin ödenmesinin talep edildiğini, davacı-karşı davalının bu talebe rağmen uhdesinde tuttuğu müvekkiline ait paraları iade etmediğini, taraflar arasında yapılan sözleşmede davacının hangi hususlarda ücret talep edebileceğinin düzenlendiğini, bu sözleşme uyarınca davacı-karşı davalının tahsil komisyonu adı altında ücret talep edemeyeceğini, 6762 TTK"da bu yönde bir alacak talep etmeye imkan veren bir hükmün bulunmadığını, kaldı ki talep edilen komisyon miktarının da fahiş olduğunu, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmede tahkim şartının bulunduğunu, bu nedenle mevcut uyuşmazlık yönünden Türk Mahkemelerinin yetkili olmadığını, savunarak asıl davanın reddini istemiş, karşı davasında; davacı-karşı davalının müvekkili adına tahsil ettiği navlun bedelleri bakiyesini sözleşmenin feshi sonrasında müvekkiline iade etmediğini, bu nedenle yapılan suç duyurusu üzerine davacı-karşı davalı şirket yetkilileri hakkında soruşturma yürütüldüğünü, bu soruşturmada alınan rapor uyarınca müvekkilinin alacağının kanıtlandığını, ileri sürerek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 Euro alacağın devlet bankalarının bir yıl vadeli Eoru cinsi mevduata uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davanın davacı-karşı davalının, davalı-karşı davalıya ait deniz taşımacılığı işleri nedeniyle yapmış olduğu acentelik hizmetlerinden kaynaklı alacak, karşı davanın ise davacı-karşı davalının davalı-karşı davacı adına üçüncü kişilerden tahsil ettiği navlun bedellerini ödememesinden kaynaklı alacak istemlerine ilişkin olduğu, uyuşmazlığın deniz ticaretine ilişkin navlun ve acentelik hizmetlerinden kaynaklandığı, deniz ticareti ve deniz sigortasından ilişkin davalarda mahkemenin görevli olmadığı gerekçesiyle asıl ve karşı davanın mahkemenin görevsizliği nedeniyle usulden reddine kararın kesinleşmesi sonrasında talep halinde dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
Asıl dava; davalı-karşı davalı adına yapılan para tahsil ve ödeme işlemlerinden kaynaklı komisyon alacağına hükmedilmesi, karşı dava; davacı-karşı davalının davalı-karşı davacı adına yaptığı tahsilatların davalı-karşı davacıya ödenmesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 2010-2011 yılları arasında devam eden acentelik ilişkisi var ise de, söz konusu acentelik sözleşmesinin Türkiye dahilindeki limanlarda verilecek hizmetlere yönelik olduğu sabittir. Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı-karşı davalının acentelik sözleşmesi kapsamında olmayan ve davalı-karşı davacı şirketin kurulu olduğu ülkeye uygulanan ekonomik ambargoyu delme adına yaptığı hizmetlerden kaynaklanmaktadır. Her ne kadar 6102 sayılı Yasa"nın 5. maddesi uyarınca HSYK Birinci Dairesi"nce deniz ticareti ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevli ihtisas mahkemeleri kurulmuş ve bu mahkeme ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin aynı yasa hükmü uyarınca görev ilişkisi olduğu belirtilmiş ise de taraflar arasındaki ihtilafın çözümünde Deniz Ticareti veya Deniz Sigortalarına ilişkin yasa hükümlerinin uygulanmasını gerektirir bir husus bulunmamaktadır. Açıklanan bu husus karşısında, mahkemenin davaya bakma husususunda görevli olduğu gözetilip, taraflar arasındaki hukuki ilişki yönünden davacı-karşı davalının bağlı ya da bağsız tacir yardımcısı olup olmadığı hususu da değerlendirilmek suretiyle işin esasına ilişkin bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı-karşı davalı yararına bozulmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya iadesine, 18/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.