15. Ceza Dairesi 2017/8232 E. , 2019/10592 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1- Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan, TCK"nın 204/1, 43, 62 ve 53 maddeleri uyarınca ayrı ayrı mahkumiyet (2 kez)
2- Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan, TCK"nın 158/1-d, 168/2, 52/2 ve 51 maddeleri uyarınca ayrı ayrı mahkumiyet (2 kez)
Resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından, sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafisi tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanıkların kardeş olup aynı eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek, olay tarihinde katılanlar ... ile ..."nın nüfus cüzdanlarını hukuka aykırı şekilde ele geçirdikleri, daha sonra katılanların nüfus cüzdanı asıllarındaki fotoğraflara benzemeye çalışarak ve de kimlik bilgileri kullanılarak, .... Alışveriş Ticaret A.Ş. yetkilisi müşteki ....ile taksitli satış sözleşmesi yaparak buna ilişkin toplam 5 adet 6.827,00 TL bedelinde bono yaptıkları, bu bonolara borçlu ve kefil sıfatıyla imza attıkları, yine aynı yöntemle bu kez ....Dayanıklı Tüketim Malz. San. ve Tic. A.Ş. yetkilisi olan katılan ... ile taksitli satış sözleşmesi yaparak, buna ilişkin toplam 27 adet 8.775,00 TL bedelinde senet yaptıkları, bu senetlere de yine kendi gerçek kimliklerini saklayarak borçlu ve kefil sıfatıyla imza attıkları, bu surette sanıkların.... Alışveriş Ticaret A.Ş."ye ve .... Dayanıklı Tüketim Malz. San. ve Tic. A.Ş."ye yönelik eylemleri nedeniyle zincirleme şekilde iki kez resmi belgede sahtecilik ve iki kez nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddia ve kabul olunan somut olayda,
I- Sanık ... hakkında ... Alışveriş Ticaret A.Ş. ve ...Dayanıklı Tüketim Malz. San. ve Tic. A.Ş."ye yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde;
Sanığın ikrar içeren savunması, katılan ve müşteki beyanları, nüfus cüzdanı ve senet asılları ile tüm dosya kapsamına göre, atılı suçun sübut bulduğuna ilişkin mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.
TCK"nın 51. maddesi gereğince adli para cezasının ertelenemeyeceği gözetilmeden, sanık hakkında hükmedilen hapis ve adli para cezasının ertelenmesine hüküm verilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafisinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-) Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
b-) 5237 sayılı TCK’nın 51/6. maddesi uyarınca cezası ertelenen sanık hakkında, herhangi bir denetim süresi belirlenmeyerek ve denetim süresince, sanık hakkında, herhangi bir yükümlülük yüklenip yüklenmeyeceği veya uzman kişi görevlendirilip görevlendirilmeyeceği hususlarında bir karar verilmeyerek, infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun"un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla "120 gün", "60 gün", “50 gün” ve “1.000 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkarılarak, yerlerine sırasıyla "5 gün", "2 gün", “1 gün” ve "20 TL" adli para cezası ibarelerinin eklenmesi, yine hüküm fıkrasının ilgili kısmına, “TCK"nın 51/6. maddesine göre sanığın kişiliği ile sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak, sanığa herhangi bir yükümlülük yüklenip yüklenmeyeceğine veya uzman kişi görevlendirilmesine yer olmadığına” ibarelerinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II- Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükümleri ile sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde;
A-) Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükümleri yönünden; Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22/04/2014 gün, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nın “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişinin haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, sanıklar hakkında, aynı suç işleme kararıyla ve aynı anda düzenlenen ve kullanılan bonolarla ilgili olarak tek bir suçtan hüküm kurulması gerekeceği, buna karşın, aynı suç işleme kararıyla fakat değişik zamanlarda düzenlenen bonolarla ilgili olarak yine tek bir resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulup, aynı kanunun 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümleri gereğince cezanın arttırılması gerektiği, farklı suç işleme kastının bulunduğunun ispatı halinde her bir eylemin ayrı bir suç oluşturacağı, bu hukuksal olgular ışığında somut olay incelendiğinde; sanıkların, değişik tarihlerde kullandığı sahte bonolar nedeniyle hukuki kesinti söz konusu olmadığından tek bir resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulup, aynı kanunun 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümleri gereğince cezanın arttırılması gerektiği gözetilmeyerek, ayrı ayrı iki kez zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
B-) Sanık... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hükümler yönünden; sanığın ikrar içeren savunması, katılan ve müşteki beyanları, nüfus cüzdanı ve senet asılları ile tüm dosya kapsamına göre, atılı suçun sübut bulduğuna ilişkin mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafisinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
2-) Adli sicil kaydına göre sabıkasız olup, duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz bir kişiliği bulunmayan, hakkında takdiri indirim nedeni uygulanan, zararı gideren ve cezası ertelenen sanık hakkında; nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hükümde, yeterli olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kabule göre de;
a-) TCK"nın 51. maddesi gereğince adli para cezasının ertelenemeyeceği gözetilmeden, sanık hakkında hükmedilen hapis ve adli para cezasının ertelenmesine karar verilmesi,
b-) 5237 sayılı TCK’nın 51/6. maddesi uyarınca cezası ertelenen sanık hakkında, herhangi bir denetim süresi belirlenmeyerek ve denetim süresince, sanık hakkında, herhangi bir yükümlülük yüklenip yüklenmeyeceği veya uzman kişi görevlendirilip görevlendirilmeyeceği hususlarında bir karar verilmeyerek, infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 24/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.