8. Hukuk Dairesi 2014/2528 E. , 2014/2232 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2012/107-2013/336
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı (üçüncü kişi) vekili, İstanbul 37. İcra Müdürlüğü’nün 2012/570 sayılı takip dosyasında davacı üçüncü kişi adına kayıtlı araçların fiilen haczedildiğini, 01.03.2011 tarihi itibarı ile R.. ve İ.. K.. K..’nin hisselerini devrederek davacı şirketten ayrıldıklarını, borçlu şirket ortağı R.. K..’nin de şirketteki payını S.. G..’a devrederek ayrıldığını ve bu tarihten sonra borçlunun Kağıthane adresine taşındığını, hacizde borçluya ait belgelerin ele geçtiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, zaten bunların çoğunun eski tarihli olduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, davacı ve borçlu şirketler arasında ortaklık yapısı ve aynı adreste faaliyet göstermeleri nedeni ile organik bağ bulunduğunu, alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı hareket ettiklerini ve gerçekte borçlunun davacı şirket üzerinden faaliyetini sürdürdüğünü, davacı tarafın hacizden sonra dava konusu araçların bir kısmını elden çıkarmasının ve hacizde ele geçen boya kataloğu içeriğinin bu durumu doğruladığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı (borçlu) B.. Ü.. B.. ve S.. G..’un 01.03.2011 itibarı ile borçlu şirket ortaklarının paylarını devraldığını, buna ilişkin ilanın da 13.09.2011’de yapıldığını, dava konusu haczin davacı üçüncü kişiye ait iş yerinde yapıldığını, öncesinde davacı ve borçlunun iş yerlerinin aynı yerde, ancak giriş kapıları farklı binalarda faaliyet gösterdiğini belirterek haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre: davacı ve borçlu şirketler arasında kurucu ortaklarının ve yetkililerinin aynı kişiler olması, aynı adresi kullanmaları nedenleri ile organik bağ bulunduğu, üçüncü kişi şirketin borcun doğum tarihinden sonra kurulduğu, alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemlerin yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili, vekâlet ücreti yönünden davalı alacaklı vekili ve davalı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişi tarafından İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Dava konusu 4 aracın tamamı üçüncü kişi şirket adına kayıtlı olup, üç tanesi borcun doğum tarihinden önce bir tanesi borcun doğum tarihinden sonra alınmıştır. Bunlar borçlu şirketten devralınmamıştır. KLL , KLL ve YB plakalı araçlar yönünden istihkak iddiasının kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulü gerekir.
Diğer yandan davacı üçüncü kişi şirket borcun doğum tarihinden önce kurulmuştur. Davalı borçlu şirket ile organik bağ içinde olmakla birlikte, bu durum tek başına muvazaanın kanıtı olarak kabul edilemez. İki şirketin iç içe girmiş tek şirket gibi yönetilip yönetilmediği ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile, gerekirse mahallinde yaptırılacak kolluk incelemesi ile araştırılmalıdır. Tek şirket gibi yönetildikleri belirlenirse bu kez borcun doğum tarihinden sonra alınan KLL plakalı araç ve yine borcun doğum tarihinden sonra alınan diğer mahcuzlar yönünden alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı hareket edilip edilmediği üzerinde durulmalıdır.
Organik bağ içinde olmakla birlikte iki ayrı şirket olarak faaliyet gösterdikleri belirlenirse bu kez İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü ile ispat yükü altında olan üçüncü kişinin sunduğu delillerin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.
Bu durumda da KLL plakalı araç yönünden de istihkak iddiasının kanıtlandığının kabulü, diğer mahcuzlar yönünden ise sunulan faturaların mahcuzlara uygunluğunun keşif ve alanında uzman bilirkişi incelemesi ile araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Kabule göre de; davanın esastan reddine karar verildiğine göre nispi vekâlet ücretinin karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca alacak miktarından daha az olması karşısında hacizli malların tamamının değeri üzerinden hesaplanması gerektiğinin dikkate alınmaması da doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi, davalı borçlu vekili ve davalı alacaklı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 372,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden K.. Trafik işaretleri"ne iadesine, 467,30 TL peşin harcının da istek halinde temyiz eden K.. İnşaat"a iadesine ve 25,20 peşin harcın da istek halinde temyiz eden P.. Kimya"ya iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.