8. Hukuk Dairesi 2013/11375 E. , 2014/2545 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/02/2013
NUMARASI : 2012/1152-2013/136
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Davacı üçüncü kişiler vekili, davalı alacaklı tarafından borçlular hakkında İstanbul 18.İcra Müdürlüğü"nün 2012/13267 Esas sayılı takip dosyası ile ihtiyati haciz kararının infazı için icra takibine geçildiğini, 19.06.2012 tarihinde müvekkiline ait adreste haciz işlemi gerçekleştirildiğini ancak yapılan haczin usulsüz olduğunu, müvekkiline ait menkullerin haczedilmesine gerekçe olarak haciz yerinde yapılan evrak aramasında borçlu şirkete ait kartvizitin bulunması ve müvekkil şirketin sahibi M.. B.."nın oğlu M. E.. B.."nın borçlu şirkette ortak olmasının gösterilmiş olduğunu, müvekkili şirketin adresine müvekkili şirket ile ilgisi olmayan Şirket sahibinin oğlunun ortak olduğu O.. D.. Ç.. San. Tic. Ltd. Şti.’nin borcundan dolayı haciz işlemi için gelindiğini, haciz yapılan yerin ve haczedilen menkullerin borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle istihkak davasının kabulü ile menkuller üzerindeki haczin kaldırıp malların iadesine ve kötü niyetli yapılan haciz ve muhafaza işlemi nedeni ile davalılar aleyhine % 40 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı Ş.. F.. F.. Hizmetler AŞ vekili, M. E.. B.."nın hem borçlu O.. D.. Ç.. San. Tic. Ltd. Şti., hemde davacı M.. R.. D.. Mak. Ltd. Şti.’nin ortağı ve yetkilisi iken borcun doğumundan sonraki tarihte davacı şirketin ortaklığından ayrıldığı izlenimini vermiş olduğunu, davacı şirketin yetkilisi olan M.. B.."nın borçlu şirket yetkilisi M.. E.. B.."nın babası olduğunu, davacı ve borçlu şirketin iştigal konularının metal ve makine sektörü olduğunu ve aynı faaliyeti sürdürdüklerini, haciz sırasında borçlu şirket yetkilisinin isminin yazılı olduğu kartvizitlerin bulunduğunu, davacı ve borçlu şirket arasında organik bağ mevcut olup, istihkak iddiasının mal kaçırmaya yönelik olduğunu, bu nedenlerle istihkak davasının reddine, % 20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı alacaklı Ş.. F.. F.. Hizmetler AŞ vekili 21.02.2013 tarihli oturumda menfi tespit davasının bekletici mesele yapılmasını talep etmiştir.
Davalı borçlu şirketlere duruşma gün ve saatini bildirir dava dilekçesi tebligatı yapılmış olmasına rağmen davalı borçlular davaya katılmamışlar ve herhangi bir cevapta sunmamışlardır.
1-) Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. ve devamı maddeleri gereğince açtığı istihkak davasının kabulü istemine ilişkindir.
Alacaklı tarafından, takip borçlusunun, protokol gereği verilen senetlerle ilgili İstanbul 36. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2012/182 Esas sayılı menfi tespit davası açtığı, davanın halen derdest olduğu iddia edilmektedir. Ne var ki ilgili dosya getirtilip incelenmediği için takibe konu alacakla ilgili olup olmadığı denetlenememektedir.
Oysa ki dava konusu haczin yapıldığı icra takibine konu alacak ile ilgili açılmış bir menfi tespit davası sonucunda verilecek karar icra takibinin, dolayısıyla haczin geçersizliği sonucunu doğurabilir. İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması ise dava şartı olup taraflarca ileri sürülmese dahi Mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
Takibin, dolayısıyla haczin geçersiz olduğu kesin hükümle belirlenirse istihkak davası konusuz kalacağı için karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderlerinin ve alacak miktarı ile hacizli malların değerinden hangisi az ise onun üzerinden nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerekir.
Mahkemece yapılması gereken iş, İstanbul 36.Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2012/182 Esas sayılı dava dosyası getirtilip incelenerek takip konusu alacağa ilişkin menfi tespit davası açılıp açılmadığı duraksamasız bir biçimde belirlenerek, kesin olarak takip konusu bu alacağa ilişkin açıldığı sonucuna varılırsa, bu kez doğrudan istihkak davasının şartlarına etki edeceğinden menfi tespit davasının sonucu bekletici mesele yapılması gerekeceğinden, menfi tespit davası açılıp açılmadığı belirlenmeden işin esasına yönelik yazılı biçimde karar verilmesi hatalı olmuştur.
2-) Bozma neden ve şekline göre davalı alacaklı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366 ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.