4. Hukuk Dairesi 2014/8931 E. , 2014/13416 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/12/2013
NUMARASI : 2012/412-2013/495
Davacı N.. D.. vekili Avukat V. K.tarafından, davalılar Adalet Bakanlığı vd aleyhine 05/11/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı M.. Ö.. yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine, davalı Adalet Bakanlığı yönünden davanın yargı yolu bakımından görev yönünden reddine dair verilen 30/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının, davalı M.. Ö.."e yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının, davalı Adalet Bakanlığı"na yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız el koyma nedeni ile uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davalılardan M.. Ö.. yönünden pasif husumet yokluğu, Adalet Bakanlığı yönünden yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmiş, hüküm,davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında el konulan bir takım eşyalarının iadesine karar verilmesine rağmen kendisine teslim edilmediğini, soruşturmada görev yapan diğer davalı M.. Ö.."ün savcılık personeli olduğunu ve iadesine karar verilen eşyaları zımmetine geçirmesi nedeni ile yargılandığını belirterek, kendisine iade edilmeyen eşyaların aynen iadesini, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedellerinin tazminini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalılardan M.. Ö.. yönünden pasif husumet yokluğu,Adalet Bakanlığı yönünden yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
01/06/2005 günü yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası"nın 7.bölümünde ""Koruma Tedbirleri nedeni ile Tazminat"" konusu düzenlenmiştir. Yasa"nın 141. maddesinde, suç soruşturması ve kovuşturması sırasında ""Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişilerin, maddi ve manevi her türlü zararlarını, devletten isteyebileceği öngörülmüş; aynı Yasa"nın 142/2. maddesinde ""İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesinde ve eğer o yer Ağır Ceza Mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise
ve aynı yerde başka bir Ağır Ceza Mahkemesi yoksa, en yakın yer Ağır Ceza Mahkemesinde karara bağlanır."" biçimindeki düzenlemeye yer verilmiştir. Ancak, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasa"nın 6/1. maddesinde de Ceza Muhakemesi Yasası"nın 141 ile 144. maddelerinde yer alan düzenlemelerin 01/06/2005 gününden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı belirtilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının bir takım mücevher, Türk parası ve dövizlerine tefecilik yapmak suçu kuşkusu ile 10/04/2007 tarihinde el konulduğu anlaşılmıştır.
Yerel mahkemece, el koyma işleminin 01/06/2005 gününden sonra gerçekleştirildiği ve uyuşmazlığın Ağır Ceza Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği gözetilerek dava dilekçesinin görev yönünden reddedilmesi gerekirken, davanın yargı yolu bakımından görev nedeni ile reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentde gösterilen nedenle BOZULMASINA, davacının davalılardan M.. Ö.."e yönelik temyiz itirazları (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine, davacının davalılardan Adalet Bakanlığı"na yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/10/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Somut olayda gerçek kişi davalı M.. Ö.. zimmet suçundan yargılanıp mahkum olmuştur.
Şu durumda Dairemiz kararının (1) no"lu bendine katılmıyorum.20/10/2014