12. Ceza Dairesi 2015/17242 E. , 2018/8826 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık, İmar kirliliğine neden olma
Hüküm : Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık ve imar kirliliğine neden olma suçlarından sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanunun 65. maddesinin, 20/08/2016 tarihinde kabul edilip, 07/09/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6745 sayılı Kanunun 25. maddesi ile değiştirildiği ve anılan değişikliğin, “izinsiz inşai ve fiziki müdahale” fiili yönünden, 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65. maddesine göre aleyhe bir düzenleme getirdiği dikkate alınarak yapılan incelemede;
1- Katılan Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu vekilinin, imar kirliliğine neden olma suçundan sanıkların beraatlerine; katılan ... vekilinin, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan zarar gören ve mahkemece davaya katılmasına karar verilen Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu adına hazine vekilinin, imar kirliliğine neden olmak suçundan sanıklar hakkında tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığından; imar kanununa aykırılık suçundan zarar gören ve mahkemece davaya katılmasına karar verilen ... vekilinin, 2863 sayılı Kanuna aykırılıktan doğan davalara katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığından, katılanlar vekillerinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
2- Katılan Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu vekilinin, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ..."ın beraatine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Tüm dosya kapsamından, suça konu eylemin sanık ... tarafından gerçekleştirilmediğinin sabit olduğu anlaşılmakla,
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
3- Katılan Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu vekilinin, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ... ve ..."nin beraatlerine yönelik hüküm ile, katılan ... vekilinin, imar kirliliğine neden olma suçundan tüm sanıkların beraatlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete"de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Dolayısıyla, sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Diğer yandan, taşınmaz bir varlığın korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilmesinin ya da bir bölgenin, doğal, tarihi ve kültürel özellikleri nedeniyle sit alanı olarak belirlenmesinin, taşınmazın veya bölgenin özel bir statüye tabi tutulması gerektiği ve taşınmaz üzerinde ya da bölge içerisinde keyfi uygulamalarda bulunulamayacağı anlamına geldiği, bu bakımdan kural olarak, 6498 sayılı Kanun değişikliği sonrası tebliğ - yayım - internette duyuru; anılan değişiklik öncesi ise şerh - ilan yöntemleri ile taşınmazın ya da bölgenin tescilinden ilgililerin haberdar olmalarının sağlanacağı;
Bununla birlikte, Türk Medeni Kanununda yer alan “iyi niyet” kuralının genel bir hukuk ilkesi olarak kabul edilip, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suç tiplerine yönelik sübut değerlendirmesinde de dikkate alınmasının zorunlu olduğu, başka bir deyişle, 6498 sayılı Kanun değişikliği öncesinde yapılan tescil işlemleri yönünden, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmayıp, tescil kararı mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmemiş olsa dahi, failin, taşınmazın ya da bölgenin tescilinden haberdar olduğuna dair beyanının göz ardı edilemeyeceği, zira, maliki olduğu veya kullandığı taşınmazın korunması gerekli nitelik taşıdığını ya da sit özelliğiyle bölgesel bazda koruma altına alınan bir alanda bulunduğunu bilen kişinin, taşınmaz üzerinde dilediği zaman dilediği şekil ve kapsamda uygulama yapamayacağını, taşınmazın ya da bölgenin özel statüsünün mümkün kıldığı ölçüde, kamu kurumlarınca yürütülecek izin prosedürü çerçevesinde inşai ve fiziki müdahalelerde bulunabileceğini de bilmesi gerektiği, yapı ya da bölge bazında tescil kararından haberdar olduğu halde, ilgili kurumlara başvurarak, gerçekleştirmeyi düşündüğü inşai uygulamaya yönelik izin almayıp keyfi hareket eden kişinin iyi niyetinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla, taşınmazın ya da bölgenin niteliğini bilerek izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunan ya da başlangıçta bilmeyip, kamu görevlilerince düzenlenen zabıt ve tutanaklar ile durumu öğrendiği halde müdahalesine devam eden failin, hukuki koruma altına alınamayacağı;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulunun 02-03/07/1987 tarih ve 3439 sayılı kararında 61 envanter numarası ile korunması gerekli sivil mimarlık örneği olarak tescilli binada yapılan incelenmeler sonunda, bodrum kat tavan taşıyıcı döşemesinin kırılarak açıldığının ve mahal değişikliğine gidildiğinin 27/05/2011 tarihli yapı tespit ve tatil zaptı ile tespit edildiği, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 06/10/2011 tarihli ve 38 sayılı kararı ile 61 envanter numarası ile tescilli sivil mimarlık örneği yapıya ilişkin hazırlanan rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin uygun olduğuna karar verildiği, mahkemece icra edilen keşif sonrası dosyaya sunulan 25/07/2012 havale tarihli arkeolog bilirkişi raporunda, gerek anılan kurul kararında, gerekse proje ilgilisi mimar tarafından kurula sunulan iç tadilat raporunda, mevcut bacanın genişletilip içerisinden doğalgaz çelik borularının geçirilmesi fiilinden söz edilmediğinin, yapının mutfak bölümünde, kurul kararına dayanmaksızın gerçekleştirilen mutfak bacasının oyulup kırılarak genişletilmesi ve baca içerisinden çelik borular geçirilmesi eyleminin sivil mimarlık örneği yapının özgün yapısına müdahale niteliğinde olup, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığının orijinal dokusunda maddi zarara yol açtığının, her ne kadar sanıklar savunmalarında, bozulup değiştirilen kısmı eski haline getirdiklerinden söz etmişlerse de bu işlemin, yapılan tahribatı kamufle etmekten öteye geçemediğinin belirtildiği anlaşılmakla,
Dosya kapsamında mevcut kira sözleşmesinde tescilli olduğu açıkça belirtilen sivil mimarlık örneği yapıyı, malikleri olan sanıklar ... ve ..."dan kiralayan sanık ..."nin, yapılacak tüm tadilatlar için Anıtlar Kurulundan izin alması gerektiğinin anılan sözleşmede yer alması ve sanık ..."nin aşamalardaki savunmalarında, diğer sanıkların izni ve bilgisi dışında suça konu müdahaleleri kendisinin gerçekleştirdiğini beyan etmesi karşısında, sanığın 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesi gereğince mahkumiyetine dair hüküm tesisi yerine, hatalı değerlendirme ile beraat kararı verilmesi,
Kabule göre de;
1) Sivil mimarlık örneği olarak tescilli binada gerçekleştirdikleri eylemler nedeniyle sanıklar hakkında hem 2863 sayılı Kanuna aykırılık hem de imar kirliliğine neden olma suçundan dava açıldığı anlaşılmakla; sanıklar tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan tek bir eylem bulunması ve 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinin, 5237 sayılı TCK"nın 184. maddesine göre özel norm niteliği taşıması karşısında, “özel normun önceliği” ilkesi gereği eylem 2863 sayılı Kanuna göre değerlendirilip, imar kirliliğine neden olma suçundan sanıklar hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, anılan suçtan da beraat hükmü tesis edilmek suretiyle tek eylemden iki farklı suç nitelendirmesi ile iki ayrı hüküm kurulması,
2) 20/09/2018 günü UYAP"tan alınan güncellenmiş nüfus kayıt örneğinden, sanık ..."ın hükümden önce, 05/08/2013 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, adı geçen sanık yönünden düşme kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 27/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.