4. Ceza Dairesi 2019/955 E. , 2019/4735 K.
"İçtihat Metni"Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 106/1 ve 62/1(iki kez). maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis ve 2 ay 27 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezalarının anılan Kanun"un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine dair Elmadağ Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2011 tarihli ve 2010/147 esas, 2011/176 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 30/01/2019 gün ve 94660652-105-06-16930-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/02/2019 gün ve 2019/11118 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, sanığa verilen hapis cezasının aynen infazına ilişkin Elmadağ Asliye Ceza Mahkemesinin 23/10/2018 tarihli ve 2010/147 esas, 2011/176 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine dair mercii Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/11/2018 tarihli ve 2018/1137 değişik iş sayılı kararının, Elmadağ Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2011 tarihli ilk kararın kanun yararına bozma yoluyla bozulması hâlinde infaz kâbiliyetinin bulunmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106. maddesi 1. fıkrasında "Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur." şeklindeki düzenleme bulunduğu cihetle,
Somut olayda adı geçen sanığın sübut bulan tehdit eylemi için anılan Kanun"un 106. maddesi 1. fıkrasının 2. cümlesinde öngörülen cezanın alt sınırının altı aya kadar hapis veya adlî para cezası olması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümlesi gereğince hükmedilen 2 yıl hapis cezasının aynı Kanun"un 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirilmesi sonucu 1 yıl 8 ay hapis cezası belirlenmek suretiyle sanık hakkında fazla cezaya hükmolunmasında,
2- Hakaret suçunun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde yer aldığı ve bu suçun alenen işlenmesi hâlinde ise ilk fıkraya göre belirlenecek ceza üzerinden aynı maddenin 4. fıkrası gereğince artırım uygulanabileceği gözetilmeden, uygulama yeri bulunmadığı hâlde anılan Kanun"un 106/1. maddesi gereğince ceza belirlenip aynı madde gereğince artırım yapılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde,
isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 106/1 ve 62/1(iki kez). maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis ve 2 ay 27 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezalarının anılan Kanun"un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine dair
Elmadağ Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2011 tarihli ve 2010/147 esas, 2011/176 sayılı kararının, sanığın sübut bulan tehdit eylemi için anılan Kanun"un 106. maddesi 1. fıkrasının 2. cümlesinde öngörülen cezanın alt sınırının altı aya kadar hapis veya adlî para cezası olması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümlesi gereğince hükmedilen 2 yıl hapis cezasının aynı Kanun"un 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirilmesi sonucu 1 yıl 8 ay hapis cezası belirlenmek suretiyle sanık hakkında fazla cezaya hükmolunmasında ve hakaret suçunun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde yer aldığı ve bu suçun alenen işlenmesi hâlinde ise ilk fıkraya göre belirlenecek ceza üzerinden aynı maddenin 4. fıkrası gereğince artırım uygulanabileceği gözetilmeden, uygulama yeri bulunmadığı hâlde anılan Kanun"un 106/1. maddesi gereğince ceza belirlenip aynı madde gereğince artırım yapılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 106/1 ve 62/1(iki kez). maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis ve 2 ay 27 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezalarının anılan Kanun"un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine dair Elmadağ Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2011 tarihli ve 2010/147 esas, 2011/176 sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 1. fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği belirtilmiştir.
Y.C.G.K."nun 17/7/2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27/3/2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır.
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümlerde başkaca yeni hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında şikayetçi..."e yönelik 24/05/2010 tarihindeki eylemleri nedeniyle TCK"nın 86/2, 125/1-4, 106/1-2 cümle, 53 ve 58 maddeleri uyarınca yargılanıp cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Elmadağ Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2011 tarihli ve 2010/147 esas, 2011/176 sayılı kararıyla sanığın, "mağduru basit tıbbi müdahale ile giderilir şekilde yaraladığı ve oradan uzaklaşırken mağdura hitaben "seni sinkaf edeceğim, sen gününü görürsün" dediği, " şeklinde kabul edilen eylemleri nedeniyle TCK"nın 106/1-2. cümle, 62, 106/1, 62, 86/2 ve 62. maddeleri gereğince sırasıyla 1 yıl 8 ay, 2 ay 27 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezalarının anılan Kanun"un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, bu hükümlerin kesinleşmesini müteakip sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle aynen infazına karar verildiği,
Tehdit suçundan temel ceza tayin edilirken sanığın, TCK"nın 106/1-2 cümlesi gereğince takdiren 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakaret suçundan temel ceza belirlenirken de sanığın hakaret suçunu işlediği kabul edilmesine karşın, TCK"nın 106/1. cümlesi gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, eylemini alenen işlediğinden bahisle cezasının TCK"nın 106/1 maddesi gereğince 1/6 oranında artırılarak takdiren 3 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, ayrıca hakaret ve kasten yaralama suçlarından hükmolunan 2 ay 27 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezaları yönünden denetim süresinin, herhangi bir gerekçe gösterilmeden ve takdir hakkı kullanıldığına dair anlatıma da yer verilmeden 1 yıl 8 ay olarak belirlendiği,
Anlaşılmıştır.
Bu bağlamda;
1)5237 sayılı TCK"nın 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişinin altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilerek tehdit suçunun temel şekli düzenlenmişken, anılan fıkranın ikinci cümlesinde malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit düzenlenmiş ve failin mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemeden hareketle hayat, vücut dokunulmazlığı, cinsel dokunulmazlık ve malvarlığı değerlerine yönelik tehdit dışında kalan bir ifadenin, sair tehdit olarak kabul edilebilmesi için açık bir kötülük bildirimi ve kastını içermesi veya oluşa göre tereddüde mahal vermeyecek şekilde bu yönde algılanması gerekmektedir. Bu nedenle, özellikle haksız bir fiil veya hukuksuz bir uygulamaya tepki olarak ortaya konulan ve yasal yollara başvuruyu da içinde barındırabilecek tarzda yorumlanabilecek ifadeler, sözlerin sarfedildiği doğal ortamın bütünlüğü içerisinde değerlendirildiğinde, tehdit suçunun oluşması için aranan uygunluk, elverişlilik, yeterlilik koşullarını içermeyecektir.
Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez. Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur. Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir. Tehdit suçunun şarta bağlanması durumunda mahkumiyet kararı verilebilmesi için sanığın iradesinin söz konusu şartın gerçekleşmesi hususunda etkili olması gerekir. Sanığın iradesinin söz konusu şartın gerçekleşmesi yönünde ne şekilde etkili olacağı tartışılıp açıklanmalı eğer sanığın şartın gerçekleşmesi için herhangi bir etkisinin olmayacağı açıksa suçun unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmelidir.
Somut olayda; sanığın şikayetçiyi "seni sinkaf edeceğim, sen gününü görürsün" biçiminde tehdit ettiğinin anlaşılması karşısında, eylemin bir bütün halinde cinsel dokunulmazlığa yönelik tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanığın hakaret ve tehdit suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
2)TCK"nın "Hapis Cezasının Ertelenmesi" başlıklı 51. maddesinin 3. fıkrasında, cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirleneceği ve bu sürenin alt sınırının, mahkûm olunan ceza süresinden az olamayacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda; sanık hakkında hakaret ve kasten yaralama suçlarından tayin olunan 2 ay 27 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezaları yönünden denetim sürelerinin, herhangi bir gerekçe gösterilmeden ve takdir hakkı kullanıldığına dair anlatıma da yer verilmeden 1 yıl 8 ay olarak belirlenmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Yargıtay incelemesi sırasında saptanan yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedenleri, Kanun yararına bozma konusu yapılmadığından belirtilen Kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir.
Kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılması, yapılan açıklamalar ışığında olanaklı bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2)Hükümlerde saptanan yeni hukuka aykırılık nedenleri açısından, Kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 20/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.