8. Hukuk Dairesi 2010/3007 E. , 2010/4382 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, tescil ve katkı payı alacağı
... ile ... (...) aralarındaki tapu iptali, tescil ve katkı payı alacağı davasının reddine dair ...Aile Mahkemesinden verilen 23.12.2009 gün ve 474/1407 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.09.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalı ile vekil edeninin 1996 yılında evlenip, 2008 yılında boşandıklarını, evlilik birliği içinde 7.12.1998 tarihinde 6500 TL karşılığında satın alınan 115 ada 5 parsel üzerinde bulunan 2 nolu bağımsız bölümün satış bedelinin 3500 TL"sinin vekil edeninin babası tarafından, 1250 TL"sinin vekil edeninin tasarruflarından,1250 TL"sinin vekil edeninin arkadaşından aldığı borçla ve 500 TL"sinin de birikmiş altınların paraya çevrilmesi ile karşılanmasına rağmen taraflar adına paylı mülkiyet hükümleri uyarınca tapuya tescil edildiğini, ayrıca, evin satın alınmasından sonra 1999 yılının 6. ayına kadar devam eden önemli tadilatlara ilişkin tüm ödemelerin de vekil edeninin bankadan aldığı krediler ve kendi gelirleri ile yapıldığını ileri sürerek davalı adına olan ½ paya ilişkin tapu kaydının iptali ile bu payın da vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, bu istekleri kabul edilmez ise vekil edeninin katkı payı alacağına karşılık 50000 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise, vekil edeninin evliliğin başlangıcından beri çalışmakta olduğunu, gelirinin davacıdan fazla bulunduğunu, 6500 TL"ye satın alınan taşınmaz bedelinin 2000 TL"sinin davacının babasınca, 2000 TL"sinin vekil edeninin ağabeyi tarafından, 1250 TL"sinin vekil edeninin arkadaşından alınan borçla ve 1250 TL"sinin de vekil edenine ait altınların bedelleri ile karşılandığını, dava konusu taşınmazın taraflarca birlikte alınması nedeniyle paylı mülkiyet hükümleri uyarınca tapuda kayıtlı bulunduğunu, taşınmazda yapılan tadilat bedellerinin de birlikte karşılandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 31.8.1996 tarihinde evlenmiş, 22.12.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesi ile 7.2.2008 tarihinde boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden taraflar arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açılma tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava konusu mesken 7.12.1998 tarihinde edinilerek paylı mülkiyet hükümleri uyarınca taraflar adına kaydedildiğine, taşınmazda yapılan tadilatların da 1999 yılının 6. ayına kadar yapılıp bitirildiği anlaşıldığına ve bu tarihler 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin bulunduğuna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 6500 TL bedelle satın alındığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan taşınmazın alımı sırasında davacının babası tarafından 3500 TL gönderildiği banka kayıtları ve davacı tanık beyanları ile sabit ise de; bu bedelin taraflarca geri ödenip ödenmediği belirlenemediği gibi sadece davacı adına verilen bir miktar olduğu da kesin olarak kanıtlanamamıştır. Bedelin geri kalan bir bölümünün tarafların ortak tanığı Lale Kantürk’ten alınan 4000 Dolar (1250 TL) borçla ödendiği anlaşılmakta ise de; alınan borcun evlilik birliği içinde geri ödenmesi nedeniyle borç ödemesinin sadece davacı tarafından karşılandığının kabulüne de olanak bulunmamaktadır. Dava konusu meskenin bedelinin ödenmesinde kullanılan ve düğünde takıldığı anlaşılan altınların taraflara mı yoksa sadece birine mi ait olduğu tam olarak belirlenemediğine göre, ortak olduğu kabul edilmelidir. Davacı bir miktar ödemenin de (1250 TL) kendi birikimleri ile ödendiğini ileri sürmekte ise de, bu miktarın, davacının evlilik birliğinden önce sahip olduğu bir birikim olduğu ileri sürülüp ispatlanmadığına, dosya arasında bulunan kayıt ve belgeler gereğince,her iki tarafın da evlenme öncesinden beri düzenli olarak çalıştıkları ve yaklaşık gelirlere sahip oldukları anlaşıldığına ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın ait olduğu dönemde yürürlükte bulunan 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi uyarınca davacı kocanın iaşe yükümlülüğü bulunduğu da göz önüne alındığında tüm ödemenin ve tadilat bedellerinin taraflarca birlikte karşılandığının kabulü gerekir. Taşınmazın yarı yarıya taraflar adına kaydedilmesi de varılan bu sonucu doğrulamaktadır. Kaldı ki taşınmazın edinilmesinde davacının bir miktar daha fazla katkıda bulunduğu sonucuna varılsa bile taşınmazın tapuda paylı mülkiyet hükümleri uyarınca kayıtlı bulunması karşısında, fazlalık oluşturan katkı miktarının Borçlar Kanununun 234 ve devamı maddeleri gereğince davalıya yapılan gizli bağış niteliğinde bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlar Kanununun 244 ve devamı maddeleri gereğince bağıştan rücu"yu öngören usulüne uygun olarak açılmış bir dava ve istek bulunmamaktadır. Bundan ayrı; fedakarlığın denkleştirilmesi ve hakkaniyet ilkesi taraflar arasında görülen bu tür davalarda uygulanan ilkeler olduğundan bir miktar katkı payı fazlalığı da sonuca etkili görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan mahkeme hükmünün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 28.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.