3. Hukuk Dairesi 2014/2109 E. , 2014/9451 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : FETHİYE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2013
NUMARASI : 2012/360-2013/279
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK."nun 438.maddesinde öngörülen duruşma sınırı 01.01.2013 tarihinden itibaren 18.560 TL. ye çıkarılmıştır.
Temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altındadır.
Bu nedenle duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların arkadaş olduğunu, davalının davacıdan bankadan kredi çekerek kendisine borç vermesini istediğini, davacının krediyi çekerek davalıya istediği parayı verdiğini, davalının ödeme yapmadığını, davalıyı Cumhuriyet Başsavcılığına da şikayet ettiğini, davalının soruşturma dosyasında alınan ifadesinde parayı kullandığını kabul ettiğini, yapılan icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımının dolduğunu,davacının borcunun olduğunu, kredinin dörtte üçünü borcunu ödemek, dörtte birini davalıya vermek için çektiğini, davalıdan bu dörtte bir bedeli isteyebileceğini belirterek, davanın reddini istemiştir .
Mahkemece; sebepsiz zenginleşmeye dayanan davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasında davalının davacıdan borç para istediği, davacının davalıya bankadan kredi alarak borç para verdiği aralarında karz ( ödünç ) sözleşmesi bulunduğunda uyuşmazlık yoktur. Davalı taraf davaya verdiği cevap dilekçesinde ve soruşturma dosyasında yeralan ifadelerinde davacıdan borç para aldığını kabul etmektedir.
Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Sebepsiz zenginleşmede ise; sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi sözkonusudur. Sebepsiz zenginleşme alacaklıya 2.derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Bunun bir sonucu olarak da, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. Nitekim, aynı ilkeler HGK. 13.06.2007 tarih, 2007/18-330 E. 2007/350 K.ve 17.02.2010 tarih, 2010/13-93 E. 2010/88 K.sayılı kararlarında da benimsenilmiştir.
TBK.nun 146.maddesinde ( 818 sayılı BK md.125) sözleşmeye dayanan alacakların, başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle T BK"nun 146. maddesi gereğince 10 yıl olup, dava tarihine kadar geçen sürede, zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Bu nedenle davanın esasına girilip, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.