17. Hukuk Dairesi 2015/12264 E. , 2018/6069 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde, 01.08.2011 tarihinde davalı ..."a ait ... plakalı otomobilin sürücüsü diğer davalı ... yönetimindeki aracın davacı müvekkilinin kullandığı motosiklete çarparak sakatlanmasına neden olduğunu, kaza tespit tutanağına göre davalı sürücünün asli kusurlu olduğu, müvekkilinin tali kusurlu olduğunu, sol ayak bileğini bükemeyen ve bacağında 3 cm kısalık olan davacı müvekkilinin ... Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinden aldığı 06.09.2013 tarihli rapora göre %22 maluliyet oranına sahip olduğunu, davacının başkalarına ait arazilerde yevmiye usulü tarım işçisi olarak çalışmakta iken geçirdiği kaza sebebiyle uzun zaman yatalak kaldığını, uğramış olduğu beden gücü kaybından dolayı mesleğini yapamaz hale geldiğini, iş ve kazanç kaybına uğradığını, kazaya karışan otomobil sürücüsünün kullandığı 09 NK 960 plakalı aracın kaza tarihi itibariyle 21.10.2010-2011 arası geçerli 256251022419-1 poliçe nolu trafik sigortası (...) davalı ... şirketi tarafından yapıldığından adı geçen şirket hakkında da iş bu davanın açıldığını, trafik kazasında yaralanarak beden gücü kaybına uğrayan davacının 6100 sayılı Kanununun 107. Maddesine göre toplanacak delillere göre maddi tazminat tutarı belirlenerek işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden sigorta
limitini aşmamak üzere dava tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte, ayrıca 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte işleten ve sürücüden tahsiline dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirket tarafından yapılan ödeme sonucu müvekkilinin ibra edildiğini, arada fahiş fark söz konusu olmadığından ibranamenin iptalinin talep edilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla bilirkişi incelemesi yapılırken 08/11/2013 ödeme tarihindeki verilerin dikkate alınması ve güncellenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, ... Kurumundan kusur raporunun alınmasının ardından ... 3. İhtisas Dairesinden maluliyete ilişkin rapor alınmasını, aktüeryal siciline kayıtlı uzman bilirkişiden zarar konusunda hesap raporu alınmasını ve neticede davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının maddi tazminat davasının feragat sebebiyle reddine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 6.000,00 TL alacağının haksız eylem tarihi olan 1.8.2011"den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
(Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.)
1-Davalı ...Ş. vekili tarafından sunulan 24.10.2014 tarihli dilekçe ile müvekkili şirketin poliçeden kaynaklı olarak sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacı vekili tarafından işbu dosyadan kaynaklı talepleri hakkında ibraname verildiğini, davanın konusuz kaldığını, mutabakata varılmış olması nedeniyle bu talepleri yönünden davacı yandan vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinin bulunmadığı belirterek konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiği, dilekçesinin ekinde 16.10.2014 tarihli "ibraname, feragatname ve makbuz" başlıklı, davacı vekili tarafından 26.005,77 TL maddi tazminat karşılığında imzalanmış ibraname ve 22.10.2014 tarihli 26.005,00 TL"lik Garanti Bankasından Türkiye İş Bankasında davacı vekili hesabına yapılan ödeme dekontunun mevcut olduğu, düzenlenen ibranamede kabul edilen tazminat miktarının içerisinde vekalet ücreti olduğu, davacı vekilinin 15.12.2014 tarihli dilekçesi ile davalı ... tarafından 26.005,00 TL ödeme yapılması nedeniyle maddi
tazminat
taleplerinden feragat edildiği, yokluklarında manevi tazminat yönünden davanın kabulüne dair karar verilmesini talep ettiği, davacı vekili 18.02.2015 tarihli dilekçesi ile davalı vekilinin mahkemeye sunduğu dilekçesinde feragat sebebiyle vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını bildirdiği, yokluklarında manevi tazminat yönünden davanın kabulüne dair karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Bu haliyle mahkemece feragat nedeniyle reddine karar verilen maddi tazminat nedeniyle davalı ... vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
2-Davacı tarafça, dava dilekçesinde manevi tazminat talebinin sürücü ... ile araç maliki ..."a yöneltilmiş olmasına rağmen, mahkemece kısmen reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalı ... vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
3-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır.
Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.