11. Ceza Dairesi 2013/2290 E. , 2015/1219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
I- Sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yokluğunda verilen hükmün, 26.06.2009 tarihinde usulüne uygun şekilde bizzat sanığa tebliğ olunduğu, dosyaya sonradan vekaletnamesini sunan sanık müdafiinin yasal süresinden sonra 29.07.2009 tarihinde temyiz ettiği anlaşıldığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
II - Cumhuriyet savcısının, “dolandırıcılık” suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “dolandırıcılık” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, 25.03.2005 suç tarihinden, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,
III- Cumhuriyet savcısının, “resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Yapılan duruşmaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak:
1- Katılanın soruşturma aşamasındaki beyanlarında, suç tarihinde sanığın kendisinden satın aldığı mallara karşılık olarak suça konu bono ve çeki aynı anda verdiğini belirtmesi, sanığın da aşamalardaki aksi kanıtlanamayan savunmasında aynı doğrultuda beyanda bulunması karşısında, suça konu bono ve çekin sanık tarafından aynı anda katılana verildiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu cihetle, sanığın eyleminin tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu, suça konu belge sayısının 765 sayılı TCK"nun 29 (5237 sayılı TCK"nun 61. maddesi) uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında nazara alınması gerektiği gözetilmeden, suça konu bono ve çekin sanık tarafından katılana farklı tarihlerde verildiği ve eylemlerin 2 ayrı suçu oluşturduğunun kabulü ile yazılı şekilde sanık hakkında fazla cezaya hükmolunması,
2- Resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, 765 sayılı TCK"nun 342/1. maddesinde 2 yıldan 8 yıla kadar ağır hapis, 5237 sayılı TCK"nun 204/1. maddesinde ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olarak öngörülmesine karşın, temel cezanın alt sınırdan tayini halinde 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinde düzenlenen ve kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak uygulanan güvenlik tedbirlerinin 765 sayılı TCK"da bulunmadığı ve 5252 sayılı Yasa"nın 6. maddesi uyarınca kanunlarda öngörülen “ağır hapis” cezalarının “hapis” cezasına dönüştürüldüğü dikkate alınarak 5237 sayılı TCK"nun aleyhe sonuç doğurduğu , hükmün gerekçe bölümünde de aynı nedene dayalı olarak 765 sayılı TCK ile yapılacak uygulamanın sanığın daha lehine olduğu belirtilmesine rağmen, yazılı şekilde 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca uygulama yapılması,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 04.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.