17. Hukuk Dairesi 2016/13939 E. , 2018/6718 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı asil ... ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı ..."nin devlet memuru olması nedeniyle eşi ... adına açmış olduğu iş yerinde müvekkilinden muhtelif tarihlerde un, yem vs. satın alıp borçlandığını, 25/04/2013 vade tarihli 125.000,00 TL bedelli bononun vadesinde ödenmemesi nedeniyle davalı ... ve dava dışı ... aleyhine ... 1. ... Müdürlüğünün 2013/9239 sayılı dosya ile ... takibine girişildiğini, borçluların taşınmaz araştırması yapıldığında borçlu ..."nin maliki bulunduğu ... ili, ... ilçesi ... ... ada ... parselde bulunan 3 katlı binayı 03/05/2013 tarihinde aynı köyden yakın arkadaşı ..."e, aynı yer ... ada ... parseldeki ...,16m²"lik tarlayı yeğeni ..."ye değerinin çok altında bir bedelle sattığını, borçlunun bu devri mal kaçırmak nedeniyle yaptığını ileri sürerek, İİK"nun 277 vd. maddeleri uyarınca tasarrufun iptali ile alacak miktarı kadar haciz ve satış yetkisi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde söz konusu satışın davacıyı zarara sokmak amacıyla yapılmadığını, davacının aciz vesikası ibraz etmediğini, dava koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde bu borcun ticaret yapan eşi ..."ye olan kefilliğinden kaynaklandığını, bir kamu kurumunda sabit maaşı olan biri hakkında kesin veya geçici aciz vesikası alınmasının mümkün olmadığını, ayrıca söz konusu taşınmazları mal kaçırma amaçlı değil, kardeşi ..."ye olan kefilliği nedeniyle piyasaya olan borçlarını ödeme amacıyla satışa çıkardığını savunarak, davanın reddini istemişitir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı asil ... ve davalı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Hükmü temyiz eden davalı asil ..."nin gönderdiği 19.06.2018 tarihli dilekçesiyle temyiz isteğinden feragat ettiğini bildirdiği, görülmekle temyiz isteminin feragat nedeniyle reddi gerekmiştir.
2-Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
... ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri ... yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından
mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda mahkeme davalı ... ile davalı borçlunun aynı küçük yerde yaşadığı, satış bedeli olan 97.000,00 TL"nin nasıl ödendiğinin ispat edilemediği ve davalı borçlunun borçluluk durumunu bilen kişilerden olduğu gerekçesi ile davalı ... yönünden de davanın kabulüne karar vermiştir.
Davalı ... dava konusu gayrımenkulü tapuda 97.000,00 TL"ye satın almış, bilirkişi ise taşınmazın bedelini 105.000,00 TL olarak belirlemiştir. Bu halde taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında bedel farkı bulunmamaktadır. Tapuda gösterilen satış bedelinin ödendiği tapu senedi gibi yazılı belge ile belgelenmiş olduğundan ayrıca ödemeye ilişkin bir belgenin sunulmasına gerek yoktur.
Davalı ... ile davalı borçlunun aynı ilçede yaşadığı, birbirini tanıyan kişiler olduğu gerekçede belirtilmişse de, ... ..."nin büyük bir ilçe olması sebebi ile söz konusu tanıdıklık ilişkisinin nerden kaynaklandığı gerekçede tartışılmamıştır. Davalı ..."nin nüfus kayıtları incelendiğinde davalı ... ile aynı isimli bir akrabasının bulunduğu görülmüş ancak dava dilekçesinde davalı ..."nin kimlik bilgileri yazılmadığı için davalı ... ile aynı kişi olup olmadığı anlaşılamamıştır. Mahkemece diğer davalıların da nüfus kayıtları dosya arasına alınarak aralarında akrabalık, arkadaşlık, yakınlık ilişkisi olup olmadığı gerekçelendirilmeksizin yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle davalı ..."in temyizden feragat etmesi sebebi ile dilekçesinin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ve davalı ..."e geri verilmesine 03/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.