
Esas No: 2015/4543
Karar No: 2017/7483
Karar Tarihi: 06.11.2017
Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/4543 Esas 2017/7483 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanık hakkında..... numaralı kartı.....’nde bulunan .....Gıda isimli işyerinden 50 YTL tutarlarında dört ayrı alışveriş yapmak suretiyle menfaat temin ettiğinin iddia ve kabul olunması, sanığın suç tarihinde....."da gözaltında olduğunu,...."e gitmesinin söz konusu olmadığını savunması karşısında, kullanılan kartın gerçek kart olması halinde mağdur sayısınca suçun oluşacağı, sahte olması halinde ise, kredi kartlarını çıkaran banka sayısınca ve aynı bankaya ait birden fazla kart bilgilerinin kopyalanması durumunda ise kendi içerisinde zincirleme suçu oluşturacağı da dikkate alınarak, kullanılan kredi kartının Bankalararası Kart Merkezi’ne incelettirilerek, gerçek kart hamili ile kartı üreten bankanın kim olduğunun, sahte veya çalıntı olup olmadığının belirlenmesi, sahte olduğunun tespiti halinde kartı üreten bankanın, gerçek kart olduğunun tespiti halinde ise gerçek kart hamilinin 5271 sayılı CMK"nın 233. maddesi gereğince, meşruhatlı davetiye ile duruşmaya çağrılıp dinlenmesi, ayrıca suça konu .... numaralı kart ile başka tarih ve yerlerde de işlem yapıldığının ilgili bankalar tarafından bildirilmesi karşısında, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada; sanığın Afyonkarahisar 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nce verilen 02.10.2007 tarih ve 2005/421 Esas, 2007/303 Karar sayılı “banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması” suçundan mahkumiyetine dair hükmün, Dairemizin 04.04.2012 tarih ve 2010/354 Esas, 2012/4771 Karar sayılı ilamı ile bozularak iade edildiğinin anlaşılması karşısında; mükerrer yargılamanın önlenmesi veya zincirleme suç koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi bakımından, sanık hakkında bu dosya ile açılmış benzer başka davalar bulunup bulunmadığı da araştırılarak ilgili dava dosyalarının getirtilip incelenmesi, mümkünse birleştirme hususunun düşünülmesi, değilse özetlerinin duruşma tutanağına geçirilip bu davayı ilgilendiren belgelerin onaylı birer suretlerinin dosya içerisine konulması, sanığın eylemlerinin bir suç işleme kararı altında işlenen zincirleme suçu mu, yoksa ayrı ayrı ve birbirinden bağımsız suçları mı oluşturduğunun karar yerinde tartışılması suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanıkların sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.