11. Hukuk Dairesi 2015/6851 E. , 2016/869 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ)
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19.03.2015 tarih ve 2014/1104-2015/246 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin ...."nin 26/08/2010 tarih ve 2010/55752 sayılı .... markası ile bir çok ürünün üretim ve satışını yaptığını, davalının ise kendileri tarafından üretim ve satışı yapılan .... markası adı altında, ayçiçek yağı ürünü kapsamında müvekkiline ait .... marka ve görsellerini aynı desen ve renk kullanılarak ambalaj kompozisyonu ile kullanarak müvekkili markasına karşı iltibas ve tecavüzde bulunduğunu, bu kullanımın haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı adına tescili yapılan 2014/10022 sayılı ..... ibareli markanın hükümsüzlüğüne, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine, davalının tecavüz oluşturan ürünlerinin toplatılarak imhasına ve kararın ilanına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; her iki tarafa ait tescilli markalar açısından bakıldığında aynı ve ayırt edilmeyecek kadar benzerlik olmadığını, karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, orta seviyeli bir tüketicinin dahi markalardaki her iki işaret nedeni ile markaları karıştırmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin ....+şekil ibareli markasının tescil edildiği hali ile davacı markası arasında iltibas bulunmadığı, kullanılan halinin ise ancak tecavüzün men"i davasına konu edilebileceği, kaldı ki; taraf beyanlarından böye bir davanın da derdest olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davalıya ait olduğu ileri sürülen 2014/10022 sayılı “....” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve davalı tarafından söz konusu marka altında üretim ve satışı yapılan ürünler üzerindeki kullanımın, davacı adına tescilli 2010/55752 sayılı “....” ibareli markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile vaki tecavüzlerin ref ve men"ine, haksız eylemlerde kullanılan tüm emtia, malzeme ve makinelerin toplatılmasına ve
imha edilmesine ve kararın hüküm fıkrasının ilanına ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK"nın 114/h maddesinde hukuki yarar dava şartları içerisinde gösterilmiş olup aynı yasanın 115. maddesinde hakimin açılan davada hukuki yararın bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında resen gözeteceği belirtilmiştir. Mahkemece her ne kadar davalı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin davacı talebi esasa yönelik gerekçelerle reddedilmiş ise de, dosya kapsamında bulunan 31/10/2014 tarihli .... Markalar Dairesi Başkanlığı yazısı ve diğer belgelerden, davalı tarafın..... kod numaralı marka başvurusuna ilişkin tescil işlemlerinin muhtelif aşamalarda devam ettiği bildirilmiş olup, söz konusu markanın tescil edilip edilmediği anlaşılamamıştır. Hükümsüzlük davası, sadece sicilde kayıtlı bir marka hakkında açılabilir. Oysa dava tarihi itibariyle davalı adına sicilde kayıtlı bir marka bulunup bulunmadığı dosya kapsamı itibariyle belli olmayıp, mahkemece hükümsüzlüğü talep edilen markanın dava tarihinde davalı adına tescilli olup olmadığı araştırılarak, davacının hükümsüzlük talep etmekte hukuki yararının bulunup bulunmadığı ve erken açılmış bir dava olup olmadığı değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
2- Diğer yandan, mahkemece, davacının dava dilekçesinde sıraladığı ve yukarıda da açıklanan ve hükümsüzlük talebi dışında kalan diğer talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmadığı gibi, kararın gerekçesinde davalının dava konusu ürünler üzerindeki ambalaj kullanımının ancak tecavüzün men"i davasına konu olabileceği belirtilmek suretiyle sanki böyle bir davası yokmuş gibi hüküm tesisi de doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.