17. Hukuk Dairesi 2015/17281 E. , 2018/12670 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 18.12.2018 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldi. Diğer davalı taraftan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı ile davalı ... vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin 5 adet çekten dolayı davalı şirketten alacaklı bulunduğunu; davalı şirketin keşidecisi bulunduğu çeklerin, 30/11/2013, 15/12/2013, 26/12/2013, 30/01/2014 ve 15/02/2014 tarihli olduklarını; borçlu şirket ve dava dışı çek borçlularına karşı müvekkilinin 3 adet icra takibinde bulunduğunu; davalı şirket yönünden takiplerin kesinleştiğini; borçlunun alacakları karşılayacak bir mal varlığının bulunamadığını; fakat, sırf alacaklarının tahsilini engellemek için davalı şirketin, diğer davalı ..."e, 08/10/2013 tarihinde adına tapulu olan ..., 353 ada 4 parsel üzerindeki B blok 3. kat 9 numaralı daireyi devrettiğini; davalı ... Tezel"in, bu dairede 4 yıldır kiracı olduğunu; borçlu şirketle aralarında kira ilişkisinin bulunduğunu; bu sebeple davalı şirketin borca batık olduğunu bilecek durumda olduğunu belirterek; ... İcra Müdürlüğünde müvekkilince başlatılan 3 adet icra dosyasındaki alacak ve ferilerinin ulaşacağı miktarla sınırlı olarak; ... 353 ada 4 parsel üzerindeki B blok 3. kat 9 numaralı daire için haciz ve satış isteme hakkı tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; davalı şirket temsilcilerini veya ortaklarını hiç görmediğini, dava konusu taşınmazın üzerindeki ipotekleri kaldırıp, kalan satış bedelini de ödemek suretiyle evi aldığını; kirada oturduğu evi almasının hayatın olağan akışına tamamen uygun olduğunu, müvekkilinin gerçek bir satışla bu daireyi aldığını; davalı şirketin mali durumunu bilmediğini, ortak veya temsilcilerini tanımadığını, İİK.nın 280/son maddesinin de uygulanamayacağını; zira davalı şirketin iştigal sahasının un-ekmek ve unlu mamuller olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalı ..."in davacının alacağına engel olmak için bu devre katılmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, İİK."nın 277. ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu davanın ön koşulu, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK."nun 277. md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK."nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların
iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fahiş fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK."nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Dava konusu gayrimenkulün tapu kayıtlarına göre dubleks daire dosya kapsamına göre ise villa tarzında olduğu anlaşılmaktadır. İİK"nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece; davalı ..."in 01/01/2011 tarihli kira sözleşmesiyle bu yerde oturmaya başlaması; kira bedellerinin banka kanalıyla ödenmesi karşısında; İstanbul gibi bir büyük kentte, bu tür bir ilişki içinde; kiracı ile mülk sahibinin birbirinin maddi durumunu bilebilecek oranda tanımalarının beklenemeyeceği yönündeki değerlendirmeleri ve davalı ..."in banka kayıtlarına göre devrin gerçekleştiği 08/10/2013 tarihinde, önce ipotek alacaklısı İş Bankası"nın alacağının ödendiği, davalı ... hesabından da, davalı- borçlu şirketin hesabına; davaya konu dairenin tapu
bilgileri de verilerek, satış bedeli olarak 700.000,00 TL"nin gönderildiği, devir tarihindeki bu dairenin gerçek değerinin 2.000.000,00 TL olduğuna göre aynı gün 900.000.00 TL"lik ipoteğin kaldırılması buna tapudaki satış bedeli olan 700.000,00 TL’nin eklenmesiyle, satışın 1.600.000,00 TL üzerinden yapıldığı; hal böyle olunca rayiç satış bedeline nazaran, muvazaayı gösterecek miktarda bir eksik satış bedelinin söz konusu olmadığı yönündeki tespitleri doğru ise de; mahkemece taşınmazın hem şirket üzerine kayıtlı olması hem de bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin 2.000.000,00 TL gibi yüksek bir bedel olması karşısında İİK"nın 280/son maddesi gereğince şirketin sermayesinin mühim bir kısmını oluşturup oluşturmayacağı konusunda bir değerlendirme yapmaması doğru değildir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; konusunda uzman bir bilirkişi aracılığı ile davalı borçlu Mühendisler Un Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin tüm ticari sicil kayıtları ve tüm ticari defterleri getirilerek üzerinde inceleme yapılarak, şirketin sermayesinin belirlenip, dava konusu taşınmazın değerinin (bilirkişi tarafından belirlenen 2.000.000,00 TL) söz konusu şirketin belirlenen sermayesinin mühim bir kısmını oluşturup oluşturmadığı konusunda ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, 24/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.