
Esas No: 2008/19544
Karar No: 2010/169
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/19544 Esas 2010/169 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 13/07/1987 tarihinden itibaren 40 gün süre ile çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı dava dilekçesi ile davalı ... İşletme Müdürlüğü tarafından verilen ve kurum kayıtlarına 02.09.1987 tarihinde yansıyan 13.07.1987 tarihli işe giriş bildirgesine dayalı olarak davalı işyerinden kuruma bildirilmeyen 40 günlük hizmet süresinin tesbitini talep etmiştir.
Mahkemece 5 yılık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahsedilerek davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”hükmünü içermektedir. Madde hükmünde yazılı hak düşürücü süre yönetmelikte belirtilen belgeleri işveren tarafından kuruma verilmeyen sigortalıları kapsamakta olup belge verilmiş sigortalılar yönünden hak düşürücü sürenin işlemeyeceği söz götürmez. Yargıtay HGK’nun 03.03.2004 tarih 2004/21-139 Esas-117 Karar ve 05.02.2003 tarih 2003/10-7 Esas-53 Karar sayılı ilamları da bu yönlere işaret etmektedir.
Somut olayda 02.09.1987 tarihinde kurum kayıtlarına yansıyan 13.07.1987 tarihli işe giriş bildirgesinin " Ağaçlandırma İşlerinde" çalışacak işçilerle ilgili olarak SSK ve ... arasında imzalanan protokol uyarınca verilip verilmediği anlaşılamamaktadır. Öte yandan dosya içinde davacının imzasını taşıyan puantaj cetvelleri yer almaktadır. Anılan cetvellerde birtakım kesintiler yapıldığı anlaşılmakla birlikte bu kesintiler içinde SSK prim kesintilerinin de yer alıp almadığı belirgin değildir. Mahkemece dinlenen dönem bordrolarında isimleri yazılı bulunan, bir başka deyişle işverenin kuruma verdiği yazılı belgelerinde yer alan ve Dairemizin yerleşmiş içtihadına uygun tanıklar davacının teraslama işinde çalıştığını doğrulamış iseler de davacının ismi anılan belgelerde yer almadığından, puantaj cetvelinde yer alan çalışma süresinin bordrolarda ne sebeple yer almadığı da anlaşılamamaktadır.
Yapılacak iş: uyuşmazlık konusu dönemle ilgili olan ücret bordroları getirtilerek davacı ile ilgili ücret ödemesi ve SSK prim kesintisi bulunup bulunmadığı ile, 02.09.1987 tarihinde kurum kayıtlarına yansıyan 13.07.1987 tarihli işe giriş bildirgesinin " Ağaçlandırma İşlerinde" çalışacak işçilerle ilgili olarak SSK ve ... arasında imzalanan protokol uyarınca verilip verilmediği hususunu araştırmak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı SSK Vekili’nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.