
Esas No: 2020/2667
Karar No: 2021/1730
Karar Tarihi: 24.03.2021
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/2667 Esas 2021/1730 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakan dedesi ...’un 60 parsel sayılı taşınmazını mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak oğlu olan davalı ...’a temlik ettiğini, satış bedelinin düşük olduğunu, mirasbırakanın maddi durumunun iyi olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tescil istemiştir.
Davalı, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, mirasbırakanın aldığı para ile traktör satın aldığını, çocuklarına yardım yaptığını ve borçlarını ödediğini, davacının babasının bu durumu bildiği için dava açmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Asli müdahiller, taşınmaz üzerinde tüm mirasçıların hakkı olduğunu, devrin usulsüz olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Mahkemece, temlikin muvazalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin karar Dairece; "... muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK"nin 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir. Somut olayda, dinlenen davacı tanıkları temlikin muvazaalı olduğu yönünde bir beyanda bulunmadıkları gibi davacı tarafından mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırmasını gerektirir somut bir neden de ortaya konulamamıştır. Dolayısıyla, davacı temlikin muvazaalı olduğu iddiasını kanıtlamış değildir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir...’’ gerekçesi ile bozulmuş,bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ... vekili ve asli müdahiller ... ve ... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak davanın reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Davacı ve asli müdahiller ... ile ...’nın işin esasına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değeri taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların payına isabet eden değerdir.
Dava, 10.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açılmış, bilirkişi raporu ile taşınmazın satış tarihi itibariyle belirlenen 354.000,00 TL değer üzerinden harç ikmâli yapılmıştır.Oysa ki taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenen değeri 573.888,80 TL olup davacı ...’in 1/20 payına isabet eden değer 28.695,00 TL’dir.
O halde,davanın reddi halinde kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına HMK’nın 326/1 maddesi ile AAÜT 13/1 maddesi gereğince davacının payına isabet eden dava değeri üzerinden nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken satış tarihindeki toplam değer esas alınarak karar verilmiş olması doğru değildir.
Ne var ki; anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından hükmün 5. Bendindeki " 33.235,02 TL " ibaresinin çıkarılmasına yerine "4304,25 TL nispi" ibaresinin yazılmasına,
Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.