Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/1840
Karar No: 2017/4888
Karar Tarihi: 14.09.2017

Cumhurbaşkanına hakaret - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1840 Esas 2017/4888 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2017/1840 E.  ,  2017/4888 K.

    "İçtihat Metni"

    İtiraz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

    İtiraz edilen Mahkeme Kararı : Asliye Ceza Mahkemesinin
    İtirazla İlgili Hüküm : Mahkumiyet
    İtiraza Konu Olan Sanık : ...
    Suç : Cumhurbaşkanına hakaret

    İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A) İTİRAZ KONUSU:
    Sanık ... hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan mahkumiyetine dair Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.06.2014 tarih ve 2013/232 - 2014/407 sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucu Dairenin 19.04.2017 tarih ve 2016/4913 - 2017/3839 sayılı ilamı ile hükmün oyçokluğu ile BOZULMASINA karar verilmiştir.
    B) İTİRAZ NEDENLERİ:
    İtiraz nedeni, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluştuğunun belirlenmesine ilişkindir.
    C) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ:
    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 02.01.2013 günlü iddianamesiyle sanığın, 23.12.2012 günlü e-posta ile BİMER"e yaptığı başvuruda "Cumhurbaşkanı ..... hanımının adına kayıtlı İstanbul Şile"deki villa ve arsaların miktarı 150.000.000,00 TL"dir. Başbakan .......serveti 500.000.000.000,00 TL"dir. Bu iki imansız dinsize dedim ki evime ekmek parası alacak durumda değilim, çocuklarımın ideallerini karşılayacak durumda değilim, evimin kirasını ödeyecek durumda değilim, beni bu hale düşüren .......i müfettişlere incelettirin...
    Türk adı taşıyan bir devlet adamı yok mudur....ancak 13 yıldır bu işi çözmeyenlere bir çift lafım vardır, Allah belanızı versin, Allah yerin dibine soksun sizi, Allah helak etsin sizi, yüce Allah perişan etsin sizi, beni mahfettiniz Allah da sizi mahfetsin" şeklinde ifadelere yer verdiği, bu suretle "Cumhurbaşkanına Hakaret" suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açılmıştır.
    Sanık söz konusu yazıları yazdığını kabul etmiş, ancak hakaret kastı ile hareket etmediğini savunmuştur.
    Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.06.2014 gün ve 2013/232 Esas, 2014/407 Karar sayılı ilamı ile sanık hakkında TCK"nın 299/1-2, 53/1. maddeleri gereğince 1 yıl 2 ay hapis cezasına hükmedildiği anlaşılmış sanığın temyizi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 19.04.2017 gün ve 2016/4913 Esas, 2017/3839 karar sayılı ilamı ile,
    "1- Sanık tarafından suç tarihinde BİMER’e elektronik posta şeklinde gönderilen başvuru dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın uğradığını düşündüğü haksızlığı belirtirken kullandığı ifadelerinin eleştiri ve yakınma niteliğinde bulunduğu ve Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yüklenen suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
    2- Kabul ve uygulamaya göre de;
    Suça konu eylemin BİMER’e elektronik posta yoluyla başvuru dilekçesi gönderilmesi suretiyle gerçekleşmesi karşısında, aleniyet unsurunun bulunmadığı gözetilmeden yerinde görülmeyen gerekçeyle verilen cezada TCK"nın 299/2 maddesi gereğince artırım yapılması," gerekçelerine istinaden oybirliği ile bozulmuştur.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanığın suç tarihinde BİMER"e gönderdiği e-posta içeriğinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı"na, "dinsiz- imansız" ve "Türk adı taşımayan" sıfatlarını atfederek Cumhurbaşkanının "onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek" suretiyle ağır eleştiri ve yakınma sınırlarını aştığı ve bu şekilde atılı suçu işlediği düşünüldüğünden, aksi yöndeki düşünceye dayanan Daire kararına itiraz edilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık, sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir. Dairemizin ilgili kararı usul ve kanuna uygun görülmekle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden, İTİRAZIN REDDİNE, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.09.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.



    KARŞI OY
    Bilgiye ve düşüncelere erişim özgürlüğü ile bunları yayma özgürlüğü AİHS göre ifade özgürlüğünün iki unsurunu teşkil eder. AİHS’nin 10"uncu maddesine göre; “Herkes, görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğünü, kamu otoritelerinin müdahalesi olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içermektedir. Kullanılması ödev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, ülke bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, asayişsizliğin veya suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının ün ve haklarının korunması, gizli kalması gereken haberlerin yayılmasına engel olunması veya yargı organının otorite ve tarafsızlığının sağlanması için kanunla öngörülen bazı usullere, şartlara, sınırlandırmalara ve yaptırımlara bağlanabilecektir.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, demokratik toplumların ilerlemesi ve bireylerin gelişimi için ifade özgürlüğünün temel koşul olduğunu kabul etmiş ise de, yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden ve Mahkeme içtihatlarından bu özgürlüğün sınırsız olmadığını ifade etmektedir. Ancak öngörülen kısıtlamalar sıkı bir denetime tabi tutularak, bunların sınırları da bazı ilkelerle ortaya konulmuştur.
    İfade özgürlüğünün korunması gereken mahremiyet ve itibarın korunması sorunu karşısında, bir takım sınırlamalar yapabilecekleri konusunda akit devletlere imkan vermektedir.
    Şunu da ifade etmek gerekir ki politik düşüncelerin açıklanması diğerlerine göre daha geniş koruma alanı bulmaktadır. Bu nedenle siyasi partiler ve üyeleri için bu durum daha önemli olmaktadır.
    İfade özgürlüğü aynı zamanda eleştiri hakkının kullanılmasını da içermekte, bütün temel hak ve özgürlüklerde olduğu gibi eleştiri hakkının kullanılmasında da sınırlamaların olabileceğini kabul edilmektedir.
    Eleştirilerde ifade edilen sözler ve eleştirilen olaylar ve olgular arasında bir nedensellik bağı bulunmalı, fikri bağlamda tamamen kopuk anlaşılmaz kaba açıklamaların eleştiri kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olmamaktadır.
    Eleştiri hakkını kullanan kişinin "tahkir ve tezyif" kastıyla hareket etmesi tek başına yeterli olmayıp hareketin aynı zamanda bu sonucu doğuracak biçimde eleştiri sınırlarını aşmaması gerekmektedir. Eleştiri haklı ve doğru olsa bile kişinin düşüncelerini ifade ederken konuyla ilgisi olmayan aşağılayıcı küçük düşürücü kaba sözcükleri kullanmış olması yada tasvirleri yapmış olması halinde eleştiri sınırları aşılmış olacaktır.
    Başkalarının şöhretini ve haklarını koruma, ifade özgürlüğünün kısıtlanması için ulusal otoritelerin öteki gerekçelerden kat kat daha fazla öne sürdüğü "meşru amaç" olagelmiştir. Politikacıların ve devlet görevlilerinin eleştirilere karşı korunması için oldukça sık kullanılmıştır. Bundan dolayıdır ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu alanda, başta basınınki olmak üzere ifade özgürlüğüne tanınan yüksek düzeyli korumayı kapsayan geniş çaplı bir içtihat geliştirmiştir. Medyada tanınan ayrıcalıklı konumun nedeni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, demokratik bir toplumda hem seçim süreci hem de kamu yararının günlük sorunları bakımından siyasi düşüncelerin ifadesinin oynadığı merkezi role olan inancıdır. Dil konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sert ve keskin eleştirilerin yanı sıra tartışma konusu olan konulara dikkat çekmek bakımından avantajlar sunan renkli ifadeleri de kabul edilebilir olarak görmüştür.
    Öte yandan pozitif hukuk tarafından belirlenmiş olsa bile nesnel olarak kaba, bayağı, müstehcen, saldırgan, aşağılayıcı, onur kırıcı söz ve yazı ile hakaret, sövme, kötüleme, iftira, sıfatlar ve haya duygularını incitmeyi amaçlayan düşünce açıklamaları hukukun koruma alanı dışında kalırlar.
    Düşünce tarihi içinde ifade özgürlüğünün çok masum olarak kullanılmadığı, insanlık tarihinde devlet yapılarının bu yolla önce eleştirilerek yıpratıldığı daha sonrada çökertilerek yeni devlet yapılarının ortaya çıkarıldığı görülmektedir. Dolayısı ile her ne kadar ifade özgürlüğünün sınırsız olmasını savunanlar var ise de; devletin devamlılığı için demokratik sistem içinde bu konuda bir takım sınırlamaların yapılması kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda devlet zorunlu olarak istisnai tedbirler alınması için bu yetkisini kullanması gerekecektir.
    Ortak hukukun değişmez ilkesi olan başkalarının haklarına saygı, başkalarının şanı, şöhreti, kişiliği hakkında küçük düşürücü hakaret, sövgü ve iftira ve benzer nitelikteki ifadeler esasen düşünce özgürlüğünün özneleri olamayacakları için yasaklama, bir bakıma, özgürlüğün yabancı unsurlardan arındırılması olarak kabul edilmelidir. Bu tür ifadelerin fiziksel saldırıdan daha az kötü olmadığı ve uygar toplumlarda buna izin verilmemesi gerektiği de unutulmamalıdır
    İncelenen dosyada sanığın BİMER"e elektronik posta yoluyla gönderdiği dilekçe içeriğinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına “dinsiz-imansız” ve “ Türk adı taşımayan” sıfatlarını atfederek yazdığı sözlerin nezaket dışına taştığı görevlilerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyuta ulaştığı eleştiri sınırlarını aştığı, yazılı olarak ifade edilen sözlerin, bedduanın ötesinde eleştirilen olaylar ve olgular arasında bir nedensellik bağı bulunmadığı, fikri bağlamda tamamen kopuk anlaşılmaz kaba ve makam sahibini aşağılayıcı tahkir edici açıklamalar olduğu, “onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek” suretiyle ağır eleştiri ve yakınma sınırlarını aştığı, bu nedenle itirazın kabul edilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun düşüncesine katılmıyoruz.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi