17. Hukuk Dairesi 2016/1755 E. , 2018/6390 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ... idaresinin dava dışı ... Ltd.Şti aleyhine vergi borcu nedeni ile 6183 sayılı Yasa uyarınca yaptığı takip sırasında davacıya haciz ihbarnamesi gönderdiğini, ancak süresinde itiraz edilmediğini, ancak borçlunun davacı nezdinde herhangi bir hak ve alacağı olmadığından, davalı idareye borçlu olmadığının tesbitini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediğinden yasa gereği borcun uhdesinde sayıldığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı hakkında 2.1.2012 tarihli haciz bildirisi düzenlendiği, 17.1.2012 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacı tarafın süresinden sonra itiraz ettiği, 15.2.2012 ve 21.3.2013 tarihli ödeme emri düzenlendiği, 22.3.2013 tarihinde davacıya tebliğ edildiği davanın 6183 sayıl Yasa"nın 79.maddesinde belirtilen 1 yıllık sürede açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve ... inkar tazminatına hükmedilmediği gerekçesi ile davalı vekili tarafından tamyiz edilmiştir.
Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir.
1-Anılan yasa maddesinde "Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır." şeklinde ifade edildiği üzere, haciz ihbarnamesine 7 günlük sürede itiraz etmeyen üçüncü kişilerin 1 yıl içinde genel mahkemelerde menfi tesbit davası açma hakkı bulunmaktadır.
Somut olayda, davalı kurum tarafından 3.467,63 TL borç için 02.01.2012 tarihinde haciz ihbarnamesi düzenlenmiş ve bu ihtarname davacıya 17.01.2012 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davacı 06.02.2012 tarihinde itiraz etmiş ise de yapılan itiraz süresinde olmamıştır. Dava ise 10.01.2014 tarihinde 6183 sayılı Yasa"nın 79/4 maddesinde belirtilen 1 yıllık sürede açılmadığından, bu ihtarname yönünden davanın reddi isabetlidir. Ancak davalı kurum 15.02.2012 tarihinde 12.711,01 TL borç için 21.03.2013 tarihinde 95.398,99 TL borç için ödeme emri düzenlemiş ve bu ödeme emri 22.03.2013 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Gönderilen ödeme emri kesinleşen 3.467,63 TL için değil toplamda 95.398,99 TL tutarındaki borç için yapılmıştır. Ancak bu miktar alacak için davacı üçüncü kişiye yapılmış bir haciz ihbarnamesi olmadığından bu talep yönünden borçlu olmadığının tesbitine ilişkin incelemenin 6183 sayılı Yasa"nın 79/4.maddesine göre değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu halde davacının bu kısma yönelik talebi; doğrudan çıkartılan ödeme emrinin iptali niteliğinde olduğundan yargılama görevinin idari yargının konusuna girdiği ve bu konuda Danıştay 3.Dairesinin 2013/10362 Esas 2017/773 Karar sayılı ilamının dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Kabule göre ise, davacı aleyhine ... inkar tazminatına hükmedilirken infazda kuşku oluşturacak şekilde matrah belirtilmeksizin karar verilmesi de isabetli olamamıştır.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26.06.2018 günü oybirliğiyle karar verildi.