Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/8213
Karar No: 2019/2108
Karar Tarihi: 14.02.2019

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/8213 Esas 2019/2108 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2018/8213 E.  ,  2019/2108 K.

    "İçtihat Metni"




    Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle ve 62/1. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/01/2014 tarihli ve 2012/63 esas, 2014/10 sayılı kararının sanığın temyizi üzerine Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 17/05/2017 tarihli ve 2015/31548 esas, 2017/6007 karar sayılı ilâmıyla bozulmasını müteakip, yapılan yargılama sonucunda sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2017 tarihli ve 2017/352 esas, 2017/558 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 21/11/2018 gün ve 94660652-105-48-15043-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30/11/2018 gün ve 2018/96432 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre, Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23/01/2014 tarihli kararın sanığın temyizi üzerine Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 17/05/2017 tarihli ve 2015/31548 esas, 2017/6007 karar sayılı ilâmıyla bozulmasına ve yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu"nun 326/son maddesinin gözetilmesine karar verildiğinin anlaşılması karşısında; 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 326/son ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 307/4. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezasının sanık bakımından kazanılmış hak olduğunun gözetilmemesi sonucu fazla cezaya hükmolunmasında isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle ve 62/1. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/01/2014 tarihli ve 2012/63 esas, 2014/10 sayılı kararının sanığın temyizi üzerine Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 17/05/2017 tarihli ve 2015/31548 esas, 2017/6007 karar sayılı ilâmıyla bozulmasını müteakip, yapılan yargılama sonucunda sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2017 tarihli ve 2017/352 esas, 2017/558 sayılı kararının, Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23/01/2014 tarihli kararın sanığın temyizi üzerine Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 17/05/2017 tarihli ve 2015/31548 esas, 2017/6007 karar sayılı ilâmıyla bozulmasına ve yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu"nun 326/son maddesinin gözetilmesine karar verildiğinin anlaşılması karşısında; 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 326/son ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 307/4. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezasının sanık bakımından kazanılmış hak olduğunun gözetilmemesi sonucu fazla cezaya hükmolunmasında isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Sanık ... hakkında hüküm kurulurken, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesinde düzenlenen "aleyhe hüküm kurma yasağı"na aykırı davranılıp davranılmadığının belirlenmesine ilişkindir.

    III- Hukuksal Değerlendirme:
    Ceza Genel Kurulunun 09/02/2016 tarihli ve 2014/8-71 esas, 2016/42 sayılı kararında da belirtildiği üzere, cezayı aleyhe değiştirememe yasağı öğreti ve uygulamada; "temyiz davası yalnızca sanık veya müdafii ya da sanık lehine Cumhuriyet savcısı veya sanığın eşi ya da yasal temsilcisi tarafından açıldığında hükümde yaptırımın türü ve ağırlığı bakımından sonucu sanığın aleyhine ağırlaştırıcı, diğer bir anlatımla aleyhe sonuç verici düzeltmelerin yapılamaması veya kurulacak yeni hükümdeki cezanın sanığın aleyhine olarak ilk hükümden daha ağır olamaması" şeklinde tanımlanmaktadır. Cezayı aleyhe değiştirememe yasağı, hükmün temyiz incelemesine başlarken, bakış açısını belirleyen bir usul kuralı olduğu gibi, bozmadan sonraki aşamada da ceza miktarının sınırını belirleyen bir yargılama ilkesidir. Bu sebeple temyiz incelemesinde öncelikle temyizin lehe veya aleyhe mi olduğu tespit edilip, inceleme buna göre yapılmalı ve sanık lehine tecelli eden bir hatanın doğuracağı hukuki neticeler aleyhte başvuru bulunmadıkça değiştirilmemelidir. Latince "reformatio in pejus judici appellato non licet" olarak adlandırılan, "bir hükmün aleyhe değiştirilmesi caiz değildir" şeklinde tecrüme edilen, öğreti ve uygulamada ise, "lehe kanun yolu davası üzerine hükmü aleyhe değiştirmeme, aleyhe bozmama zorunluluğu, aleyhe düzeltme yasağı, yaptırım ve sonuçlarını aleyhe kötüleştirememe ya da ağırlaştıramama kuralı, aleyhe bozma yasağı" olarak ifade edilen bu ilkenin amacı; hükmün aleyhine bozulabileceğini düşünen sanığın bazı davalarda istinaf ya da temyiz kanun yoluna başvurmaktan çekinmesinin önüne geçmek ve kanun yoluna başvurma hakkını daha özgürce kullanabilmesini sağlamaktır. Anılan kural, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326. maddesinin 4. fıkrasında; "Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz" şeklinde kanuni düzenlemeye dönüştürülmüştür. Buna göre ceza hukukumuzda genel anlamda bir kazanılmış hak kavramından bahsedilemeyeceği, yalnızca 1412 sayılı CMUK"nın 326. maddesinin son fıkrası uyarınca sınırlı biçimde uygulanabilecek olan "cezayı aleyhe değiştirememe" veya "aleyhte düzeltme yasağı"nın söz konusu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu kuralla ilgili olarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 307/4. maddesinde ise; "Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262. maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz" düzenlemesine yer verilmiştir. Kanundaki açık düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; yaptırımı ve sonuçlarını aleyhe değiştirme yasağının kapsamı yalnızca ceza miktarı ile sınırlı olacak, sanık veya onun lehine ilgililer tarafından temyiz davası açıldığında, lehe bozma üzerine yeniden kurulan hükümle belirlenen ceza ve sonuç önceki hükümle belirlenen cezadan ve sonuçtan daha ağır olamayacaktır. Gerek bozma ilamında, gerekse yerel mahkemece bozmadan sonra kurulan hükümde yaptırım ve sonuçları aleyhe değiştirme yasağına aykırılığın söz konusu olup olmadığı önceki ve sonraki hükümlerde yer alan ceza ve yaptırımların tüm yönleri ile karşılaştırılması suretiyle belirlenecektir. Ceza Genel Kurulu"nun 20.06.2006 gün ve 124-165 sayılı kararında; istinaf ve temyiz kanun yolları bakımından pozitif hukukumuzda yer alan “cezanın aleyhe değiştirilmemesi” ilkesinin, ceza muhakemesinin mutlak ve vazgeçilemez değerleri arasında yer alan ve evrensel
    hukukun benimsediği bir ilke olmadığı, kanunun düzenleniş biçimi ve amacı itibarıyla, asıl ceza yargılamasında verilen kararlara karşı kesin hükme kadar masumiyet karinesinden yararlanma hakkı bulunan sanığın temyiz kanun yoluna başvurudan çekinmemesini temine yönelik bir prensip olduğu açıklanmıştır. Belirtildiği üzere aleyhe değiştirme yasağı münhasıran “cezalar” ile ilgili ve sınırlı olup, fiilin nitelendirilmesinde ve suç adının belirlenmesinde geçerli değildir. Cezalar 5237 sayılı TCK"nın 45. maddesinde; hapis ve adli para cezaları olarak sayıldığından, cezalar arasında sayılmayan güvenlik tedbirleri ile diğer müesseselerin bu yasak kapsamda değerlendirilemeyeceği Ceza Genel Kurulunca duraksamasız olarak kabul edilegelmiştir.

    İncelenen dosyada;
    Sanık ... hakkında yapılan yargılama neticesinde Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/01/2014 tarihli ve 2012/63 esas, 2014/10 sayılı kararıyla sanığın, TCK"nın 106/1-2. cümle ve 62. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, hükmün sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 18. Ceza Dairesi"nin 17/05/2017 tarihli ve 2015/31548 esas, 2017/6007 sayılı ilamıyla sanığın, tartıştığı katılana av tüfeğini gösterme suretiyle gerçekleştirdiği eyleminin, TCK"nın 106/2-a maddesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı Kanunun 106/1. maddesinin son cümlesi uyarınca hüküm kurulması nedeniyle bozulmasına ve yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesinin gözetilmesine karar verildiği, bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2017 tarihli ve 2017/352 esas, 2017/558 sayılı kararıyla sanığın, TCK"nın 106/2-a ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, hükmün kanun yoluna konu edilmeksizin 05/01/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326. maddesinin 4. fıkrasında; "Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz" biçiminde düzenlemenin yer alması, bozmaya konu edilen ve sadece sanık tarafından temyiz edilen Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/01/2014 tarihli ve 2012/63 esas, 2014/10 sayılı kararında sanığın, TCK"nın 106/1-2. cümle ve 62. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi karşısında, bozma sonrası kurulan hükümde tayin olunacak cezanın 25 gün hapis cezasından fazla olamayacağı gözetilmeden, sanığın TCK"nın 106/2-a ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2017 tarihli ve 2017/352 esas, 2017/558 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.

    IV- Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, tehdit suçundan kurulan, Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2017 tarihli ve 2017/352 esas, 2017/558 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    2)Yargılamanın tekrarlanması yasağı ve aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre, hükmün, sanık hakkında netice cezanın belirlendiği fıkradan sonra gelmek üzere,
    "Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/01/2014 tarihli ve 2012/63 esas, 2014/10 sayılı kararıyla sanığın, TCK"nın 106/1-2. cümle ve 62. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve anılan hükmün yalnız sanık tarafından temyiz edildiği anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesinde düzenlenen aleyhe hüküm kurma yasağı nazara alınarak sanığın, neticeten 25 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, infazın bu miktar üzerinden yapılmasına,"
    fıkrasının eklenmesi biçiminde DÜZELTİLMESİNE, diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesine,
    3)Bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 14/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi