
Esas No: 2015/5484
Karar No: 2016/10279
Karar Tarihi: 12.12.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/5484 Esas 2016/10279 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.07.2008 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece fiili taksim nedeniyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 29.06.2010 tarihli, 2010/4446-8061 sayılı ilamıyla davalının fiili taksim savunması kanıtlanamadığından önalım hakkının kullanılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulü ile davalının hissesini elden çıkarmış olduğu taşınmaz yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, dava konusu olan diğer taşınmazlar yönünden dava açıldıktan sonra imar uygulamasına tabi tutulmak suretiyle taşınmazlardaki hissedarlık durumunun sona ermesinin davacının önalım hakkını kullanmasını engellemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescile karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargılama sırasında dava konusu taşınmazlarla ilgili birden fazla imar uygulaması yapılmış ve davacı tarafından ... 1. İdare Mahkemesi’nin 2011/849 ve .... 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/1073 Esas sayılı dosyalarında imar uygulamalarının iptaline ilişkin davalar açılmış olup, açılan bu davaların sonucu eldeki davanın sonucunu etkileyeceğinden idare mahkemelerinde açılan davaların sonuçlanmasının beklenmesi gerekir.
Kabule göre de, dava konusu edilen taşınmazlar yargılama aşamasında imar uygulamasına tabi tutulduğundan yeni oluşan parsellerde davacı ve davalının müşterek payı bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,12.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.