
Esas No: 2015/16350
Karar No: 2016/1781
Karar Tarihi: 16.02.2016
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/16350 Esas 2016/1781 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada Bakırköy 3. Tüketici ve Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemelerince görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Dava, harici taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satılan bağımsız bölümün tapusunun iptali ve tescil ile tazminat, olmadığı takdirde taşınmaz bedeli ve uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir.
Bakırköy 3. Tüketici Mahkemesince, taraflar arasında, birden fazla gayrimenkul konusunda ihtilaf bulunduğu, davacının tüketici tanımına girmediği gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesince ise, satış vaadine konu edilen taşınmazın bir adet olduğu ve davacının tüketici olduğu gerekçesi ile karşı görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra Kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3. maddesinde "Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder" şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukukî işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir.
4077 sayılı Kanun uyarınca gerçek yahut tüzel kişilerin satıcı sıfatına sahip olması için arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde taraf olması, yahut asıl yüklenici konumunda bulunması şeklinde bir şart bulunmamaktadır.
Dosya kapsamından, davacı ile davalı yüklenici arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak, davalıya isabet edecek çatı piyesli taşınmazlardan bir tanesinin satışı konusunda anlaşmaya varılarak, harici taşınmaz satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği ve davacı tarafından, tapuda devri yapılmayan bu bağımsız bölümün tapusunun iptali ve tescilinin ve uğranılan zararların tazmini, olmadığı takdirde uğranılan zararlar ve taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, konut satım sözleşmesine dayalı ihtiyaç amacıyla satınalınan bir adet konut satışından kaynaklandığı, bu sözleşmenin varlığı ve geçerli olup olmadığının görevli mahkemece değerlendirileceği ve davacının 4077 sayılı Kanunda belirtilen “Tüketici” tanımına girdiği, davalının ise, kanunun yaptığı “satıcı” tanımına uyduğu anlaşılmakla, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Bakırköy 3. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 16/02/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.