8. Hukuk Dairesi 2013/2592 E. , 2014/1066 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/06/2012
NUMARASI : 2009/182-2012/319
K.. F.. ile Y.. T.. ve N.. F.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 14.06.2012 gün ve 182/319 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, muristen intikal ve eklemeli zilyetlik hukuki sebeplerine dayalı olarak dava konusu 113 ada 7 parsel, 104 ada 49 parsel, 173 ada 41 parsel, 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeninin miras payı oranında adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Y.. T.. vekili, muris A. T."un ölümünden sonra, davalı olarak gösterilen N.. F.. hariç diğer mirasçıların mirastan intikal eden paylarını vekil edenine sattıklarını, davacının da kendisine düşen miras payını yazılı sözleşme ile 27.09.2002 tarihinde bedeli karşılığında vekil edenine devrettiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı N. T. davaya konu taşınmazların tamamını davalı kardeşleri Y.. T.."un kendisi üzerine tespit ve tescil ettirdiğini, kendisinin bu durumdan haberi olmadığını, davalının kendisine ve diğer kardeşlerine pay vermediğini açıklayarak davacının davasının kabulünü talep ederek, dava konusu taşınmazların miras payları oranında tüm mirasçılar adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, verilen kesin süre içerisinde davacı tarafça keşif giderinin yatırılmamasından dolayı tüm dosya kapsamına göre davanın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan tüm bilgi ve belgelere göre; mahkemece 25.01.2012 tarihli yargılama oturumunda davacı vekiline keşif giderlerini yatırması için kesin süre verildiği, bir sonraki 02.05.2012 tarihli oturumda davacı vekilinin vekillikten çekildiği ve bu durumun vekil edenine tebliğini talep ettiğini beyan ettiği, 02.05.2012 tarihli duruşma zaptının 18.05.2012 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu gereğince davacıya tebliğ edildiği; ancak
tebliğin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki, tebliğ evrakı üzerinde "muhatap çarşıda olduğundan dayısı Yüksel Seymenoğlu imzasıyla tebliğ edildi" yazılı olup; tebliği alan kişinin muhatap ile aynı konutta ikamet edip etmediği hususu belirtilmemiştir. Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı olarak yapılan tebliğin sonucu olarak, davacı asil, vekilinin vekillikten çekilmesinden usulüne uygun şekilde haberdar olmamıştır. Dosya içerisindeki yargılama tutanaklarının incelenmesinden, vekilinin çekilmesinden sonra davacının hüküm verilen bir sonraki oturuma katılmadığı görülmektedir.
Anayasa’nın 36. maddesine göre “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” HMK"nun 27 (HUMK. m. 73) maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını da kapsamaktadır. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama sujelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gereklidir.
Somut olayda, az yukarıda açıklanan gerekçe ile davacıya vekilinin çekilmesine ilişkin olarak usulsüz tebligat yapıldığı halde yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmuş olması hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder nitelikte olduğu gibi açıklanan Anayasa ve Yasa maddelerine de aykırı olmuştur.
Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK. m. 297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.