Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/22780
Karar No: 2014/1647
Karar Tarihi: 04.02.2014

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/22780 Esas 2014/1647 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2013/22780 E.  ,  2014/1647 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bozyazı(Kapatılan) Sulh Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 15/06/2012
    NUMARASI : 2009/223-2012/167

    M.. C.. ile H.. S.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Bozyazı Sulh Hukuk Mahkemesi"nden verilen 15.06.2012 gün ve 223/167 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı M.. C.., kendisine ait 113 ada parsel içinde olmasına, sınırın bugüne kadar hiç değişmemesine rağmen, kadastro çalışmalarında yaklaşık 5000 m2 taşınmaz bölümünün davalının bayii M.. N.. adına 113 ada parsel içinde tesbit gördüğünü, ölçüm sonunda da davalı görünen kişi ve önceki malikin bu yerin kendilerine ait olmadığını beyan ettiklerini açıklayarak 113 ada parselin yaklaşık 5000 m2 miktarındaki kısmına ait tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı H.. N.., davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, arazinin tapu üzerinden alındığı, daha sonra yapılan ölçümlerde tapunun fiili sınırdan daha aşağıda kaldığının belirlendiği, ölçümden sonra çekişmesiz alanın düzeltilerek sınır oluşturulduğu, sınır oluşturma işleminin satıştan sonra yapıldığı, asıl olanın iyiniyetin varlığı olup kötüniyetli kazanımın davacı tarafından ispatı gerektiği, kötüniyetin de dosyada kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Öncelikle hüküm, karar sonrası davacı tarafından vekaletname verilerek vekil tayin edilen Av.S.. Ö.. tarafından temyiz edilmiş, daha sonra 24.08.2012 tarihli dilekçe ile vekil tarafından temyizden feragat ettikleri bildirilmiş ise de vekile ait vekaletnamede temyizden feragat yetkisi bulunmadığından, eksikliğin tamamlanması için dosya geri çevrilmiş, bu eksiklik geri çevirme sonrası da tamamlanmadığından temyizden feragat dilekçesine itibar edilmemiş ve temyiz incelemesi yapılmıştır.
    Dava konusu taşınmaz bölümünün içinde olduğu anlaşılan Elmakuzu köyü 113 ada parsel, 21.02.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sonunda 21646,80 m2 miktarında tarla vasfı ile H.. oğlu M.. N.. adına tesbit edilmiş, tutanak 26.05.2006 tarihinde kesinleşmiş, 30.5.2008 tarihinde İ.. kızı F.. U..’a satılmış olup halen 25.3.2009 tarihinde F..’dan satın alan A.. G.. oğlu H.. S.. adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Mahallinde yapılan keşif sonunda alınan 30.05.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmaz bölümünün B ile gösterilen 3462,50 m2 miktarında olduğu ve 113 ada parsel içinde kaldığı belirlenmiştir.
    Dava, tesbit öncesi kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup ayrıca davada TMK’nun 1023.maddesinin de irdelenmesi gerekmektedir.
    Mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar tarafından dava konusu taşınmaz bölümünün davacı tarafından tesbit öncesinde de 20 yılı aşkın süre ile kendisi adına tesbit ve tescil edilen 113 ada parselle birlikte malik sıfatı ile kullanıldığı, davalı ve önceki bayii M.. N..’ın dava konusu taşınmaz bölümünde bir zilyetliklerinin olmadığı ifade edilmiştir. Dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde meyve ağaçlarının durumu, davacıya ait 113 ada parsel ile zeminde bütün olarak kullanıldığının belirlenmesi ve davalı tarafın da zeminde kendi kullanımındaki kısmı duvarla ayırarak dava konusu taşınmaz bölümünü davacı tarafında kalacak şekilde bıraktığının anlaşılması karşısında davacı lehine MK’nun 713/1.maddesindeki koşulların oluştuğunda tereddüt yoktur. Bu husus esasen Mahkemenin de kabulündedir. Mahkeme gerekçesinde, davalının iyiniyetli olduğundan hareket edilerek davanın reddedildiği görülmektedir.
    Davalı H.. S..’nun aynı köyde oturup oturmadığı, akrabalık bağı olup olmadığı anlaşılamamakla beraber dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında davalının satıcısı tarafından davalıya eksik yer satılması sebebiyle para iadesi yaptığının ifade edilmesi, zeminde gösterdikleri sınır, davalının satın aldığı tarihten yaklaşık bir yıl sonra satıcısı M.. N..’ın gösterdiği sınıra göre zeminde çektiği duvarın durumu ve dava konusu taşınmaz bölümü ile davacının parselinin bütün kullandığının zeminde belirlenmiş olması karşısında özellikle satın alan davalının satın alma sırasında taşınmazı gelip görmesi ve zemin durumunu bilmesi kuralından da hareketle dava konusu taşınmaz bölümü ile ilgili durumu bilen, bilmesi gereken ve bilebilecek durumda olan kişilerden olduğunun kabulü gerekir. Satın alanın genel hayat tecrübelerine ve hayatın doğal akışına göre durumu bilip bilemeyeceği veya normal görüşlü bir insanın sarf etmesi gereken dikkati sarf etseydi bilebilecek durumda olup olmadığı önem kazanmaktadır. Bu nedenle davalı H.. S.. TMK.nun 1024.maddesi karşısında aynı kanunun 1023. maddesinde açıklanan tapu kütüğüne güven ilkesinden yararlanamaz, iyi niyeti korunamaz ve iyi niyetli sayılamaz. 14.02.1951 tarih ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; “…Vakı-a ve karinelerden olayda kanunen iyi niyet iddiasında bulunmayacak durumu belirmiş olan kimsenin kötü niyetinin diğer tarafa ispat ettirilmesine sebep ve vecih kalmayacağından dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyi ve kötü niyetin bu durumda mahkemece resen nazara alınabileceğine …” denilmektedir. 08.11.1991 gün ve 4/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında ise “…tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmaz malı iktisap eden kimseye karşı MK.nun 931. maddesinde öngörülen iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle açılan tapu iptali davalarında, dava açma iradesinin iktisabın kötü niyete dayalı olduğu iddiasını da taşıdığına, kaldı ki öyle olmasa bile buradaki kötü niyet iddiasının hukuki mahiyeti itibariyle itiraz niteliğinde bulunduğu ve bu nedenle yargılama sona erinceye kadar iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olmadan her zaman ileri sürülebileceğine…”açıklamasına yer verilmiştir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ve açıklanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları"nın kapsamları karşısında davalı H.. S..’nun somut olayda iyiniyetli olmadığı Mahkemece de bilindiğinden kendisinin dava konusu taşınmaz bölümü ile ilgili satın almada iyi veya kötü niyetli olup olmadığının ayrıca araştırılmasına, ispatlanmasına gerek bulunmamaktadır. O halde davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uymayan hatalı gerekçeyle davalının iyiniyetli kabul edilmesi ve kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden bahsedilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince
    ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi