Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2507
Karar No: 2018/12483
Karar Tarihi: 19.12.2018

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/2507 Esas 2018/12483 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/2507 E.  ,  2018/12483 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacılar vekili, 02.11.2010 tarihinde sürücü ... idaresindeki sigortalı aracın kaza yapması sonucu araçta bulunan davacının annesi olan yolcu murisin vefat ettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 20.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini ve müteveffanın müterafik kusurunun bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 42.987,16 TL"nin 23/03/2012 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK"nin 43. (6098 sayılı TBK’nin 51.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan
    mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
    Somut olayda, davalı vekilince desteğin araçta hatır yolcusu olarak bulunduğu iddia edilmiştir. Mahkeme gerekçesinde desteğin hangi nedenle araçta bulunduğu (bu meyanda kendi yararı için araçta bulunduğu) belirlenemediğinden, davalı tarafın hatır taşıması nedeniyle indirim talebinin dikkate alınmadığı belirtilmiştir. Ancak ceza dosyası içerisinde bulunan ölü muayene tutanağında desteğin kardeşi olan ... beyanında kazadan bir gün önce desteğin bir arkadaşında kullandığı telefonun kabının kaldığını, onu almak için evden ayrıldığını, ayrıca kaza günü işe de başlayacağını, işe de arkadaşından gideceğini söylediğini, kendisinin de tamam dediğini, desteğin de akşam üzeri evden ayrıldığını ifade etmiştir. Mahkemece desteğin kardeşinin bu beyanları da değerlendirilerek olayda hatır taşıması bulunup bulunulmadığı hususu tekrar tartışılarak sonucuna göre hatır taşımacılığı var ise Daire ilkelerine göre tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    3-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, desteğin ölümünden önce boşandığı ve tekrar evlenmediği belirtilerek evlenme ihtimali indirimi yapılmamıştır. Oysa, Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamaları ile benimsenen ilkeleri uyarınca, sağ kalan eşin evlenme ihtimalinin belirlenmesinde AYİM tarafından hazırlanan tablolara itibar edilmekte ve uygulamada yeknesaklık sağlanmaktadır. Buna göre, ölümü tarihinde 38 yaşında olan ve bir çocuğu bulunan desteğin olay tarihi itibariyle evlenme ihtimali %4 olup bu oran üzerinden indirim yapılması gerekirken, yazılı şekilde davalı aleyhine fazla tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
    4-Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte 6098 sayılı TBK 53/3. maddesinin öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu,
    desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Sonuç olarak haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
    Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
    Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
    Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda desteğin boşanmış ve bir çocuklu olduğu, boşanmadan sonra yeniden evlenmediği belirtilerek, davacı çocuk için destek payı %50 oranında belirlenmiştir. Dosya kapsamından desteğin anne ve babasının da sağ olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, destek 38 yaşında boşanmış ve bir çocuklu olarak vefat etmiş olup, hayatın olağan akışına göre ileride evleneceği ve bir çocuk sahibi daha olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin %40"ını kendi
    ihtiyaçları, %20"sini mevcut çocuğuna, %20"sini annesi ve %20"sini babası için ayıracağı varsayılarak bu şekilde pay verilmesi gerektiği ancak desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, mevcut çocuğa, anne ve babaya birer pay vererek yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak desteğe %28,56, eşe %28,56, mevcut çocuk, anne ve babaya ayrı ayrı %14,28"er pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun daha olması durumunda bu kez desteğe iki, eşe iki, çocuklar ile anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak desteğe %25, eşe %25, çocuklar ile anne ve babaya ayrı ayrı 12,5’er pay verilmesi, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması (davalı lehine kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla) gerekirken, bu hususları gözetmeden hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi