11. Hukuk Dairesi 2015/2595 E. , 2016/962 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/09/2014 tarih ve 2008/251-2014/319 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26.01.2016 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin dava dışı ...."nin ortağı bulunduklarını, davalı gerçek kişilerin de 29/09/2006 tarihli sözleşme ile anılan şirketin ortağı olduklarını, bu sözleşme ile gerçek kişi davalıların ayrıca tespit edilen fiyatlar ile ve vadeli olarak ...."ye piliç/civciv temin etmeyi, diğer davalı...."nin de aynı sözleşme ile yine tespit edilen fiyatlar üzerinden ve vadeli olarak tavuk yemi tedarik etmeyi taahhüt etmelerine rağmen, bir süre sonra bu yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, yine ...."nin genel kurullarının yapılmasını engelleyerek şirketin faaliyetine son vermesine neden olduklarını, bunun da davacıların ortağı bulunduğu şirketin ticari itibarının ağır derecede zedelenmesine ve davacıların hisselerinin rayiç değerinin düşmesine yol açtığını ileri sürerek, davacıların hisselerinin değer kaybetmesi nedeniyle toplam 10.000 TL. maddi tazminat ile birlikte 2.500 TL. kâr kaybının davalı şirketten, 2.500 TL. kâr kaybı tazminatının da davalı gerçek kişilerden tahsilini istemiş, 08/10/2012 tarihli ıslah dilekçesi ile kâr payı mahrumiyeti için tazminat taleplerini toplam 146.167 TL."ye, hisse senetlerinin rayiç değerlerinin düşmesi nedeniyle talep ettikleri tazminatı da 55.000 TL."ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili, 29/09/2006 tarihli hisse devir ve ortaklar arası sözleşmenin 15.3. maddesi gereğince alacaklı sıfatının ...."ye ait olduğunu ve davacıların işbu davayı açamayacaklarını, müvekkillerinin genel kurul toplantısına katılmamasının şirketi kilitlemek anlamına gelmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosyaya sunulan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, ...."ye civciv ve tavuk yemi temin etmeyi üstlenen davalıların bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle sorumluluklarının bulunduğu, davalı ...."nin yem temin yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle ...."nin uğradığı zararın 123.019,62 TL. olduğu, davacılar vekilince 26/06/2014 tarihli oturumunda, ...."deki 123.019,62 TL. zarardan, davacıların paylarına isabet eden 25.617 TL."nin davalı ...."den tahsilini istediklerinin, diğer taleplerinden feragat edildiğinin bildirildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 6.717 TL."nin davacı ..., 6.720 TL."nin davacı ... ..., 6.090"ar TL."nin davacılar ... ve...."a ait olmak üzere, toplam 25.617 TL."nin dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine, diğer taleplerin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, maddi tazminat ile birlikte kâr kaybı nedeniyle uğradıkları zarar karşılığı tazminatın davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, davacılar vekilince sunulan 14.04.2014 havale tarihli dilekçede ve 26.06.2014 tarihli oturumdaki beyanlarında, gerçek kişi davalılar hakkındaki davalarından ve diğer tüm taleplerinden feragat ettikleri, sadece davalı Özlem Tarım Ürünleri A.Ş. hakkında, sözleşmeye aykırı ve yüksek fiyatla mal temin etmek suretiyle, müvekkillerinin ortağı bulunduğu ...."nin maliyetini yükselterek, müvekkillerinin kar payının azalmasına neden olması dolayısıyla uğradıkları (25.617) TL. zararın, anılan davalıdan tazminine ilişkin davalarını devam ettirdikleri bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki 29.09.2006 tarihli hisse devri ve ortaklar arası sözleşme ile tarihsiz ek sözleşmenin ve dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, anılan sözleşmelerde, davalıların ...."ye ortak olmaları şartlarının yanında, B grubu hissedar olan davalı gerçek kişilerin, ...."ye düşük fiyatla civciv/piliç temin etmeyi, C grubu hissedar olan davalı şirketin de, aynı şekilde düşük fiyattan tavuk yemi tedarik etmeyi taahhüt ettiği, ancak bu taahhütlerini yerine getirmedikleri ve ...."nin de bu nedenle zarara uğradığı anlaşılmaktadır.
Davacıların yukarıda belirtilen taleplerinin ortaklık hakkından kaynaklanan ve şirket yöneticilerinin gerek kanun gerekse ana sözleşmede belirtilen görevlerini yaparken kusurlu davranmalarından doğan, doğrudan zararın tazmini istemine ilişkin olmadığı açıktır. Zira davalı ....nin, dava dışı ...."nin yönetim kurulu üyesi olduğu iddia edilmediği gibi, meydana gelen zararın da, yöneticinin kusurundan kaynaklanan ve ortaklarca talep edilebilecek doğrudan zarar niteliğinde olduğunun söylenebilmesi de mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta iddianın ileri sürülüş biçimi ve taraflar arasındaki sözleşmenin üçüncü kişi yararına sözleşme olduğu hususları dikkate alındığında, davacıların taleplerinin 818 sayılı BK."nın 111. (6098 sayılı TBK."nın 129.) maddesine dayandığı anlaşılmaktadır. Bir sözleşmede ifanın taraflarca üçüncü kişiye yapılmasının kararlaştırılmasına, üçüncü kişi yararına sözleşme denir. Üçüncü kişi yararına sözleşmeler de eksik üçüncü kişi yararına sözleşme ve tam üçüncü kişi yararına sözleşme olmak üzere ikiye ayrılır. Eksik üçüncü kişi yararına sözleşmede üçüncü kişi sadece vaat eden tarafından teklif edilen ifayı kabul yetkisine sahip olup, buna karşılık ondan borcun ifasını isteme hakkına sahip değildir. Bu tür sözleşmelerden yalnız vaat ettiren lehine alacak hakkı doğar. Borcun üçüncü kişiye ifasını talep hakkı da vaat ettirene aittir. Tam üçüncü kişi yararına sözleşmelerde ise üçüncü kişi, vaat edilen edimin ifasını talep yetkisine sahiptir. Tam üçüncü kişi yararına sözleşmeden doğan borç da üçüncü kişiye ifa edilir. Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa bu yetkinin vaat ettirene de tanınması gerekir. Ancak bu halde vaat ettiren ile üçüncü kişi, vaat edene karşı müteselsil alacaklı sıfatına sahip olmazlar. Zira burada üçüncü kişi veya vaat ettiren, borcun içlerinden birine değil, sadece üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebilirler. Dolayısıyla gerek eksik gerekse tam üçüncü kişi yararına sözleşme olsun, borcun ancak üçüncü kişiye ifası istenebilir. Somut uyuşmazlıkta ise davacı tarafça tazminatın kendilerine verilmesi istendiğinden, davacıların bu şekilde bir talepte bulunabilmesi de mümkün değildir.
Bununla birlikte tam üçüncü kişi yararına sözleşmelerde borçlu, üçüncü kişiye hiç veya gereği gibi ifada bulunmazsa, vaat ettiren bu yüzden uğradığı zararın tazmin edilmesini, üçüncü kişiden bağımsız olarak veya onun yanında talep edebilir (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 18. Baskı, s:1150). Ancak somut uyuşmazlıkta davacıların uğradıklarını ileri sürdükleri zarar, davalıların dava konusu sözleşmede kararlaştırılan edimlerini yerine getirmemeleri nedeniyle zarara uğrayan üçüncü kişi ...."nin ortağı olmaları dolayısıyla uğradıkları zarardır. Bir sermaye şirketi olan dava dışı ...."nin ortağı bulunan davacıların, ortaklık ilişkisi dolayısıyla uğradıkları bu türden bir zararın tazmin edilmesini kendi adlarına talep etmeleri, şirketler hukukunun yukarıda açıklanan ilkeleri ile de bağdaşmaz. Zira bu türden bir tazminat önce ...."ye ödenmeli, şirket bünyesinde değerlendirildikten sonra geriye bir kar payı kalırsa, o da gerekli karar mekanizmalarından geçerek ortaklara dağıtılmalıdır. Diğer bir deyişle somut uyuşmazlıkta davacıların, dava konusu sözleşmenin tam üçüncü kişi yararına sözleşme olduğunu, bu sözleşme dolayısıyla ortağı bulundukları üçüncü kişi ...."nin zarara uğradığını ileri sürerek, ortaklık payları oranında ve kendi adlarına, vaad eden davalılardan tazminat talebinde bulunabilmeleri de mümkün değildir.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı şirket yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, davalı şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı şirket yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı şirkete iadesine, 28/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.