8. Hukuk Dairesi 2013/1257 E. , 2014/1183 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Karakoçan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/06/2012
NUMARASI : 2009/319-2012/167
H.. U.. ile Hazine ve K. Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Karakoçan Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 27.06.2012 gün ve 319/167 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı H.. U.. vekili, mevkii ve sınırları dava dilekçesinde gösterilen birbirine bitişik beş parça tapusuz taşınmazların babasından intikal ettiğini, yirmi yılı aşkın süreden beri malik sıfatıyla davasız aralıksız zilyet olunduğunu ileri sürerek davacı ile annesi R. Ö. ve kardeşleri M. U. İ. U., Y. U. ile L.U.adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Her ne kadar karar başlığında gösterilmemişlerse de adlarına tescil istenen diğer kişiler aynı avukata vekaletname vermek suretiyle davaya katılmışlardır.
Davalılardan Hazine vekili davanın reddini savunmuş, diğer davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi ise davacının iddialarının doğru olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ekli krokide A, B, C, D ve E harfleriyle gösterilen yerlerin davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Davalı Hazine temsilcisi süresinde temyiz itirazında bulunmuştur.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 4721 sayılı TMK"nun 713.maddelerine dayanılarak açılmış tapusuz taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, davacı lehine mülkiyeti kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde kabul kararı verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme taraf teşkili bakımından yeterli görülmemiştir. Şöyle ki; keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazların öncesinin davacının babası M. U. ile amcaları Salih ve C. U."a ait olduğunu, aralarında yaptıkları taksim sonucunda davacının babasına kaldığını, daha sonra davacı ve kardeşlerinin tarlayı ekip biçtiklerini bildirmelerine, dosya arasındaki aile nüfus tablosuna göre davacının evlenerek başka haneye naklen gitmeleri nedeniyle kayıtları kapatılmış olan dava dışı başka kardeşlerinin bulunmasına rağmen muris M. U."ın davacının ve adlarına tescil istenen R. Ö., M. U., İ. U. Y. U. ve L. U."tan başka mirasçılarının bulunup bulunmadığı; ayrıca, M.U."ın tüm mirasçıları arasında geçerli bir taksimin yapılıp yapılmadığı sorulup belirlenmemiştir. Tüm bu açıklamalar nedeniyle, öncelikle davacının muris babası M. U."ın mirasçılık belgesi alınarak dosya arasına konulmalı, davacı ve adlarına tescil istenen kişilerden başka mirasçıların bulunması durumunda tescile konu taşınmazların mirasçılara intikal şekli (taksim, satış, bağış vs.) üzerinde durularak önce davacı taraftan, sonra duruma göre yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalıdır.
Yapılacak araştırma ve inceleme sonunda, muris Mustafa"nın davacı Haydar ve adlarına tescil istenilen kişilerden başka mirasçılarının bulunması ve terekenin elbirliği mülkiyetinde olduğunun tespit edilmesi durumunda; TMK"nun 701.maddesi hükmüne göre elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmıştır ve terekenin tamamını kapsar. Aynı Kanun"un 702. maddesinde, topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Dava açıp yürütmekte tasarrufi bir işlemdir. Dava, tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğundan TMK"nun 640. maddesindeki koruma kapsamında da değildir. Mirasçılardan birinin ya da birkaçının, taşınmazın tamamının ya da payının kendi adına tescili için dava açması mümkün değildir. Başka bir anlatımla, bir veya birkaç mirasçının elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkileri bulunmamaktadır. Mirasçılardan birinin ya da birkaçının taşınmazın tamamının ya da payının kendi adına tescili için açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması (olurlarının alınması) veya TMK"nun 640.maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesi de mümkün değildir. Davacının tek başına böyle bir dava açma yetkisi bulunmadığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekir. Yapılacak araştırma sonucunda çekişme konusu taşınmazların davacıların mülkiyetine geçtiği ve elbirliği mülkiyetinden çıktığının belirlenmesi durumunda ise dosya içeriğine ve toplanan delillere göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre de, aynı avukata vekalet verilmesine rağmen H.. U.. dışındaki davacıların karar başlığında gösterilmemesi eksiklik ise de bu durum maddi hata olup mahallinde düzeltilmesi mümkün olduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçeler nedeniyle davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.