
Esas No: 2017/981
Karar No: 2017/3351
Karar Tarihi: 27.03.2017
Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/981 Esas 2017/3351 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2017/981 E. , 2017/3351 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ... ve ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 43/1 ve 52. maddeleri uyarınca 1.110,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmalarına dair, (kapatılan) Fatih 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/09/2007 tarihli ve 2002/444 esas, 2007/780 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 06/01/2017 gün ve 2016/401677 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “1) Sanıklar hakkında, lehe kanun değerlendirilmesi yapılırken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. madde ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2) 5237 sayılı TCK"nın 125. maddesinde yer alan “(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır…..” şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun’un 61. maddesine, 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun ile eklenen 9. fıkrasında belirtilen “Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.” şeklindeki hüküm karşısında sanıklar hakkında hakaret suçundan hüküm kurulurken TCK"nın 125/1. maddesi uyarınca, temel cezanın 30 gün karşılığı adli para cezası üzerinden belirlenmesi suretiyle, kanunda belirtilen sınırların altında hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme;
A) Lehe yasa hükümlerinin uygulanması hususu açısından yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.02.2012 gün ve 8/336-53 sayılı kararında belirtildiği üzere, ceza hukukunda genel kural, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan yasanın uygulanmasıdır. Sonradan yürürlüğe giren yasanın geçmiş suçlara uygulanabilmesi, lehe sonuç doğurması halinde mümkündür. Şayet önceki ve sonraki yasalara göre hükmedilecek cezalar ve güvenlik tedbirleri aynı ise sonraki yasanın uygulanması olanaklı değildir.
Ceza yasalarının zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallar, yürürlükten kalkmış bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 2. maddesi ile 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde benzer biçimde düzenlenmiştir. Her iki maddede de; ceza hukukunun en önemli ilkesi olan, ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin ileriye etkili olma prensibi ile bu ilkenin istisnasını oluşturan, failin lehine olan yasanın geçmişe etkili olması “geçmişe etkili uygulama” veya “geçmişe yürürlük” ilkesine yer verilmiştir.
Lehe olan yasanın belirlenmesine ilişkin olan 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesinin; “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir” hükmü, 23.02.1938 gün ve 23/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve öğretide bu konuda ileri sürülen görüşler birlikte değerlendirildiğinde, lehe yasanın belirlenmesi amacıyla sabit kabul edilen maddi olaya suç tarihinde yürürlükte bulunan yasalar ile sonradan yürürlüğe giren yasaların hiçbir hükmü karıştırılmadan bir bütün halinde uygulanması ve uygulama sonucunda ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanıklar hakkında 20.04.2002 ile 09.05.2002 tarihleri arasında müştekinin evinin önüne gelerek hakaret ettikleri iddiasıyla açılan kamu davasının yargılaması sonucunda, sanıkların eyleminin hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilerek, 5237 sayılı TCK"nın 125. maddesi uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Ancak suç tarihinin 20.04.2002 ile 09.05.2002 tarihleri arası olarak belirlenmesi karşısında, sanıklar hakkında 765 sayılı TCK"nın 482/3. maddesinin de uygulanma imkanı bulunduğundan, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle ceza tayini yoluna gidilmemesi hukuka aykırıdır.
B) Suç tarihine göre seçimlik cezalarda gün biriminin alt sınırının değerlendirilmesi hususu açısından yapılan incelemede;
5237 sayılı TCK’nın 125/1. maddesinde; “(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmüne yer verilmiştir.
TCK"nın 52/1. maddesinde ise; “(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir…..” hükümleri bulunmaktadır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren, 5237 sayılı TCK’nın 52/1. maddesinde adli para cezasının alt sınırının beş günden az olamayacağının belirtilmesi ve aynı Kanunun 125/1. maddesinde alt sınırı açıklanmaksızın seçimlik adli para cezasının öngörülmesi nedeniyle, hakaret suçundan dolayı adli para cezasının tercih edilmesi ve alt sınırdan uygulama halinde, 5 gün adli para cezasına hükmedilmesi gerekmekte iken, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı yasayla değişik TCK’nın 61/9. maddesinde; "adli para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz" kuralı kabul edilmiştir.
Ancak sözü edilen yasal değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce işlenen suçlar bakımından, TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca önceki hükmün ve dolayısıyla alt sınır olarak 5 gün adli para cezasının esas alınması gerektiğinden, incelenen dosyada mahkemece alt sınırdan uzaklaşıldığının belirtilmemesine karşın, temel ceza olarak 30 gün adli para cezasının uygulanmış olması, yukarıda açıklanan kanun hükümleri uyarınca hukuka uygun bulunmamıştır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanıklar ... ve ... hakkında, Fatih (Kapatılan) 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/09/2007 tarihli ve 2002/444 esas, 2007/780 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA;
2- CMK"nın 309/4-b maddesi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 27.03.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.