17. Hukuk Dairesi 2015/13043 E. , 2018/6930 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacı ..."ın idaresindeki araca arkadan çarpmasıyla oluşan kazada, davacı ..."ın idaresindeki araçta yolcu olarak bulunan davacıların kızı ..."nın öldüğünü, davacıların ölen kızlarının desteğinden yoksun kaldığını ve manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı ... sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 5.000,00 TL. maddi ve 40.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davaya konu zararın ortaya çıkmasında davacıların da kusurlu olduğunu, kazada ölen kızlarını bagajda taşıyan davacıların zararın doğumuna yol açtıklarını, istenen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, poliçe limitiyle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, kaza tarihinden faiz isteminin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın devamı sırasında davalı ... tarafından davacılara yapılan ödeme ile davacıların maddi zararlarının karşılandığı ve başkaca maddi tazminat alacaklarının kalmadığı gerekçesiyle, maddi tazminat isteminin reddine; davacıların manevi tazminat isteminin
kısmen kabulü ile davacılar için 15.000,00"er TL"nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ..."dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; manevi tazminatın takdirinde TBK"nun 56. (BK"nun 47.) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre; davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının, 6098 sayılı TBK"nun 53. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 45.) maddesi gereği destekten yoksun kalma tazminatı ve TBK"nun 56. (BK"nun 47.) maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK"nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda, öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede, destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin, baktığı kimselere gelirini belli paylara
bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Davacıların desteği olan Meliha, kaza tarihinde 6 yaşındadır. Mahkemenin hükme esas aldığı raporda bilirkişi tarafından, ölenin 18 yaşından itibaren gelir elde edip davacılara destek olacağı, 22 yaşında evleneceği, bekar olduğu dönemde davacı anne ve babasına % 25"er pay, evlendikten sonraki iki yılda % 10"ar pay, çocuğu olduktan sonra % 5"er pay ayıracağı, davacı babanın destekten çıkmasından sonra ise davacı anneye % 10 pay ayıracağı kabul edilerek hesaplama yapıldığı görülmektedir.
Trafik kazası sonucu ölen çocuk ölmeseydi ana ve babaya bakması muhtemeldir. Uygulamada çocuğun 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ana ve babasına destek olacağı varsayılmaktadır. Ancak ileriki yaşlarda çocuğun büyüyerek evleneceği ve en az iki çocuğunun olacağı, gelirinin bir kısmını ana ve babasına da ayıracağı varsayılır. Bu şartlarda çocuğun gelir elde etmesi ile birlikte, evleninceye kadar gelirinin yarısını kendisine ayıracağı yarısını da ana ve babası ile paylaşacağının varsayılması hayatın olağan akışına uygun düşecektir. Ancak çocuk yaşasa idi ileriki yıllarda evlenecektir. Evlenmesi ile birlikte pay esasına göre 2 pay desteğe ayrılacak, 2 pay eşine, birer pay ana ve babaya verilecektir. Destek, ileriki yıllarda evlenmesi ile birlikte bir süre sonra ilk çocuğu ve yine bir süre sonra ikinci çocuğu olacağı varsayılır. Bu nedenle çocukların olacağı süreler içinde desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocuklara birer pay ayrılacak ve ana ve babaya da birer pay verilecektir. Bu durumda ana ve babanın payları 1/8 olacaktır. Dairemizin yerleşik uygulamaları ile kabul edilen destek paylarının altında hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre hesap yapılması doğru olmamıştır.
Diğer yandan; davacılar ve çocukları olan desteklerinin Belçika ülkesinde yaşadıkları ve tatil için geldikleri Türkiye"de kazanın gerçekleştiği, kolluk güçleri tarafından düzenlenen 17.09.2012 tarihli sosyal ekonomik durum araştırma tutanağı ile saptanmış olup davacılar tarafından verilen vekaletnamelerdeki adreslerinin de Belçika olduğu görülmektedir. Bu itibarla, hayatlarını yabancı ülkede sürdüren ve o ülke şartlarında gelir elde eden davacıların desteğinin de yabancı ülkede yaşayıp gelir elde edeceği, gelirinden davacı anne babasına pay ayırıp destek olacağı
dikkate alındığında; Türkiye"de geçerli olan asgari ücretin desteğin geliri olarak kabulü suretiyle tazminatın hesaplanması da doğru değildir.
Bu durumda mahkemece; davacılar ile desteklerinin yabancı ülkede yaşaması nedeniyle, desteğin yabancı ülkede elde edeceği gelirin en azından o ülkede geçerli asgari ücret düzeyinde olacağı dikkate alınarak, Belçika"da geçerli asgari ücretlerin desteğin geliri olarak esas alınması ve Dairemizin yerleşik uygulamaları ile belirlenen ve yukarıda ifade olunan destek paylarına göre tazminatın hesaplanması hususlarında rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 9.7.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.