11. Hukuk Dairesi 2016/342 E. , 2016/1090 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/04/2014 tarih ve 2012/222-2014/175 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının, müvekkilindeki hisselerini devrettiğini, sözleşmede 01.10.2004 tarihinden önce doğan şirkete ait borçlardan devredenin sorumlu olacağının belirlendiğini, bir kısım işçilerin müvekkili şirket aleyhine işçilik alacaklarından ötürü açtığı davaların kısmen işçiler lehine sonuçlandığını, bir kısmının ise devam ettiğini, sonuçlanan davaların icra takibine konu edildiğini, alacaklılarla uzlaşmaya varılarak kıdem tazminatlarından indirim yapılmak suretiyle ödenmesi yoluna gidildiğini, ödenen kıdem tazminatının 01.10.2004 tarihine kadar olan kısmından hisse satış sözleşmesi gereği davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek şimdilik 40.102 TL alacağın ihtarnamenin keşide edildiği 04.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 06.03.2014 harç tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 21.805,84 TL artırarak 61.907,84 TL"ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, müvekkilinin devir nedeniyle sorumluluğuna ilişkin iki yıllık sürenin geçtiğini, davacının ileri sürdüğü alacağın yasal delillere dayanmadığı gibi gerçeklik payının da olmadığını, davacı tarafından kanuna aykırı olarak çıkartılan işçilerin işçilik alacaklarından işçilerin çıkarılmalarından çok önce hisselerini devreden müvekkilinin sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 05.10.2004 tarihli sözleşmelerde davalının ayrı ayrı adedi ve tutarı belirtilen hisselerini devrettiği, sözleşmelerin kenarında "şirketin 01.10.2004 tarihine kadar tüm borç ve alacaklar devredene aittir" yazısının bulunduğu, davalı taraf her ne kadar sorumluluğun iki yıl ile sınırlandığını savunmuş ise de bu savunmanın yasal düzenlemeye uymadığını, davacı şirketin ödemiş olduğu kıdem tazminatı tutarlarının devir tarihinde muaccel olmayıp fesih tarihinde talep edilebilir alacak mahiyeti taşıdığı, devreden ve devralan işverenlerin sözleşme özgürlüğü çerçevesinde sorumluluklarını düzenleyebilecekleri, noterde yapılan sözleşmede davalının 01.10.2004 tarihinden önceki borçlardan açıkça sorumlu olduğunun hüküm altına alındığı, davalının bu tarihe kadar olan borçlardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 61.907,84 TL alacağın 40.102 TL"sinin dava tarihi olan 22.10.2012 tarihinden, kalan kısmının ıslah tarihi olan 06.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, hisse devir sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davalı, davacı şirketteki hisselerini dava dışı kişilere devrettiği hisse devir sözleşmelerinde 01.10.2004 tarihine kadar olan tüm borç ve alacakların kendisine ait olduğunu kabul etmiş, mahkemece de hisse devir sözleşmesinde yer alan bu düzenleme uyarınca davacı şirket tarafından hisse devirlerinden sonra işten çıkartılan işçiler için ödenen işçilik alacaklarından 01.10.2004 tarihine kadar olan kısım için davalının sorumluluğu kabul edilmiştir. Ancak, devir tarihinde mevcut ve muaccel olmayan, hisse devir sözleşmesinde de açıkça davalının sorumlu olduğuna dair bir hüküm bulunmayan, hisse devirlerinden sonra davacı şirket tarafından hizmet sözleşmelerinin feshi sebebiyle doğan işçilik alacaklarından dolayı davalının sorumluluğuna gidilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.