17. Hukuk Dairesi 2018/2809 E. , 2018/12676 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; müvekkili sigorta şirketine "İşyeri Sigorta Poliçesi" ile sigortalı işyerinin bir üst katında bulunan davalıya ait işyerinden (diş hekimi muayenehanesi) sızan suların sirayet etmesi sonucu sigortalı işyerinde hasar-zarar meydana geldiğini, olayın 25/01/2013 günü davalıya ait işyerinin hasta muayene bölümünde bulunan lavabo altındaki su borusunun patlaması sonucu oluştuğunu, tespit edilen 5.488,00 TL zarar bedelini sigortalısına 30/03/2013 tarihinde ibraname karşılığında ödeyen müvekkili sigorta şirketinin TTK."nın 1301. maddesi hükmü uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu, oluşan zarardan sorumlu olan davalıya zarar bedelini ödemesi hususunda gönderilen 10/04/2013 ve 19/06/2013 tarihli yazılara rağmen ödemediğini ileri sürerek sigortalı işyerinde oluşan 5.488,00.TL hasar zararın ödeme tarihi olan 30/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 5.488,00 TL"nin 30/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarara sebep olduğu
iddia edilen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda; davalının kiracı olarak faaliyet gösterdiği işyeri ile davacı tarafından sigortalanan işyerinin aynı binada yer aldığı ve zarar gören sigortalı taşınmaz ile zarara yol açtığı iddia olunan taşınmazın bulunduğu anataşınmazda, dosya kapsamındaki tapu kayıtlarına göre kat irtifakı kurulu olduğu anlaşılmaktadır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun"un Ek 1. maddesinde ise kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde çözümleneceği düzenlemesine ve 17/3. maddesinde ise "kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi anagayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalının işyeri ile davacıya sigortalı işyerinin bulunduğu binada kat mülkiyetine geçilip geçilmediğinin ilgili tapu müdürlüğünden sorulup kayıtların getirtilmesi; davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçildiğinin tespiti halinde, uyuşmazlığın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"ndan kaynaklandığının gözetilmesi; yapılacak araştırmada, kat mülkiyetine geçilmediğinin saptanması halinde ise, KMK"nun 17/3. maddesi gereği, hasar tarihi itibariyle anataşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılmaya
başlanılıp başlanmadığının araştırılması ve üçte ikilik kullanımın olması halinde, uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağı dikkate alınarak, davada Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan HMK"nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK"nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün re"sen BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 24/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.