17. Hukuk Dairesi 2014/15437 E. , 2017/146 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davacı ... ve ...."ün babası, ..."nın eşi olan ...."nın sevk ve idaresinde olup davalıya sigortalı ...plakalı araçla yaptığı kazada vefat ettiğini, davacıların mirasçı sıfatı ile değil Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 15/06/2011 tarihli kararında belirtildiği gibi üçüncü kişi sıfatı ile davalıdan talepte bulunduklarını belirterek şimdilik davacı eş için 3.000 TL, davacı çocuklar için 1.000"er TL olmak üzere toplam 5.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi talep etmiş, yargılama sırasında talebini toplam 57.500 TL ye çıkarmıştır. Davalı vekili, yetki ve görev itirazında bulunmuş, alacağın zamanaşımına uğradığını, poliçe limitinin 57.500 TL olduğunu, sigortalı araç sürücüsü ...."nın kazada %100 kusurlu olup kendi kusurundan faydalanamayacağını, ZMMS"nin üçüncü kişilerin zararlarını karşıladığını, davacıların talebinin poliçe kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, davacılar; ... için 39.652,90 TL, ... için 7.521,84 TL, ....için 10.325,26 TL tazminatın 03/08/2012 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında, özellikle davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıklarına, ölüm nedeniyle doğrudan
davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağına; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğine; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı ..., işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı ... şirketinin sorumlu olacağına (HGK"nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK"nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar, HGK"nun 16.01.2013 gün, 2012/17-1491 Esas-2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca) göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Hükme esas alınan 04.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda davacı ..."ın rapor tarihindeki yaşı esas alınmış ve çocuklarından birisinin vefat etmiş olduğu gözönünde bulundurulmadan 18 yaş altı 3 çocuğu olduğu ve buna göre yeniden evlenme ihtimali olmadığı belirtilmiştir. Oysa AYİM tablosuna göre 10.07.1975 doğumlu olup kaza tarihinde 31 yaşında olan ve 18 yaşından küçük 2 çocuğu bulunan davacının yeniden evlenme ihtimali bulunduğu gözetilerek hesaplanan tazminattan indirim yapılması gerekirken, bu hususa riayet etmeden hazırlanan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
3-Davalı taraf yaptığı tüm savunmalarda, trafik sigortalı aracın desteğe hatır için verildiğini ifade etmiş, mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir inceleme ve irdeleme yapılmamıştır.
2918 sayılı KTK"nun 87/1. maddesinde "Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir" düzenlemesine yer verilmiş; aracın hatır için verildiği ya da hatır için taşıma yapılan durumda oluşacak zararlarla ilgili değerlendirmenin genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Anılan kanun hükmünün atıf yaptığı genel hükümler, Türk Borçlar Kanunu"nun sorumluluğa ilişkin hükümleri olup, bu durumda 818 sayılı BK"nun 43. maddesi (6098 sayılı TBK md. 51) uygulama alanı bulacaktır.
Davaya konu trafik kazasında, davacıların desteği ...."nın sürücüsü olduğu ... plakalı aracın, ...."a ait olduğu görülmektedir. Destek ile araç maliki olan bu kişi arasındaki ilişki ve aracın davacıların desteğine hatır için verilip verilmediğinin irdelenmesi, hatır için aracın verilmesi durumu varsa, 818 sayılı BK"nun 43. maddesinin (6098 sayılı TBK md. 51) uygulanıp uygulanmayacağının hükümde tartışılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2)ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 17/01/2017 gününde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle uğranılan zararın işletenin ZMSS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Davalı ... kusursuz sorumlu olan işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenmiştir. Kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminat tayin edilirken aksi belirtilmedikçe Borçlar Kanunu"nun kusura dayanan sorumluluk (TBK 49-76. md.) hükümleri uygulanır. Bu nedenle tazminatta indirime sebep olabilen TBK 51-52.maddeleri kusursuz sorumluluk hallerinde takdir edilecek tazminatlarda da indirim sebebi olabilecektir. Nitekim KTK"nın 86/2 maddesinde de işletenin sorumluluğuna bağlı olarak tazminat taktir edilirken zarar görenin kusurunun indirim sebebi olarak nazara alınacağı hükme bağlanmıştır. Destek tazminatı, destek olan adına ileri sürülen bir talep olmayıp bağımsız bir talep ise de bizzat ölenin tazminat talep etmiş olması halinde ortaya çıkacak hukuki sonuçtan daha farklı bir hukuki durum yaratılamayacağından desteğin fiil ve davranışları, TBK 51 ve 52.maddeleri gereğince destek görenlerin tazminat talepleri bakımından gözönünde bulundurulmalıdır. Zarar gören destek,
kendisi tazminat talep etme imkanına sahip olsaydı kusur sebebiyle tazminatta indirim yapılacak idiyse, destek görenler lehine takdir edilecek tazminatta da indirim yapılmalıdır. Nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri de etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin tazminattan indirime sebep olacak davranışları da aynı şekilde destek görenlere yansır. Müterafik kusurun nazara alınmasının, destek tazminatının miras hukukundan bağımsız olmasına dayandırılması doğru olmamaktadır. Zira destek, kendi kusurlu hareketi ile ölümüne sebebiyet vermiş ise bu eylem hukuka aykırı olmadığı gibi teknik anlamda kusurda sayılmadığından ölümünden sorumlu tutulamayacak desteğin, destek olduğu kişilere karşı sorumluluğunun devam ettirilmesi anlamına gelir. Bu da destek görenlerin, mirasçılara karşı da bu talep hakkını yöneltmelerine imkan vermek gibi bir sonuca gider.
Bu nedenlerle ister bizzat mağdur, isterse ölümü halinde diğer hak sahipleri bu haksız fiilden dolayı tazminat talep ettiklerinde, tazminat miktarının belirlenmesinde mağdurun (desteğin) müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiği kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.