11. Hukuk Dairesi 2015/6776 E. , 2016/878 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/02/2015 tarih ve 2014/1603-2015/120 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirketin yurt içi ve yurt dışına eşya ve mal taşımacılığı, lojistik, depolama faaliyetleri ve buna bağlı sair işlerle iştigal ettiğini, iş yoğunluğu yaşandığı dönemlerde sözleşme mukabili taşımacılık yapan kişi ve kuruluşların araçlarını kiralayarak veya tek seferlik taşıma sözleşmesi yaparak hizmet ifa ettiğini, müvekkilinin .... firmasının Bursa"daki fabrikasından firmanın ...."da bulunan bayisine taşınacak olan meyve suyunun davalı ..."ya ait diğer davalı ..."nın sürücüsü olduğu kamyona 31.10.2011 tarihinde yüklendiğini, sevk irsaliyesi düzenlendiğini, davalı tarafın da nakliye bedeli faturası düzenlediğini, 31.10.2011 tarihli taşıma sözleşmesi imzaladıklarını, taşımaya ilişkin tüm sorumluluk ve yükümlülüklerinin açıkça belirtildiğini, ancak sürücü ..."ya teslim edilen ürünün yerine ulaştırılmadığını, yapılan tüm araştırmalara rağmen sürücüye ve emtiaya ulaşamadıklarını, müvekkilinin maddi zarara uğradığını, emtia değerinin .... firmasınca kendisine yansıtıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL uğranılan zararın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tahsiline, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; daha sonra davasını ıslah ederek dava değerini 16.052,00 TLye yükseltmiştir.
Davalı ...; olayda kullanılan .... plakalı aracı 27.10.2011 tarihli Araç Satış Sözleşmesi ile diğer davalıya sattığını, davaya konu olayın 31.10.2011 tarihinde gerçekleştiğini, o tarihte aracın maliki olmadığını, ayrıca devam eden soruşturma kapsamında ... isminin de sahte olduğunu, gerçekte bu kişinin .... olduğunu öğrendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı ... usulüne uygun tebligat ve davetiyeye rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalılardan ..."nın 31/10/2011 tarihli sözleşme öncesinde taşımanın yapıldığı .... plaka sayılı aracı 27/10/2011 tarihli araç satış sözleşmesi uyarınca diğer davalı ..."ya satıp devrettiği, taşıma sözleşmesinin bu tarih sonrasında davacı ve ... arasında düzenlendiği, davacı şirket çalışanının da polis karakolunda verdiği ifadesinde ..."nın nakliye bedeline
ilişkin faturayı ruhsatta adı olduğu için ... adına kestiğini ancak nakliye bedelinin ..."ya ödendiğini beyan ettiği, dolayısıyla malların davalı ... tarafından taşınmış olup araç maliki olmadığı gibi sözleşmede de imzası olmayan diğer davalı ..."nın zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, sözleşmeyi taşıyan sıfatıyla imzalayan ..."nın taşımaya konu malları adresine teslim ettiğine dair dosyada delil bulunmadığı, davacının dava dışı firma tarafından adına düzenlenen 16.052,00 TL fatura bedelini davalı ..."dan talep edebileceği gerekçesiyle davanın ... yönünden kabulü ile 16.052,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, davalı ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... temyiz etmiştir.
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir. Yargılama süresince usulüne uygun yapılan tebligatlara rağmen cevap dilekçesi sunmayan ve yargılamaya da katılmayan davalı ... gerekçeli kararın tebliği üzerine süresinde ve usulüne uygun olarak sunduğu temyiz dilekçesinde, davaya konu eylemi kimliğini kopyalayan dava dışı üçüncü kişinin gerçekleştirdiğini, bu durumun ceza mahkemesi kararıyla da sabit olduğunu, tarafına dava yöneltilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini savunarak yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davalının itirazı, davalı sıfatına yönelik bir itiraz olup, sıfat, dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkiyi ifade eder ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen kişi şeklen o davanın tarafı olsa da, gerçekten davalı olma sıfatı yoksa, yani sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi konumunda bulunmuyorsa, mahkemece dava konusu hakkın esası hakkında karar vermek yerine, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Bu karar, davanın dinlenemeyeceğine ilişkin bir karar olmayıp, yine davanın esasına ilişkin bir karardır. Böyle bir karar, sadece o davada taraf olarak gösterilmiş olan kişiler arasında kesin hüküm teşkil eder. Davanın taraflarının bu sıfata (husumet) sahip olmaları dava şartı değildir, ancak hakkın özüne ilişkin bir itiraz olduğundan, mahkemece sıfat yokluğunun yargılamanın her aşamasında ve resen gözetilmesi gerekir (KURU/ARSLAN/YILMAZ; Medeni Usul Hukuku, 24. baskı, Ankara 2013, s. 224-225). Bu durumda, davalı ... tarafından davalı sıfatının yokluğuna yönelik itirazın mahkemece, dosya kapsamındaki diğer davalı ..."nın cevap dilekçesindeki beyanı gibi veriler dikkate alınarak değerlendirilmesi ve varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle adı geçen davalı yönünden davanın kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."nın temyiz itirazının kabulü ile hükmün mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.