17. Hukuk Dairesi 2018/4188 E. , 2018/12549 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili; 08/07/2011 tarihinde davalı sigortaya ZMMS poliçesi ile sigortalı sürücü ... "in sevk ve idaresindeki aracın çarpması sonucu ... "nin vefat ettiğini, kazadan sonra müvekkillerinin sigortaya başvurduğunu, 10/12/2012 tarihinde ... için 18.046,00 TL, ... için 14.513,00 TL olmak üzere toplam 32.559,00 TL anne ve babaya ödeme yapıldığını ancak müvekkillerinin mağduriyetinin ödenen bu bedellerin çok üzerinde olup kabul etmediklerini, eksik ödeme olduğunu, murisin motosiklette yolcu olarak bulunduğunu, vefat ettiğinde 23 yaşında olup öncesinde kahve işlettiği ve 1.650,00 TL aylık ortalama gelirinin olduğunu, adli yardım talebinde bulunduklarını bu nedenle taleplerinin kabulü ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla anne ... için 5.000,00 TL, baba ... için 5.000,00TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir."
Davalı vekili; dava konusu kazadan sonra davacılarn müracaatı üzerine açılan hasar dosyasında aktüerden alınan rapora göre, davacılara 12/12/2012 tarihinde toplam 32.559,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin kayıtsız
şartsız ibra edildiğini bu nedenle davanın haksız olduğunu, kaldı ki aktüerce yapılan hesaplama doğrultusunda bir ödeme olup yetersiz bir ödemeden bahsedilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile poliçe limiti ve kusur oranında sorumlu olunduğu gibi ancak dava tarihi itibariyle faiz talep edilebileceğini, manevi tazminat sorumluluklarının bulunmadığını, kusura ilişkin indirimlerin yapılması gerektiğini ifade ederek, haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile davanın ıslah edilen değer ile birlikte kabulü ile 10.005,15 TL nin davacı ... yönünden, 10.389,79 TL nin davacı ... yönünden olmak üzere, bu miktarlar üzerinden davalıdan tahsili ile bu davacılara verilmesine, bu toplam 20.394,94 TL nin 10.000,00 TL sine 09.10.2012, kalan 10.394,94 TL sine ise ıslah tarihi 09.12.2014 tarihi itibariyle avans faizi uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekili ile davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava Borçlar Kanunu"nun 45. maddesi (6098 sayılı BK m. 53) gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte trafik sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. 2918 sayılı KTK"nın 99/I. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları"nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde
sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Açıklanan bu ilke ve alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Zira, davalı ... şirketleri ile davacı arasındaki hukuki ilişkin sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre davalı ... şirketi bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan, zarar miktarı değil, kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır. Bu itibarla, sigorta şirketine başvuru yapılması veya dava açılmasıyla, kaza, davalı ... şirketlerine ihbar edilmiş olacağından, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır.
O halde mahkemece dosya kapsamından davacı tarafından 26.09.2012 tarihinde talepte bulunulduğunun anlaşılması karşısında bu tarihten 8 iş günü sonrasında temerrüt gerçekleştiği kabul edilerek, davalı ... şirketi yönünden 09.10.2012 tarihinden itibaren faizin işletilmesi yönünde karar verilmesi gerekirken ıslah edilen miktara ıslah tarihinden faiz işletilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davalıya sigortalı araç özel araç olup, asıl zarar verenden istenilemeyecek ticari temerrüt faizinin, onun sorumluluğunu üstlenen davalı sigortadan da istenemeyeceği, dolayısıyla bu aracın haksız eyleminin de TTK"nın 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliği taşımamasına, bu durumda da bu davalıdan ancak yasal faiz istenebileceğine, bu davalının hukuki sorumluluğunu üzerine alan davalı ... şirketinden de ancak aynı oranda temerrüt faizi istenebileceğine göre, davalı ... bakımından istem gibi ticari işlerde öngörülen avans faizine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
4-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu"nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da
gerektirebilir. Somut olayda davalı vekili, vefat edenin, dava dışı sürücü Haktan’ın kullandığı motosiklete sürücünün alkollü olduğunu bilerek bindiğini savunmuştur. Nitekim sürücü Haktan’ın kaza sonrası düzenlenen Adli Rapor Formuna göre ileri derecede alkollü olduğu, muris ...’ın birlikte bira içtikleri ve sonrasında kazanın meydana geldiği, dosya kasamından anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece, bu savunma üzerinde durularak, vefat edenin BK’nın 44. maddesi uyarınca, tazminattan indirim yapılması gerekir gerekmediği hususunda karar yerinde tartışılıp değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ile davalı ... vekilinin sair temyiz istemlerinin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ve davacılara geri verilmesine 20/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.