
Esas No: 2014/16413
Karar No: 2014/16413
Karar Tarihi: 20/12/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
I.M. VE Z.M. BAŞVURUSU (2) |
(Başvuru Numarası: 2014/16413) |
|
Karar Tarihi: 20/12/2017 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Hüseyin
MECEK |
Başvurucular |
: |
1. I.M. |
|
|
2. Z.M. |
Vekili |
: |
Av. Ferdi
AMCA |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutulma koşulları nedeniyle de
kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne
karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
A. Başvurucuların
Yakalanmaları, Sınır Dışı Edilmeleri ve İdari Gözetim Altına Alınmaları
9. Rusya Federasyonu Dağıstan Cumhuriyeti vatandaşı olan
başvuruculardan I.M. 1990, Z.M. 1991 doğumludur. Evli olan başvurucuların iki
çocuğu vardır. Başvurucu Z.M. 12/5/2014, başvurucu I.M. 1/6/2014 tarihinde
resmî yollardan Türkiye’ye giriş yapmıştır. Başvurucular, kısa dönem ikamet
izin belgesi almak için aldıkları randevu gereği 25/6/2014 tarihinde geldikleri
İstanbul Beylikdüzü İlçe Emniyet Müdürlüğünde saat
15.30’da yakalanmışlardır. Gözaltına alma gerekçesi olarak başvurucu I.M.
hakkında 7/8/2013 tarihli “genel güvenlik
(G.87)-yurda giriş yasağı”, başvurucu Z.M. hakkında 18/11/2013
tarihli “genel güvenlik (G.87)-yurda giriş
yasağı” ile 14/9/2013 tarihli “hakkında
yasal işlem yapılan kaydı (Ç-114)” tahdit kararı gösterilmiştir.
Başvurucular gözaltına alındıktan sonra Gürpınar Polis Merkezi Amirliğine sevk
edilmişlerdir. Başvurucular, Gürpınar Polis Merkezi Amirliği nezarethanesinde
27/6/2014 tarihine kadar tutulmuşlardır.
10. İstanbul Emniyet Müdürlüğünün 27/6/2014 tarihli yazısıyla
başvurucuların “vize ihlali - G.87 tahdit
kodları” suç kodu girilerek sınır dışı edilmeleri ve bir ay süreyle
idari gözetim altında tutulmaları İstanbul Valiliğinden (Valilik) talep
edilmiştir. Valiliğin aynı tarihli kararıyla başvurucular hakkında 4/4/2013
tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesi
uyarınca sınır dışı etme, 57. maddesi uyarınca da idari gözetim altında tutma
kararı alınmıştır. Başvurucular aynı gün İstanbul Kumkapı Geri Gönderme
Merkezine (GGM/Merkez) teslim edilmişlerdir.
B. İdari Gözetim Süreci
11. Başvurucuların idari gözetim altında tutma kararına
yaptıkları itirazlar, (kapatılan) İstanbul 33. Sulh Ceza Mahkemesinin 9/7/2014
tarihli kararıyla reddedilmiştir.
12. Valiliğin 5/8/2014 tarihli kararıyla başvurucu I.M.nin idari gözetimi bir ay süreyle uzatılmıştır.
13. Başvurucuların ikinci itirazı, İstanbul 1. Suh Ceza Hâkimliğinin 8/8/2014 tarihli kararıyla
reddedilmiştir. Giriş yasağı ihlalleri ve tahdit kodlarına göre sınır dışı
edilmek üzere başvurucuların idari gözetim altında tutulmalarının hukuka uygun
olduğu belirtilmiştir. Üçüncü itiraz ise İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin
16/9/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
14. Başvurucuların son itirazı, İstanbul 6. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 2/10/2014 tarihli kararıyla kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde
Emniyet Müdürlüğünün 27/6/2014 tarihli yazısıyla idari gözetim kararı talep
edildiği, talep yazısı üzerine bir vali yardımcısının “Uygundur.” ibaresi
yazarak imzalamasının idari gözetim kararı niteliği taşımadığı, idari gözetim
kararının usulüne uygun olmadığı ifade edilmiştir. Başvurucular “Salıverme ve
Tebliğ Tebellüğ Tutanağı”yla aynı gün saat 20.00’de
serbest bırakılmışlardır.
15. Başvurucular 25 ila 27 Haziran 2014 tarihlerinde üç gün
Gürpınar Polis Merkezi Amirliği nezarethanesinde, 27/6/2014 ila 2/10/2014
tarihlerinde doksan sekiz gün Kumkapı GGM’de olmak
üzere toplam yüz bir gün tutulmuşlardır.
16. 2/10/2014 tarihinde GGM"den
serbest bırakılan başvurucuların 16/10/2014 tarihinde yaptıkları bireysel
başvuruda süre aşımı bulunmamaktadır.
C. Sınır Dışı Etme
Kararlarına Karşı Açılan Davalar
17. Başvurucuların sınır dışı etme kararlarına karşı açtıkları
davalar, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 22/12/2014 tarihli ve E.2014/1781,
K.2014/2313 ile aynı tarihli E.2014/1782, K.2014/2314 sayılı kararlarıyla kesin
olarak reddedilmiştir. Anılan kararlarda; çatışma bölgeleriyle bağlantılı
faaliyet göstermeleri nedeniyle haklarında yurda giriş yasağı olan
başvurucuların kamu düzeni ve kamu güvenliği açısından tehdit oluşturan
kişilerden olduğu, bu nedenle dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık
görülmediği gerekçelerine yer verilmiştir.
18. Başvurucular sınır dışı etme işleminin tesisinde hukuka
aykırı uygulamalarda bulunulduğu ve işlemin hukuki denetiminin yapıldığı
yargılama sürecinin adil yürütülmediği, sınır dışı etme kararının
uygulanmasının özgürlük, yaşam ve vücut bütünlükleri yönünden risk
oluşturduğunu ileri sürerek işkence ve kötü muamele yasağı ile adil yargılanma
hakkını ihlal ettiğini iddia ederek Anayasa Mahkemesine müracaat etmişlerdir.
Anayasa Mahkemesinin 2015/2037 sayısına kaydedilen başvuruda, 19/2/2015
tarihinde tedbir talebi kabul edilmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi Birinci
Bölümü 6/1/2016 tarihinde başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
19. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası
Koruma Kanunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun ilgili maddeleri B.T. ([GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017,
§§ 19-21) kararında açıklanmıştır.
B. Uluslararası Hukuk
20. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme/AİHS) ilgili
maddeleri, tutulma koşullarından dolayı kötü muamele yasağı, etkili başvuru ile
kişi hürriyeti ve güvenliği haklarına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
(AİHM) uygulaması B.T. (Aynı
kararda bkz. §§ 23-38) kararında açıklanmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 20/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
22. Başvurucular; tutulma koşullarının insan onuru ve
haysiyetiyle bağdaşmayacak ölçüde kötü olduğunu, bu koşullara karşı sonuç
alabilecekleri etkili bir başvuru yolunun bulunmadığını belirterek adil
yargılanma hakkının, kötü muamele yasağı ve bununla bağlantılı olarak da etkili
başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede
ikametleri ve ülkeden sınır dışı edilmeleriyle ilgili işlemler “medeni hak ve
yükümlülük” veya bir “suç isnadı”nın esasının karara
bağlanmasıyla ilgili olmadığından adil yargılanma hakkı yönünden ayrıca
inceleme yapılmamıştır.
24. Anayasa Mahkemesi birçok kararında idari gözetim altında
tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında
incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No:
2013/9673 , 21/1/2015; K.A. [GK],
B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A.,
B. No: 2013/655, 20/1/2016, A.V. ve
diğerleri, B. No: 2013/1649, 20/1/2016; F.K. ve diğerleri, B. No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T., B. No: 2013/8810, 18/2/2016; A.S., B. No: 2014/2841, 9/6/2016; I.S. ve diğerleri, B. No: 2014/15824,
22/9/2016).
25. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
27. Anayasa Mahkemesi K.A. (Aynı
kararda bkz. §§ 80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle uğranılan
zararın tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru yolunun
bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu kanaate varırken tutulma
koşullarından kaynaklanan çekilen ızdırap için
tazminata hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli veya idari yargı kararının
bulunmadığı hususunu gözönünde bulundurmuştur.
28. Ancak Anayasa Mahkemesi, B.T.
başvurusunda bu içtihadını gözden geçirerek başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle başvuruyu kabul edilemez bulmuştur. Anayasa Mahkemesi, idari gözetim
altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri
Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 2577 sayılı Kanun"un
2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı davası
açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun sırf -bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde
yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk
mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).
29. Başvuruya konu somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmiştir.
31. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki başvuru
yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine ilişkin
olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.
32. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak
davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde
açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Öte
yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T.
kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete"de
yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden
doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak
davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim
hakkının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de
işaret edilmelidir (B.T., § 59).
33. Kötü muamele yasağı yönünden başvuru yollarının
tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla
bağlantılı olarak Anayasa"nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının
ihlal edildiği iddiasının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
B. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
34. Başvurucular 6458 sayılı Kanun"da ve Anayasa"nın 19.
maddesinde öngörülen güvencelere aykırı olarak özgürlüklerinden yoksun
bırakıldıklarını, gözetim altına alınırken hâkim önüne derhâl
çıkarılmadıklarını, gözetim kararına karşı yasal hakları konusunda
bilgilendirilmediklerini, gözetim altına alındıklarının yakınlarına haber
verilmediğini, açıklanan ihlal iddialarına ilişkin olarak Türk hukukunda başvurubilecekleri ve tazminat talep edebilecekleri etkili
bir yol bulunmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği ile etkili başvuru
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında; hürriyeti kısıtlanan
kişiler için güvence altına alınan bir yargı merciine etkili başvuru hakkı,
Anayasa’nın 40. maddesinin özel bir hâlini ifade ettiğinden 40. madde yönünden
ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
36. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği
11/4/2014"ten sonra idari gözetim altında bulundurulan yabancıların gerek idari
gözetim kararının idarece resen sonlandırılması gerekse tutulanların sulh ceza
hâkimliğine yaptıkları itiraz üzerine serbest bırakılmalarını müteakiben
Anayasa Mahkemesine yapılan başvurularda; Anayasa"nın 19. maddesine ve 6458
sayılı Kanun"daki usule aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren ya da
hakkında sınır dışı etme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya gözetim
altına alınması uygulamasında tutma kararı verme işleminin koşulları, süresi,
sürenin uzatılması, ilgiliye bildirilmesi, idari gözetim kararına karşı başvuru
yolları gibi usul güvencelerine aykırılıktan dolayı bu başlık altında yapılan
şikâyetlerden ötürü ihlal kararları vermiştir (K.A.,
I.S. ve diğerleri).
37. Ancak Anayasa Mahkemesi, idari gözetim altına alınan
yabancıların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ilgilendiren ihlal
iddialarında B.T. başvurusuyla
içtihat değişikliğine gitmiştir. Anılan başvuruda Anayasa Mahkemesi 2577 sayılı
Kanun"un 2. maddesinin idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir
ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem
sebebiyle oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak açılacak tam yargı
davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğunu, sırf -bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta bu yolun işletilmemesinin etkisiz olduğu
biçiminde yorumlanamayacağını, hukuka aykırı biçimde tutulan yabancılar
yönünden tam yargı davasının etkili bir hukuk mekanizması olduğunu belirtmiştir
(B.T., §§ 52, 54).
38. Fakat kararda Anayasa Mahkemesi, 6458 sayılı Kanun"un 57.
maddesine göre hukuki niteliği itibarıyla idari bir işlem olduğu hâlde
yabancıyı özgürlüğünden yoksun bırakan mahiyetini de dikkate alan kanun
koyucunun idari gözetim kararına karşı itiraz mercii olarak münhasıran sulh
ceza hâkimliklerini tayin ettiğini, bu açıdan idare mahkemelerinin idari
gözetim kararının hukuka uygunluğunun denetimi konusunda herhangi bir yetkisi
bulunmadığından sulh ceza hâkimliğine itiraz edilmeden idari yargıda tam yargı
davası açılamayacağını açıklamıştır (B.T., §§
70, 71).
39. Öte yandan sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının
hukuka uygun olduğuna hükmetmesi durumunda -idari yargı merciinin idari gözetim
kararının hukukiliğini denetleme yetkisinin bulunmadığı gözetildiğinde- 2577
sayılı Kanun"un 2. maddesinde öngörülen tam yargı davasının idari gözetim
kararının hukuka aykırı olduğu şikâyetlerine bağlı tazminat istemi yönünden
etkisiz hâle geleceği anlaşılmaktadır. Bu gibi hâllerde sulh ceza hâkiminin ret
kararından itibaren süresi içinde doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunulabilir (B.T., §
72).
40. Sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının hukuka aykırı
olduğu gerekçesiyle itirazı kabul etmesi hâlinde tam yargı davası açılmasını
engelleyici bir düzenleme bulunmadığından bu yol tüketilmeden Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulamaz (B.T.,
§ 73). Aynı değerlendirme idari gözetimin idarece sonlandırılması
durumunda da geçerlidir.
41. Yukarıdaki açıklamaların ışığında İstanbul 6. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 2/10/2014 tarihli kararıyla idari gözetimleri sona eren
başvurucuların uğradıklarını öne sürdükleri maddi ve manevi zararlarının
karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama
kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen "tam yargı davası"
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun
"ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
43. Başvurucuların bu karardan sonra idari yargıda açacakları
dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan
açıklamaların (bkz. § 32) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliklerinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 6100 sayılı Kanun’un 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA
20/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.